AMİDA HABER- Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Serra Bucak röportajının ikinci bölümünde merak edilen birçok soruya yanıt verdi. Sözleşmesi yenilenmeyen 300 personelin durumu ne olacak, kayyım tartışmaları çalışmaları nasıl etkiliyor, trafik ve konut sorunu nasıl çözülecek?
Diyarbakır’ın konut ihtiyacı olduğu çokça dile getiriliyor. Kayyım döneminde tarım arazileri de imara açıldı, sizin politikanız nedir, yeni imar alanları açılacak mı?
Bizim partimizin yerel yönetimler paradigması ve politikası gereği elbette tarım arazilerini, rekreasyon alanlarını, yeşil alanları imara açmayacağız. Bu bizim için tartışmasız bir şey. Sadece Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'nin vermiş olduğu bir karar değildir. DEM Parti yerel yönetimlerinin eşgüdümlü uygulaması gereken bir şeydir. Bu konuda kararlıyız. Diyarbakır gelişen, büyüyen bir kent; göç alan bir kent. Bir de deprem gerçeği var. Diyarbakır’da konut az diyemeyiz ya da konut yetmiyor diyemeyiz ama o konutlar kimler için yapılmış? Pek çok toplantıda gündeme getirdik, o konutlara erişebilmek gerek kiralamak gerek satın almak gerek. Şu an mevcut ekonomik şartlarda toplumun birçok kesiminin erişemeyeceği bir düzeyde, pahalılıkta. Bu açıdan evet konut var ama erişilebilir, ucuz barınmaya ihtiyaç var.
Belediyenin “ucuz konuta” erişim ile ilgili bir projesi var mı?
Sosyal konutlar inşa edebilmek istiyoruz. Elbette bu çok zor bir iş. İstanbul'da bir Kiptaş örneği var, farklı şehirlerde de var. Bizim de beyannamemizde ortaya koyduğumuz 2 bin sosyal konut iddiamız var 2029'a kadar. Bunun çalışmasını da bu dönem başlatmak istiyoruz. İmar dairemiz şu an çalışmasını yürütüyor. Belediyeye ait arsa, toprak ne varsa önce buradan başlamak istiyoruz. Bizim olan bir şey varsa buradan başlamak istiyoruz. Bunu Ticaret Odası ile de görüştük, müteahhitlerle de farklı toplantılarda görüştük. Onların da elini taşın altına koyacağı bir sistem kurmak istiyoruz. Biz demiyoruz ki müteahhitler bu işten fayda elde etmesin. Kâr elde etmesin. Muhakkak elde edecekler. Ama olabildiğince bunu makul seviyede tutabilmek ve bunun artı değerini insanlara konut olarak dönüştürebilmeyi hedefliyoruz. Dünyanın her yerinde kiralama yöntemi var. Kooperatifler var. Uzun dönem kiralama yöntemleri var. Buna dair imar çalışmamız sürüyor.
Oğlaklı bölgesinde TOKİ 6 bin konut inşa etti, depremzedeler taşındı ama sorunlar bitmek bilmedi. Su, doğalgaz, ulaşım gibi sorunlar var. Ne kadarı sizin görev alanınız ne kadarına müdahil olabiliyorsunuz?
Oğlaklı çok ciddi bir sorun haline gelmek üzere. Orada suyun kimde olduğu şu an bir muallakta. DİSKİ de değil, DSİ'de. Bütün bu aşamaları DSİ ile konuşuyoruz. Bu konutların teslimatı ve işlemleri bittikten sonra su kanalizasyon idaremize (DİSKİ) geçecek. O sebeple şu an DİSKİ orada bir yer aldı kendisine. 400 metrekareden fazla bir alan. Sadece DİSKİ'mizin değil, oraya bizim itfaiye birimizi götürmemiz lazım. Oraya bizim yol ve ulaşım birimimizi de götürmemiz lazım. Yani orada bir büyükşehir koordinasyon merkezinin de kurulabileceği bir alana ihtiyacımız var. Orası bir ilçe haline gelecek. Tamamı dolduğunda, 100 bini aşkın nüfusuyla yeni bir ilçemiz olacak. Ulaşımı kısmen çözdük. Çok şikâyet oluyordu o şikayetleri değerlendirdik. Ek seferler koyduk, Oğlaklı’ya ek seferler koymak için gerçekten çok zorladık. Şu an için yeterli mi derseniz değil, bunun farkındayız. Ama hem DİSKİ’yle hem yolla hem ulaşıma müdahiliz. Orada devletin de yapması gerekenler var. Konutları teslimattan tutalım, teslimat aşamasını bitirmeden önce yapması gereken sorumluluklar görevler var. Bunları da yerine getirmesi gerekir.
