AMİDA HABER- Geçtiğimiz ay Diyarbakır ile Mardin arasındaki kırsal bölgede çıkan yangında 15 kişi yanarak can verirken, 10 bin dönüm arazi küle dönmüştü. Bu felaketle beraber bir ay içerisinde yüzlerce yerde yangın çıktı ve 10 binlerce tarım alanı kül oldu. Vatandaşlar büyük maddi ve manevi kayıp yaşadı. Yangınların elektrikten mi yoksa anızların yakılmasından mı kaynaklandığı tartışmaları devam ederken, önemli bir değerlendirme geldi.
‘Yangınların yüzde 80’i insan kaynaklı’
Amida Haber’e konuşan Diyarbakır Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Öner Çetin, anız yangınların önüne geçmek için herkese görev ve sorumluluklar düştüğünü söyledi. Çetin, yangınların yüzde 70-80’inin insan kaynaklı meydana geldiğini söyledi.
‘Bizim bölgemiz çok avantajlı’
GAP projesi ile tarımda verimin arttığını dile getiren Çetin insanların yılda iki defa hasat yaptığını hatırlattı.
‘Su geldi çiftçiler ikinci ürüne yöneldi’
Çetin şöyle konuştu: “Bizim bölgemiz, Ege Bölgesi'nden başlayarak Mezopotamya bölgesini de içine alan verimli bir bölge. Tarım potansiyeli açısından müthiş bir avantajımız var. Müthiş bir güneşlenme süremiz var. Topraklarımız çok verimli ama problem, su eksikti. Su eksik olunca hiçbir şey yapamıyorsunuz, istisnalar hariç. Son 10 yıl içerisinde, GAP projesinin etkisiyle su gelmeye başladı, bununla beraber herkes yoğun bir derin kuyu açtı. Burası çok avantajlı diyorum. Çünkü siz suyu bulursanız, suyunuz varsa, iyi bir tarım yaparsanız. Veriminiz birden dörde beşe katlanıyor. Dolayısıyla çiftçilerin geliri artıyor, refah seviyesi artıyor. İnsan için tarım çok önemli bir sektör. Daha önce yok muydu? Daha önce bu denli yoktu. Nedeni tamamı suyla alakalı. İklim elverdiği için, İç Anadolu bölgesine göre, Doğu Anadolu bölgesine göre, Karadeniz Bölgesi'ne göre bizim bu bölgemiz çok avantajlı. Su olduğu için bölgede bir yılda iki tane ürün alabiliyorsunuz” diye konuştu.
‘Toprağın verimliliğini arttırıyor’
Vatandaşların ikinci ürünü hasat etmek için anız yakma yoluna girdiğini belirten Çetin, şöyle konuştu: “Son 10 yıldır buğday Mayıs -Haziran ayının başında hasat ediyor. Hemen ardından Mısır ekiyor. Bu avantajı kullanabilmek için hasat artıklarını maalesef bir şekilde yok etmek istiyor. Şimdi bunun birçok yolu var. Bir uzman olarak söylemem gereken, kesinlikle anızların yakılmaması lazım. Çünkü bizim bölgemiz çok sıcak bölge olduğu için toprak organik madde yönünden oldukça fakir, zayıf zaten. Bu bitki artıkları da zaten bir organik madde sonuçta. Ne olursa olsun işte buğday artığı olsun, ister pamuk artığı olsun sonuçta organik maddesi. Siz bunu parçalayarak toprağa karıştırırsanız bu toprağa inanılmaz bir uzun vadede toprağa iyileştiriyor. Toprağın verimliliğini arttırıyor. Toprak canlılık sistemini arttırıyor.”
‘Mikroorganizmayı yok ediyorsunuz’
“Anız yangınlarıyla beraber topraktaki verimli mikroorganizmalar yok ediliyor” diyen Çetin, çiftçinin kısa vadede kâra baktığını söyledi.
‘Çiftçinin ikinci ürünü alma derdinde’
Çetin: “Tarım uzun vadede, bazen dolaylı olarak gözle görülmeyen faydaları var. Teknoloji gelişmiş durumda. Doğrudan anıza ekim yapabilirsiniz. Ekimi yapınca sürümden avantajınız var. İkincisi ise anızları yakmadığınız için toprakta bulunan canlı mikroorganizmaları korumuş olursunuz. Bunları yaktığınız zaman bu canlıları, bu mikroorganizmayı yok ediyorsunuz. Kısa vadede çiftçi bunu görmüyor. Çiftçi ben bunu yok edeyim, ürünü alayım diye uğraşıyor” diye belitti.
‘Çiftçide ek bir işçilik, ek bir maddi kayıp kaygısı oluyor’
Anız yakmak yerine çözüm yolunu iki maddede anlatan Çetin, şunları söyledi: “Teknik olarak bunun iki çözümü var. Birincisi anıza doğrudan anıza ekim makineleri, özel makinalar kullanmak. Devlet bunun için destek veriyor. Sürmeden direk ekebiliyorsunuz. İkincisi bunlar biçer-döverci ya da bunları parçalayıcı makineler geliştirilmiş. Makinalar bunları parçalıyor ve toprakla karıştırıyor. Bunun çürümesi için 2 yıl gibi bir süreci var. Teknik olarak bunun iki çözümü var, çiftçi neden bunu yapmıyor? Çiftçide ek bir işçilik, ek bir maddi kayıp kaygısı oluyor. Çiftçi için zor oluyor, zaman bulamıyor bu yüzden yapmak istemiyor”
‘Herkesin görevi ve sorumluluğu olan bir alan’
Çetin, konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bu bir sarmal. Herkesin görevi ve sorumluluğu olan bir alan. Üniversitelere, tarım teşkilatının, çiftçinin kendisine yaptırım olacak. Ceza demiyorum, yaptırım diyorum. Bir de eğitim olacak. Bunla beraber ancak sorun çözülebilir.”
Haber: Zelal Sinayiç