Gecenin Sessizliğinde Hayatın Akışını Sürdüren Emekçiler!
Diyarbakır'da gece vardiyası çalışan birçok insan, zorlu koşullarda hayat mücadelesi veriyor. Hastanelerde doktorlar, fırınlarda ustalar, taksiciler, fabrikalarda işçiler ve daha niceleri, uyku düzenlerini bozarak, ailelerinden ve sevdiklerinden uzakta çalışarak şehrin işleyişini sağlıyor. 30 yıldır Diyarbakır'da benzin istasyonunda pompacılık yapan Kadri Tunç, uyku problemleri, yorgunluk, yalnızlık ve güvenlik riskleri ile mücadele ediyor. 16 yıldır şehrin caddelerinde direksiyon sallayarak taksicilik yapan Vedat İnal ise, uzun çalışma saatleri, uyku yorgunluğu, kazalara ve saldırılara maruz kalma gibi zorluklarla karşılaşıyor. 20 yıldır Diyarbakır'da ciğer kebapçılığı yapan Sadullah Karabulut da, uzun çalışma saatleri, aileden ve sevdiklerinden uzak kalma, uyku bozukluğu ve güvenlik riskleri ile yaşıyor.
Farklı alanlarda görev yapan bir çok kişi, hayatın kesintisiz akışını sürdürmek için gecenin karanlığında emek veriyor. Hastanelerde şifa dağıtan doktorlar, fırınlarda ekmek pişiren ustalar, sabahlara kadar direksiyon sallayan şoförler, fabrikalarda üretimi devam ettiren işçiler ve daha niceleri...
Hepsi, gölgede kalmış olsa da, hayatın akışını sürdüren gece emekçileri. Aile ve sevdiklerinden uzakta, sessizliğin hakim olduğu bir ortamda çalışmak kolay değil. Biyolojik ritminize ters bir düzende yaşamak, uyku problemleri, yorgunluk ve sağlık sorunlarına yol açabilir. Sosyal hayattan izole olmak ise yalnızlık ve depresyon gibi duygusal problemlere davetiye çıkarabilir.
Gece çalışan sayısı artıyor
Çoğu insan için gece vardiyası yapmak bir tercih değil. Maddi ihtiyaçlar, iş imkanlarının kıtlığı veya ailevi sorumluluklar gibi çeşitli sebepler onları bu zorluğa itiyor. Bu nedenlerle son yıllarda, gece vardiyasında çalışanların sayısı her geçen gün artıyor.
Peki toplum olarak bu görünmez emekçilerin sesini ne kadar duyuyoruz? Ağır koşullarda çalışırken karşılaştıkları zorlukları ne kadar biliyoruz? Onların zorlu yaşam koşullarının bizlerin hayatımızı aksamadan devam ettiğini ne kadar hatırlıyoruz?
Özgür Haber Gazetesi olarak bu soruların cevabını aradık ve gecenin karanlığında çalışanlarla konuştuk. Yaşadıkları sorun ve sıkıntılara tanıklık ettik. İşte bu emekçilerden biri de 30 yıldır Diyarbakır’da bir benzin istasyonunda pompacılık yaparak ekmeğini kazanan Kadri Tunç.
‘Gece çalışıp gündüz uyumak çok zor’
30 yıldır benzin istasyonlarında pompacılık yaptığını kaydeden Tunç, “Bu süre boyunca her türlü vardiyada çalıştım, ama en zoru bana göre gece vardiyası. Geceleri tek başıma olmak, uyku düzenimin bozulması, yorgunluk ve yalnızlık... Anlatacak o kadar çok şey var ki...
Herkesin malumu insan vücudu doğal olarak gündüzleri aktif, geceleri de dinlenmek ister. Bizim gibi gece vardiyasında çalışanlar ise bu ritme karşı gelmek zorunda kalıyoruz. Geceleri uyanık kalmak, gündüzleri uyumak çok zor. Sürekli bir uyku açlığıyla yaşıyorsun. Bu da beraberinde yorgunluk, halsizlik ve bitkinlik getiriyor. Dikkatini toplamakta güçlük çekiyorsun, hata yapma riskin artıyor” dedi.
