Süleyman Aydın/Hamza Özçelik
İnsanoğlu var olduğundan beri kadınlar birçok sorunlar baş etmeye çalıştı. Kimi zaman edemediyse de çoğu zaman hayatın büyük zorluklarına göğüs gerdi. Yeri geldi katledildiler, yeri geldi dövüldüler, yeri geldi çocuklarıyla sınandılar ama asla hayatı ve dünyayı kirletmek için onlara yapılanları yapmadılar. Merkezi Diyarbakır’da bulunan Alternatif Düşünce Kuruluşu Yönetim Kurulu başkanı Fazilet Çulha, kadınların başta ülkemizde ve Ortadoğu’da olmak üzere dünyada yaşadığı sorunları ve kadınların ne gibi zorlukları yaşadığını Özgür Habere anlattı.
“ŞİDDETE KARŞI OLUP SİYASETİN EN İYİ ÇÖZÜM OLDUĞUNA İNANDIM”
Her zaman şiddete karşı olduğunu belirten Fazilet Çulha, “20 yaşından beri iyi bir aktivistim. Özellikle kadın ve gençlik harekâtının içinde bulundum. Kadın hareketinin içinde çeşitli görevlerde bulundum. Yaptığımız en önemli çalışmalardan biri 1989 yılında Türkiye ilk olan birinci kadın kurultayı düzenledik. Ben o zamanlar örgütleme sekreteriydim. 18 il dolaştık, 36 ilden kadın katılımı olmuştu. 12 Eylül’den sonra kadınlar birbirinden kopmuştu. Bir yerden başlayıp bir şekilde yan yana gelmemiz lazımdı. Kadın sığınma evi, kadın kütüphanesi, kadın kooperatifleri fikri bunlar birinci kadın kurultayında sonra gelişti. Her zaman şiddete karşı olup siyasetin en iyi çözüm olduğuna inandım” diye konuştu.
“25 KASIMDA DEVLET, ERKEK VE ÖRGÜT ŞİDDETİNE KARŞI BİR ÇAĞRI YAPACAĞIZ”
Artık şiddet istemediklerini söyleyen Çulha, “Şuana kadar kadınlarla ilgili birçok projeler yaptık. Kadınların oy verme üzerine saha araştırması yaptık. 25 Kasım Birleşmiş Milletler Dünya Kadınla Şiddetle Mücadele Günü. 25 Kasımda devlet, erkek ve örgüt şiddetine karşı bir çağrı yapacağız. Bunun yanında kadınların sıkıntıları başta ekonomik ve iş olmak üzere diğer konulara değineceğiz. Biz artık şiddet istemiyoruz” İfadelerini kullandı.
“BARIŞ İÇİNDE KEYİFLE GEÇECEK BİR HAYATI BÜTÜN DÜNYAYA ZİNDAN EDİYORLAR”
Hayatın daha güzel yaşanması mümkün olduğunun altını çizen Fazilet Çulha, “Türkiye'nin özellikle 45 yıllık tarihi açısından bunlar hepsi gerçekten erkek mi? Bizim kadınlar olarak ve bunun mağduru çünkü yani bu anlamda dünyada artık olmaz. Dünyada yoksulluk olmaz. Çocukların geleceği ve eğitimi açısından gelişimi açısından herhangi bir sıkıntı olmaz ama savaşa öyle bütçeler ayrılıyor ki yani baktığımızda yani çocuklarımızın bir geleceği yok. Çünkü mantalite olarak savaşın malzemesi gençler. Savaş her anlamda; savaş ve silah sektörünün her bir kurşunu insanların refahı o kısacık hayat bulduğumuz bu dünyada kısacık ömrümüzde vefa içinde barış içinde birbirimize diyalog halinde ve keyifle geçecek bir hayatı bütün dünyaya zindan ediyorlar. Son olarak Şengal’de ve Afrin’de gördük savaşın kadınlara ne zarar verdiğini gördük” dedi.
