Emekliler mitinglere hazırlanıyor! Seçimin en büyük belirleyicilerinden olan emekliler, açlık sınırının altındaki aylıkları nedeniyle isyanda. “İkinci bir işte çalışmazsam açlığa mahkumum” diyen emekliler ve emekli örgütlerinin temsilcileri, sorunlarını ve taleplerini 9. Köy’e anlattı. Tüm Emekli-Sen Genel Başkanı Zeynel Abidin Ergen, taleplerini meclise ilettikten sonra birçok ilde mitingler yapmayı planladıklarını söyledi.
Yaklaşık 13 yıldır emekli olduğunu ve geçinebilmek için çalıştığını belirten emekli İsmail Boyraz, “Şu anda 11 bin 500 lira emekli maaşı alıyorum. 5 bin lira kira ödüyorum ve eşim çalışmıyor. Eğer çalışmazsam açlık ile karşı karşıya kalacağım ortada. Yaşam standardımız her ay geriliyor ve bu da açlık anlamına geliyor” diye anlattı durumunu.
Açlık sınırının 20 bin lira düzeyinde olduğunu ve emeklilere en az asgari ücret düzeyinde ücret verilmesi gerektiğini belirten Boyraz, emeklilerin evlerine misafir kabul edemediğini şu sözlerle aktardı; “Emekliler evlerine misafir kabul edip ağırladığında, etli bir yemek ikram ettiğinde maaşının yarısı gider herhalde.”
Emekli İsmail Boyraz, bayram ikramiyesinin de enflasyon karşısında eridiğini söyledi:
“Bayram ikramiyesi ilk verildiğinde neredeyse bir emekli maaşı kadardı fakat şu an en düşük emekli maaşı 10 bin lira, verilen ikramiye miktarı ise 3 bin lira.”
“Ayakkabı almak bile lüks”
Açıklanan enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmadığını, hissettikleri enflasyon oranının çok daha yüksek olduğunu belirten başka bir emekli de Meryem Esen. “Kısmadığımız tek şey ekmek” diyen Esen; yaşadıkları zorlukları, “Tiyatro, sinema, kitap almak gibi lüksümüz yok. Kıyafet, ayakkabı gibi ihtiyaçları almak bile lüks oldu. Üzerimizdeki kıyafetler en az 8-10 yıllık.” sözleriyle aktardı.
Emekli olduğu 1996 yılında emekli arkadaşları ile bir araya gelip, sohbet ettiklerini söyleyen Meryem Esen, “Şimdilerde ise böyle bir olasılık ne yazık ki yok. Bir çay, en ucuz yerde bile 15 TL olmuş. Hiçbirimizin böyle bir durumu yok. Üstelik oturduğum ev kendimin, kira verenleri düşünemiyorum bile” diye konuştu.
İnsanca yaşam talebi
31 Mart yerel seçim sonuçlarında emeklilerin taleplerinin hükümet tarafından dikkate alınmamasının etkili olduğunu belirten Tüm Emekli-Sen Genel Başkanı Zeynel Abidin, emeklilerin insanca yaşayacak şartları sağlamak için örgütlenmek zorunda olduklarını belirtti:
“Sorunlarımızın çözümü için taraf olarak muhatap alınmamız gerekir. Bir taraftan ekonomik sorunlarımızı kamuoyuyla paylaşıp mücadelemizi meşru bir zeminle buluşturduk. Bir yandan da demokrasi mücadelesinin bir paydaşı olarak sendikalaşmamızın önündeki engellerin kaldırılması mücadelesi veriyoruz.”
Ergen, mücadelelerinin ne kadar etkili olduğunu 31 Mart seçimlerinde görüldüğünü vurguladı.
Eş zamanlı emekli mitingleri yapılacak
En son 19 Mart’ta 43 merkezde alanlara çıkıp taleplerini haykırdıklarını ve bunların da çok etkili olduğunu belirten Tüm Emekli-Sen Başkanı, memurlara verilen seyyanen ödemelerin emeklilere de verilmesini istedi:
“Emeklilerin taban aylığının artırılması için mücadelemizi yükselteceğiz. Nisan-mayıs aylarında stantlar kurup imza kampanyalarıyla taleplerimizi TBMM’ye ileteceğiz. Muhtemelen mayıs ayı sonuna doğru 8-10 yerde eş zamanlı miting yapacağız. İktidara, sesimizi duyması çağrısı yapacağız.”
“Maaşın yükseltilmesi refah oluşturmuyor”
Ekonomist Prof. Dr. Mustafa Altıntaş da maaşlara ne kadar zam yapılırsa yapılsın, yüksek enflasyon karşısında eridiğini hatırlattı. Sorunun sadece emeklilerin değil, tüm ücretli çalışanların olduğunu belirten Altıntaş, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Emekliler kitlesel oldukları için, bir araya gelip istemlerini hükümete duyurmaları genellikle kamuoyunun önüne emeklilerin dramı ve sefaleti olarak yansıdı. Asgari ücret giderek ücret tavanı haline getirildi. Herkes açlık sınırı ve yoksulluk sınırını dillendirmeye başladı.
Emekli asgari ücrete erişmek istiyor, oysa asgari ücrete de yapılan her zam ister istemez uygulanan ekonomi politikaları, durdurulamayan enflasyon nedeniyle eriyor. Emekli maaşı ne kadar yükseltilirse yükseltilsin refah olarak dönmesi mümkün değil.”
“Öncelikli tasarruf kamuda olmalı”
Kamunun tasarruf etmesi gerektiğinin de altını çizen Altıntaş şunları aktardı: “Hazine ve Maliye Bakanı sürekli tasarruftan söz ediyor. Tasarrufun öncelikle kamu kurumlarında olması gerekir. Halbuki, kamu kurumlarının bırakın tasarruf etmelerini yeni yeni harcama kalemleri kullanıyorlar. Örneğin, Türkiye’de son yerel seçimler sırasında hazineden yapılan ödemeleri, Cumhurbaşkanlığı örtülü ödeneğinden yapılan harcamaları bilmiyoruz. Bir hesapsızlık var ama bunun hesabını yapacak kurumlar da ortada yok. Türkiye’nin çıkmazdan çıkabilmesi için dünya finans cephesine ve iç piyasaya güven vermesi gerekir. Hazine ve Maliye Bakanlığı ise tüketimi kısma ve yatırımı azaltma yönünde politika gütmek istiyor.”