AMİDA HABER - Diyarbakır’da ifadeye çağrılan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenap Ekinci TCK’nın 216 maddesinden “halkın bir kesimini diğer bir kesimine karşı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçlamasıyla hakkında dava açıldığını söyledi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının Prof. Dr. Cenap Ekinci hakkında X hesabında yaptığı “Değerli Belediye Başkanları! Yollara Pêşi Peya " (önce yaya) yazdınız defalarca silindi. Siz halk adına kamu görevinizi yaptınız bitti. Şimdi sıra esnaf, bakkal, kahveci, manav , site yöneticileri ve Halkta. Herkes bir boya alsın ve duvarına "Pêşi Kürdi" (önce Kürtçe yazsın)...” paylaşımı nedeniyle soruşturma başlatıldığı öğrenildi.
Rûdaw TV’de Hêvidar Zana’nın sunduğu bültene konuk olan Prof. Dr. Cenap Ekinci, ‘bazı milliyetçi siyasi parti ve kişilerin şikayeti’ üzerine hakkında 3 yıla varan hapis istemiyle “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek” suçlamasıyla TCK. 216 maddesinden dava açıldığını ve bu temelde ilk ifadesini verdiğini söyledi.
Konu hakkında konuşan Ekinci, “Halk uyanmasın, ana dil hakkını talep etmesin diyorlar. Halk insan haklarını talep etmesin. Halk, anadilde eğitim hakkını istemesin istiyorlar. Ben bir üniversitede profesör olarak görev yapmaktayım. Benim çağrım halkın içerisinde daha fazla karşılık buluyor. Halk daha duyarlı yaklaşıyor. Halkın uyanmasını kendileri açısından tehlike görüyorlar. Dolaysıyla ilk önce bu sesi engellemek, kesmek istiyorlar. Ancak ben sesiz kalmayacağım” dedi.
Prof. Dr. Cenap Ekinci ayrıca şu açıklamalarda bulundu:
“Ben belediyelere valiliğin engellemesine karşı çok durmamalarını çünkü kayyum atamak için bahane aradıklarını, madem Kürtçe bir halkın sorunu o vakit halkın bu meseleye sahip çıkması gerektiğini söyledim. Ve dedim ki “halk sokaklara, dükkanlara, iş yerlerine “Pêşi Kurdî” (önce Kürtçe) yazsın. Bu talep halktan gelsin. Eğer bu talep halktan gelir ve yaygınlaşır ise milyonlarca insan anadil hakkını talep ederse hükümet bu konuda mecbur kalır. Meclis bu konuya çözüm bulmak için gündemine alır. Bizim talebimiz Kürtçe eğitimin ilkokuldan itibaren başlamasıdır. Benim söylediğim sadece bu.
Bu tür konular iktidar, muhalefet ve devlet meselesi değildir. Bu halkın meselesidir. Halk diline sahip çıkarsa bu sorun çözüme kavuşur. Politika yanlış bir yolda ilerlediği için halkın kendi haklarına karşı politik refleksi dumura uğratılmıştır. Halkta korku hakim. Halk canlı değil, ilgili değil. Çünkü yorgun düştü. Halkın artık siyasetten bir beklentisi kalmadı. ‘Ne olacaksa olsun’ diyor. Yani oto-asimilasyon sürecine girilmiştir. Artık kimse evinde köyünde dahi Kürtçe konuşmuyor. Benim gibi bir insanın halkı uyarması gerekiyor.”