AMİDA HABER – Kürt sorunu başta olmak üzere bölgede hak ve özgürlükler konusunda yaşanan hak ihlallerinde müdahil olmasıyla önce çıkan Diyarbakır Barosu yeni başkan ve yönetim kurulunu seçmek için 12-13 ekimde sandığa gidiyor. İki baro başkan adayından biri olan Abdulkadir Güleç, Amida Haber’e konuştu.
26 yıldır Diyarbakır Barosu’na kayıtlı olan Abdulkadir Güleç, aynı zamanda kentte görev yapan birçok sivil toplum kuruluşunda da görev yaptı. Güleç, hak ve özgürlükler konusunda edindiği tecrübelerini Diyarbakır Barosu’nda hayata geçirmek istediğini, Kürt meselesi başta olmak üzere bölgede hak ve özgürlükler alanında yaşanan sorunların çözümü için çaba harcayacaklarını söyledi. Bir avukat olarak avukatların yaşadıkları sorunların farkında olduğunu ifade eden Güleç, hak savunucularının da haklarının savunulması gerektiğini ifade etti.
‘Raporlarımız uluslararası alanda ilgi görüyor’
Diyarbakır Barosu’nun bölgede ve uluslararası alanda yaşanan sorunların çözümü konusunda muhatap alınan bir baro olduğunu hatırlatan Güleç, “Diyarbakır Barosu kimliği ile Türkiye’de de bilinen ve birçok Avrupa ülkesinde de raporları önemsemeyen bir baro. Bu birikimi baro çalışmalarına aktarmak için aday oldum. Toplumun Diyarbakır Barosu’ndan beklentilerine cevap vermek için arkadaşlarımla göreve talip olduk” dedi.
‘50 yıllık bir hak mücadelesi geçmişi var’
Diyarbakır Barosu’nun müdahil olduğu davalardan dolayı çoğu zaman siyasilerin hedefi haline geldiğine dikkat çeken Güleç, “Diyarbakır Barosu daha çok temel hak ve özgürlüklerle ilgili yürüttüğü bir mücadele yürütüyor. Bizim baronun 50 yıllık bir hak mücadelesi geçmişi var. Bu mücadele geçmişine sahip çıkmak için, insan hakları ihlalleriyle mücadele eden ve o baro geleneğini sürdürmek için var gücümüzle çalışacağız” diye konuştu.
‘Hükümete ters düşsek de taviz vermeyeceğiz’
Süleyman Soylu’nun İçişleri Bakanlığı döneminde hedef gösterdiği Diyarbakır Barosu’nun baskıyı hiçbir dönem kabul etmediğini belirten Güleç, şunları söyledi: “Devletin ve bazı bakanlıkların çeşitli baskılarına da maruz kaldık. Hatta Diyarbakır Barosu ‘teröre müzahir bir baro’ olarak lanse ettiler, bu aslında baronun hak savunucu kimliğinden ötürü yapılan bir yakıştırmaydı. Dilerim yeni dönemde baskılar olmasın ama eğer böyle bir tehdit veya baskı gelirse de biz baro başkanı olarak bununla da mücadele edeceğiz.”
Anadilde eğitim hakkı
Avukat Güleç, son dönemlerde artan Kürtçeye yönelik baskılara da dikkat çekti. Diyarbakır Barosu’nun dil hakkını savunduğunu kaydeden Güleç şunları söyledi: “Toplumsal uzlaşmayı esas alan Kürtlerin temel hak ve özgürlüğü ile ilgili anayasada bir güvence sağlaması durumunda özellikle anadilde eğitim hakkı, kamuda Türkçe dışında ikinci resmi dil olarak Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgede kabul edilmesi sorunu çözümüne katkı sunacak.”
‘300 avukat büro açamıyor’
Diyarbakır Barosu’na kayıtlı 2 bin 400 meslektaşının olduğunu belirten Güleç, 300’e yakın avukatın ekonomik sorunlardan dolayı büro açamadığını ifade etti. Güleç şunları söyledi: “Ofisi olmayan meslektaşlarımıza ofis konusunda yardımcı olabileceğimiz ve varsa yardımcı olacağız. Adli yardım ücretlerini artırılmasına yönelik çalışmamız olacak ve adli yardım bütçesinin artırılması noktasında yerel yönetimlerle bir iş birliği yapma durumumuz söz konusu olacak. Zaten Büyükşehir ile Diyarbakır barosu arasında bir protokol imzalanmıştır.”