‘Gece emekçiliği sosyal hayatın sekteye uğratıyor’
Gece çalışmanın insanının sosyal hayatını sekteye uğrattığını vurgulayan Tunç, “Geceleri ortalık sakin oluyor, müşteri sayısı azalıyor. Saatlerce tek başına sessizlikte oturuyorsun. Bu durum zamanla yalnızlığa yol açabiliyor. Moralin bozuluyor, motivasyonun düşüyor.
Ailen ve sevdiklerinle vakit geçirmek zorlaşıyor. Sosyal hayatın sekteye uğruyor. Gece vardiyası, özellikle tenha bölgelerde çalışanlar için güvenlik riskleri de barındırıyor. Hırsızlık, gasp, saldırı gibi olaylara karşı daha savunmasız oluyorsun.
Her an tetikte olmak zorunda kalıyorsun, bu da strese ve kaygıya yol açıyor. Geceleri çalışmak, ailen ve sevdiklerinle vakit geçirmeni zorlaştırıyor. Arkadaşlarınla buluşmak, sosyal aktivitelere katılmak imkansız hale geliyor ve bu da zaman içerisinde insanda bıkkınlığa yol açıyor” diye konuştu.
‘Gece vardiyası çalışmak kolay bir iş değil’
Gündüzleri uyumak için sessiz bir ortam bulmanın çok zor olduğunun altını da çizen Tunç, “Bazı insanlar gece vardiyasında çalışmaya uyum sağlayamıyor. Sürekli uyku problemleri yaşıyor. Tüm bu zorluklara rağmen geceleri çalışmanın da bazı avantajları var tabi ki.
Daha az trafik, daha sakin bir ortam ve buna benzer etkenler. Ama bana sorarsanız, bu avantajlar dezavantajları karşısında pek de önemli değil. 30 yıllık tecrübemle söyleyebilirim ki, gece vardiyası çalışmak kolay bir iş değil. Fiziksel ve ruhsal açıdan yorucu olabiliyor. Bu işi yapan herkesin büyük saygıyı hak ettiğini düşünüyorum” diye belirtti.
Gece Taksi Şoförünün Hikâyesi
Gece taksi şoförlüğü yapmak ise şehrin ışıkları altında gizlenen birçok zorluğu barındıran bir meslek. Gece saatlerinde artan suç oranı, taksi şoförlerini riskli bir konuma getiriyor. Soygun, gasp ve şiddet gibi saldırılara maruz kalma ihtimalleri her zaman mevcut.
Tüm bu zorluklara rağmen, gece taksi şoförlüğü birçok kişi için geçim kaynağı ve önemli bir kamu hizmeti. Vedat İnal da 16 yıldır Diyarbakır sokaklarında direksiyon sallayan binlerce taksi şoföründen bir tanesi.
‘Geçimimizi sağlamak için çok çalışmak zorundayız’
İnal, mesleğinin zorluklarını Özgür Haber’e şu sözlerle anlattı; “Bu meslekte çok şey gördüm, çok şey yaşadım. Zorluklar da var, güzellikler de. Ama en çok zorluklar var. En büyük zorluğumuz yorgunluk. Özellikle hafta sonları ve özel günlerde saatlerce direksiyon başında kalıyoruz.
Uyku bastırıyor, gözlerimiz kapanıyor. Dikkatimizi dağıtacak bir şey yok, bir anlık dalgınlık kaza demek. Kazadan da beter olaylar da başımıza gelebiliyor. Soygun, gasp, şiddet... Her zaman bir tehlike altındayız. Yalnızlık da bu mesleğin bir parçası.