Toplu ulaşımda ücretsiz kart sahipleri ile minibüs şoförleri arasındaki gerilim devam ediyor mu? Bir sözleşme imzaladınız, şoförlerle sorun çözüldü mü?
Eskiden 100 sorun geliyordu. Şimdi yaklaşık bir 15-20 sorun geliyor. Yüzde 80'nin düzeldiğini düşünüyoruz. Sahadan da görüyoruz. Bizim encümene yansıyan ve zabıtanın kestiği cezalardan da görüyoruz. Zabıta bu konuda çok dirayetli çalıştı. Çok sistemli çalıştı. İlgili dairemiz, ulaşım dairemiz, kooperatiflerle bir araya geldik. Bir sözleşme imzaladık, o sözleşme Ocak'tan itibaren geçerli olacak. Asıl Ocak'tan sonra yoğun mücadele edeceğiz?
Neden?
Protokolün esaslarını her iki taraf da uygulayacak. Halk otobüsleri engelli veya 65 yaş üstü kişilerin ulaşımında asla bir sorun yaşatmayacak. Bu bizim için kırmızı çizgi. Çünkü bizim yaptığımız protokolde o ücretsizlerin parasını büyükşehir ödüyor. Bizim dönemizde ilk defa bu protokol imzalandı. Biz şimdi bütün engelli ve 65 yaş üstü Diyarbakırlara buradan da seslenmiş olalım ve söyleyelim. Biz o kartların parasını ödüyoruz. Büyükşehir Belediyesi olarak yaptığımız protokol bunu söylüyor.
Protokolde hangi maddeler var, ihlali durumunda ne yapılacak?
Şoförlere eğitimler var. Mesela elden para alınmayacak. Bu da bütün kamera sistemleriyle, bütün denetimlerimizde ortaya çıkacak ve cezai yaptırımlar uygulanacak. Protokole 3 defa uymayan ya da protokolün önemli maddelerine 3 defa riayet etmeyen ve ceza alan kişilerin otobüslerinin bağlanmasına kadar da bunu sürdüreceğiz. Farklı sosyal içerikler de koyduk. Mesela kadın şoför istihdamı. 25 kadın arkadaşımız bir ehliyet eğitiminden geçiyor. Onlar da şubat-mart gibi sahada olacak.
Diyarbakır’da geçen hafta ekmek 20 TL oldu, belediyeden Halk Ekmek talebi çok yoğun. Var mı bir çalışmanız?
Çok önemli bir mesele bu. Bizim geçmişte bir Halk Ekmek büfe deneyimimiz var. Şu an bir fabrika yeri arayışımız var. Aslında bir yer bulduk, arsası bizim eski ÇAMATEM'in yeri, Şehitlik’te ama o binanın yıkılması gerekiyor. O bina artık kurtarılamıyor. Onun fizibilitesini fen dairemiz yaptı. Orayı yıkıp bir halk ekmek fırını kurmayı düşünüyoruz. Bunu yeniden kurmak zaman alacak. Mevcut bir yer satın almak istedik. O da bizi bütçesel olarak zorladık ne yazık ki. Halk Ekmek de önümüzdeki dönemin ocak ayı itibariyle daha somut yer vereceğimiz projelerimizin arasında yer alıyor.
300 sözleşmeli personel ile sözleşme yenilemememe kararı aldınız, ayrıca belediye binası önünde işten çıkarılanların kurduğu bir eylem çadırı var…
Çadırla sözleşmelileri birbirinden ayırmak lazım. Çadır aylardır burada. Çadır kurulduğunda sözleşmelilerle ilgili bir gündem yoktu. Biz aralık ayında böyle bir gündemle karşılaşacağımızı biliyorduk. Şimdiye kadar Büyükşehir Belediyesi olarak 60 veya 70 civarı hizmet alımını çıkarttık. Bunlar tamamen ya işe gelmeyen ya işinden memnun olmayanlardan oluşuyor. Olabilir, demokratik bir haktır. Geri dönüşleri de olursa makul gördüklerimizi değerlendiririz. Makul olmayanlarla yürümeyiz. Sözleşmelilere gelirsek, 2014-2016'lara kadar, yani daha kayyımlı yönetim gelmeyene kadar sözleşmeli personel sayımız son derece azdı. 20'li 30’lu rakamlarda. Kayyım döneminde 474'e çıkıyor. Burada çok bilinçli bir politika var. Hizmet alımı olarak sizi bir gün işe alıyor ertesi hafta sizi sözleşmeli yapıyor. Bir de kayyım dönemi işe alınmış ama sosyal hizmet algısı bizim partimizin paradigması ile örtüşmüyor. Nasıl yapacağız? Engelli Daire Başkanlığı kuracağız, dilden tutalım pratiğe kadar bizimle uzlaşamayan, konuşamayan, çalışmalarımızı yürütemeyen personelle nasıl olabilecek? Biz emek düşmanı, emekçi düşmanı değiliz. Çalışan, emeğini ortaya koyan iyi niyetli ve bu kurumu düşünen, bu kurumu için çaba sarf eden herkesle çalışmaya hazırız, devam ediyoruz. Bu ayın sonunda da bunun böyle olduğunu görecek arkadaşlarımız. Bizim o bahsedilen rakam gibi işten çıkarmamız olmayacak. Öyle bir tasarrufumuz olmayacak.
