AMİDA HABER - Diyarbakır ve bölgede haber takibi yapan gazeteciler sahada karşılaştıkları birçok zorluğu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan verilen ‘Basın Kartı’ sayesinde aşıyor. Buna rağmen habere ulaşma ve yayma özgürlüğü görmezden gelinerek son dönemde birçok gazetecinin ‘Basın Kartı’ iptal edildi. Bu gazetecilerden biri de Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı (GGC) ve Deutsche Welle (DW) Türkçe muhabiri Felat Bozarslan. Bozarslan’ın Basın Kartı bir süre önce iptal edildi, yeni başvurusu ise 2019 yılından beri karara bağlanmadı.
‘Kamu kurumları muhatap almıyor’
Amida Haber’e konuşan Felat Bozarslan, bölgede çalışmanın zorluklarına işaret ederek, “Özellikle güvenlik görevlileri, kamu kurumlarının yetkilileri cebinde İletişim Başkanlığı’nın verdiği basın kartını taşıyanları muhatap alıyorlar. Sahada da bunun kolaylıklarını görüyoruz. Eylem, toplumsal olay, miting gibi etkinliklerde güvenlik güçleri özellikle bu kartı soruyor, kartı olmayanlara ise kolaylık sağlanmıyor. Bu kart ayrıca gazetecilerin gri pasaport alabilmelerini sağlıyor. Bu kart İletişim Başkanlığı bünyesinde kurulan komisyon tarafından veriliyor. Ancak çok sayıda meslektaşımıza hak ettiği halde bu kart verilmiyor” dedi.
‘Gazetecilerin hakları çiğneniyor’
Yüzlerce gazetecinin Basın Kartı’nın iptal edildiğini hatırlatan Bozarslan, iptal gerekçesini tam olarak bilmediklerini söyledi. 27 yıldır sahada çalıştığını belirten Bozarslan şunları söyledi: “Hayatım boyunca devlete karşı tüm yükümlülüklerimi eksiksiz olarak yerine getirdim. Gazetecilik dışında bir iş yapmadım ve geçen yıl emekliliğe hak kazandım. Şu anda da Türkiye’nin en büyük ve etkin basın meslek örgütlerinden biri olan Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nin başkanıyım. Ancak hak ettiğim halde yıllardır basın kartım verilmiyor. Başvurularıma herhangi bir cevap bile verilmiyor. Buna herhangi bir gerekçe de gösterilmiyor. Hakkımda açılmış bir dava veya soruşturma da yok. Evet, bir komisyon var ve basın kartları orada değerlendiriliyor. Ancak bu komisyonun da etkin ve objektif yaklaştığını söyleyemem. Çünkü bir şekilde İletişim Başkanlığı’nın radarına takılmış gazeteciler hiçbir şekilde hakları olan basın kartını ve hizmet pasaportunu alamıyor. Bu da hem çalışma özgürlüğümüz hem de anayasada yer alan basın özgürlüğünün ihlalidir. Bir kişinin hiç tanımadan, bilmeden yüzlerce gazetecinin haklarına engel olmasını kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Neticede resmi bir kurum eliyle anayasa ihlal ediliyor ve çok sayıda gazetecinin hakları çiğneniyor.”
‘Bölgeden başvurular araştırılıyor’
İletişim Başkanlığı’nın bölgedeki gazetecileri ön yargılı davrandığının altını çizen Felat Bozarslan şöyle devam etti: “Benim kanaatim bölgeden başvuru yapan arkadaşlarımızın geçmişleri, kimlikleri, aileleri, yaptıkları haberler, çalıştıkları basın kuruluşları ciddi bir araştırmadan geçiriliyor. Buna nereden kanaat getiriyorum? Ben uzun yıllar Doğan Haber Ajansı’nın İstanbul merkezinde çalıştım. Dönemin başbakanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün çok sayıda yurt dışı gezisini takip ettim. O zaman da akredite vardı. O dönem basın kartım vardı ve devlet büyüklerinin ziyaretlerini kolaylıkla takip edebiliyordum. Diyarbakır’a gelip, bu bölgede çalıştıktan sonra mesele Erdoğan’ın mitinglerine akredite edilmedim. Sonrasında hak etmeme rağmen basın kartım yenilenmedi, sürekli basın kartı başvurum da cevaplanmadı. Peki, değişen neydi? İstanbul’da çalışırken bu haklarımın hepsi varken, Diyarbakır’da çalışmaya başladıktan kartımın verilmemesini önyargıdan başka neyle açıklayabiliriz?”
Felat Bozarslan, Basın Kartı sorununun gazeteciliğin önünde ciddi bir engel olduğuna dikkat çekerek, bir an önce çözülmesini istedi.