Yolcularla kısa sohbetler dışında, vardiyalarımızın büyük bir kısmını tek başımıza geçiriyoruz. Ailemizle, sevdiklerimizle zaman geçiremiyoruz. Bu durum bazen çok zor olabiliyor.
‘Artan benzin fiyatları bizi çok zorluyor’
Hava şartları da bizi zorluyor. Yağmur, kar, sis... Zorlu hava koşullarında sürüş yapmak çok riskli. Yol onarımları ve kazalar da trafik akışını aksatarak işimizi zorlaştırıyor. Kazanç da her zaman tatmin edici olmuyor. Özellikle son zamanlarda artan akaryakıt fiyatları bizi çok zorladı. Yolcular da pazarlık etmeye çalışıyor, ücreti düşürmek istiyor.
Geçimimizi sağlamak için çok çalışmak zorundayız. Tüm bu zorluklara rağmen bu mesleği seviyorum. İnsanlara hizmet etmek, onları güvenli bir şekilde varış noktalarına ulaştırmak beni mutlu ediyor. Şehrin ışıklarının altında, yalnız da olsam, önemli bir iş yaptığımı düşünüyorum.
Umarım bir gün çalışma koşullarımız iyileşir, bu zorluklar biraz olsun azalır. Belki o zaman bu mesleği daha da severek yaparız.”
‘Ciğer kebabı artık gece daha çok tüketiliyor’
Gece hayatı, eğlence ve lezzet arayanlar için bir cazibe merkezi olsa da, bu sektörde çalışanlar için oldukça zor. Garsonlar, barmenler, aşçılar, temizlikçiler ve güvenlik görevlileri gibi gece vardiyasında çalışanlar, zorlukla yüzleşmek zorunda. Uzun ve düzensiz çalışma saatleri, gece vardiyasında çalışanların en büyük zorluklarından biri. Bu zorluklarla uzun yıllardır boğuşan Sadullah Karabulut, Diyarbakır’ın Ciğer Ustalarından.
Diyarbakır’ın Merkez Bağlar İlçesindeki bir cadde üzerinde tezgahında kebapçılık yapan Karabulut, insanların hayat düzeninin çok değiştiğine dikkat çekiyor. Daha önceleri Diyarbakır’da genelde sabah tüketilen Ciğer Kebabının şimdilerde daha çok gece tercih edildiğini söylüyor.
‘Her türde insanla muhatap olmak zorunda kalıyoruz’
Bununda kendilerini çalışma saatlerini değiştirmeye ittiğini anlatan Karabulut, şunları kaydetti;
“Ben 20 senedir bu tezgahta ciğer kebap satıyorum. Akşam 7'de işe başlar, bazen sabaha kadar çalışırım. Bu sektörde çok zorluklar var ama bazı avantajları da yok değil. Zorlukların başında tabi ki uzun çalışma saatleri geliyor. Ailemle, sevdiklerimle zaman geçiremiyorum.
Uyku düzenim bozuluyor, yorgunluk ve baş ağrısı çekiyorum. Hele de kış aylarında hava soğuk olduğunda tezgahta durmak çok zor oluyor. Güvenlik de önemli bir sorun. Gece geç saatlere kadar çalıştığımız için sarhoşuyla, soyguncusuyla, muhatap olmak zorunda bırakıyor sizi. Bu durum beni her zaman tedirgin ediyor. Müşterilerle de uğraşmak zor olabiliyor. Herkesin damak tadı farklı, herkes memnun kalmak istiyor. Bazen müşterilerle tartışmalar yaşayabiliyoruz.
‘Kendi işimin patronuyum’
Peki avantajları yok mu? Tabii ki var. En büyük avantajı, bu işin çok kazançlı olması. Özellikle hafta sonları ve özel günlerde çok yoğun çalışıyoruz ve o zamanlarda çok iyi para kazanıyoruz. Bir diğer avantajı da özgürlük. Kendi işimin patronuyum, istediğim gibi çalışıyorum. Kimseden izin almam, kimseye hesap vermem gerekmiyor.”