“KADINLAR ÇOCUKLARINI VERDİLER DAHA NE YAPSIN”
Kadınların bu hayatta yapabileceği en büyük fedakârlıklar yaptığını belirten Çulha, “Ben yapabileceği en uç nokta çocuğunu vermek ve kadınlar çocuklarını verdiler daha ne yapsın. Bu konuda tekrar biradayız yararlı olabiliyor mu sizce? Şimdi bu bölünme parçalanma tabii ki o üst akıl bunları da çok iyi yapacak. Yani işte ayrı ayrı şeyler savunuyormuş gibi duruyor. Mesela kadın cinayetlerini durduracağı. Normalde bütün kadın hareketinin arkasında durması gereken bir hareket ama öbürü başka bir akıl. İşte dünyadaki başarılı kadınlara anlatıyor. Bizim daha can alıcı şeylerimiz var, sorunlarımız var. Bunun çok da tartışılacak bir yanı yok aslında. Öyle bir atmosfer yaratılıyor ki işte oğlunun şehit olması kutsanıyordu” diye belirtti.
“ŞEHİT OLAN ÇOCUKLARIN TAMAMI YOKSUL”
Dağda ölen veya askerde şehit olan çocukların tamamının yoksul ailelerin çocukları olduklarına dikkati çeken Çulha, “Anneler açısından hem askere giden savaşa giren anneler açısından hem işte geçmiş dönemdeki o kayıp anneleri açısından geldiğiniz noktada hepimiz için çok önemli. Bir biçimde en büyük yürek yakan tarafı savaşa gittiği örgüt hala niye öldü bu çocuk. Yani binlerce insan ölüyor, şehit aileleri hepimiz görüyoruz ki, dağda ölen, askerde şehit olan çocukların tamamı yoksul ailelerin çocuğu olduğu. Yani kayıplarla ilgili devlet aklı hepimiz biliyoruz ki her şeyi biliyor ve sonuna kadar gidiyor. Kadınlar tabii çok yoruldu bir ölçüde geri çekildi. Bir ölçüde güven duyamıyor artık. Hiçbir şeye yani askere göndermeye dahi güven duyamıyorum artık. Kadınların esas yapmaları gerekeni kendi çocuklarının arkasında durmasıdır. Kendi çocuklarını yaşatmak olmasıdır. Ve bunları anladığı zamanlar sanıyorum kadınların canları bir kere daha yanıyor” diye konuştu.
“KADINLARIN NE YAŞADIĞI BELLİ VAHŞETİ YAŞIYORLAR”
Kadınların erkeklerin dünyasında vahşeti yaşadığını belirten Çulha, “Şimdi bunu bir cephesinden yorumlayanlara şunu sorarım: Sudan’da 220 milyon Müslüman kardeşiniz öldü. Yemen o bölgede 337 bin. Gün gün veriler rakamları yani ne kadar doğru bilmiyoruz. Belki çok daha insan öldü. Yani dünyada böyle. Biz o yürüyüşleri veya başka hiçbir şeyi görmedim. Yani yine kadınların erkeklerin dünyasında vahşeti yaşıyor.
İsrail Filistin’de süren savaş ile ilgili de konuşan Çulha, önemli bir iddiada bulundu. Sosyal medyada sık şahit olunan çocukların atılan bombalardan dolayı öldüğü yaralandığı görüntülerle ilgili, “Filistin’de nüfusunun yüzde 60'ı çocuk. Şimdi öbür taraftan bakıyoruz ki savaşlarda çok duyduğumuz, gözlemlediğiniz bir şeydi bombanın düşeceği yere çocuklar yerleştirilir. Yani savaşın tarafları falan ama dediğim gibi yani bu erkeklerin dünyası ve erkeklerin meselesi yani kadınlar ne yaşadığı belli vahşeti yaşıyorlar” iddiasında bulundu.