300 kişi işten çıkarılmadı mı?
Otomatik tebligat bütün sözleşmelilere gitti. Ama bunun bir değerlendirme süreci var. İşe gelmeyen personel nasıl değerlendirilir? İşini yapmayan personel nasıl değerlendirilir? Yolsuzluğa bulaşmış, hırsızlığa bulaşmış personel nasıl değerlendirilir? Dünyanın her yerinde nasıl değerlendiriliyorsa burada da öyle değerlendirilecek.
Diyarbakır’da kayyım döneminde işe alınanlar sizin döneminizde, sizin döneminizde işe başlayanlar kayyım döneminde çıkarılırsa, bu ciddi bir mağduriyet değil mi?
Ben burada bir benzeşme görmüyorum. Biz seçimle gelen partiler olarak bizimle çalışamayan, anlayışı bize uymayan, iş ahlakı bize uymayan çeşitli sebeplerle insanların işine de son verebiliriz. Bu yönetimin takdirindedir. Buraya aklını, vicdanını doğru temelde harcamayan hiçbir personelle, hiçbir yönetim çalışmaz. Orayla bir benzeşmeyi doğru bulmuyorum.
CHP’li 6 belediyenin hesabına SGK borcu nedeniyle bloke konuldu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin borcu var mı?
SGK borcumuz ve blokemiz yok. Bizim bütçemizin beşte birinin borçlara ödendiği bir durumumuz var tabi. İlk başta da açıklamıştık; 3,5 milyar borç var onların ödemeleri geliyor. Aylık bir ödememiz var ama SGK değil. SGK ile ilgili bir blokemiz yok.
8 aylık görev süresinde kaç müfettiş geldi, şu an belediyede müfettiş var mı?
Gelen müfettiş ekibi 10'u geçmedi. Sayıştaycılar geldi. İki defa DİSKİ'ye geldi. İki defa buraya geldiler. Mülkiye müfettişleri geldi. Bir sıkıntı yok. Sayıştaycılar da iki hafta kadar önce ayrıldı.
“Kayyım atanacak mı, atanmayacak mı” bu tartışma sokakta yürütülüyor, bir kaygı var. Belediyede de aynı kaygı var mı?
Halkın kaygısı bizim de kaygımızdır. Onların gündemi de bizim gündemimizdir. Politik gelişmeleri izleyen bir toplumuz ve bu bize de yansıyor. Biz buradaki iş ve işlemlerimizi, çalışmalarımızı, rutin tüm proje ve planlamalarımızı kayyım dışında tutuyoruz. Kayyım gündemimizde yok. Biz işimizi yürütüyoruz. Bize verilmiş görevi layıkıyla sürdürmeye çalışıyoruz.
Son olarak “eş başkanlık sistemini” sormak isterim. Geçmişte başkanlar arasında sıkıntılar yaşanıyordu, bunlar basına da yansıdı. Yeni dönemde nasıl?
Eş başkanlık bizim kazanılmış bir mevziimizdir. Eş başkanlık dışarıdan algılandığı gibi bir iktidar paylaşımı değildir. Rant paylaşımı hiç değildir, bir görev paylaşımıdır. Gün içerisinde yönetiminizle, eş başkanlarla, meclis üyeleriyle uzlaştığınız, uzlaşamadığınız konular olur ama günün sonunda bunun eş başkanlığın kendisiyle ilgisi yok. Dışarıdan da çok merak edilen bir sistem. Yurt dışında da çok merak ediliyor. Bu sistemi bize anlatın diyorlar. Geçen hafta yurt dışındayken böyle dediler. Mesela Köln Belediyesi… Eş başkanlık sistemimizi dinleyip bunun partide uygulanışı, belediyelerde uygulanışı nasıl oluyor diye merak ediyorlardı.
Kamera: Serhat Yetüt