AMİDA HABER- Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kobani Davası'nda 42 yıllık hapis cezası verilen eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı’yı bugün ziyaret etti.
Ziyaret ardından açıklama yapan Kılıçdaroğlu, "Siz hala otoriter yapıyı sürdürmeye çalışırsanız zaten demokrasi ve normalleşme olmaz. Demirtaş dışarda olsaydı sivil siyasetin önü açılırdı" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle: "Bizim bakış açımız Türkiye'de huzurun olması insanların barış içinde yaşamasını istiyoruz. Gençlerin yurtdışına gitmekteki kaygılarına ilişkin de konuştuk. Türkiye'nin bu sorunu çözmesi lazım. Türkiye en değerli varlıklarını kaybediyor.
Siz hala otoriter yapıyı sürdürmeye çalışırsanız zaten demokrasi ve normalleşme olmaz. Demirtaş dışarda olsaydı sivil siyasetin önü açılırdı."
‘Türkiye’de hiç kimsenin düşüncelerinden ötürü hapse atılmasını istemem’
Eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamasında, “Türkiye’nin sorunlarını yakından takip etmeleri beni çok mutlu etti. Demirtaş, sivil siyasetin öncüsü. Türkiye’de herkesin huzur içinde yaşamasını, mutlu yaşamasını arzu ediyor. Türkiye’yi yakından izliyor, dünya siyasetini yakından izliyor, Kozağaçlı da aynı şekilde. Dolayısıyla bizim görevimiz yeni bir siyaset dilini, Türkiye’yi egemen kılmak. Türkiye’deki bütün arkadaşların, bütün yurttaşların, bütün dostların huzur içinde yaşamasını, sağlıklı yaşamasını, barış içinde yaşamalarını, düşüncelerini özgürce dile getirmelerini arzu ediyoruz. Ben Demirtaş’ı uzun süredir izliyorum. Kendisini yakından görmem, uzun bir sohbet gerçekleştirmemiz benim açımdan son derece yararlı oldu. Türkiye siyasetini de konuştuk, komşularımızla olan gelişmeleri konuştuk, dünya siyasetini konuştuk. Az önce de ifade ettim, yeni bir siyaset diline ihtiyaç olduğunu da her iki değerli siyasetçi arkadaşımız dile getirdi. Gerçekten barıştan yana, huzurdan yana, beraber yaşamaktan yana, sivil siyasetin ne kadar önemli olduğu vurgulandı zaten. Dolayısıyla bu çerçevede bir görüşme yaptık. Ben Türkiye’de hiç kimsenin düşüncelerinden ötürü hapse atılmasını istemem. Düşünceyi saygıyla karşılarız. Kendilerinin düşüncelerine katılırız veya katılmayız, o ayrı bir şey ama bir kişinin düşüncelerini ifade etmesi son derece önemlidir ve demokrasilerde böyle olması gerekir” dedi.
‘Türkiye açısından çok daha büyük sorunlar oluşturacaktı ve biz buna engel olduk’
Huzur içinde yaşamak istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “İki değerli arkadaşımız da benim siyaset konusunda ve Türkiye’de sorunların çözümü konusunda ne kadar samimi olduğumu biliyorlar zaten. Dolayısıyla ben olaylara bu çerçevede yaklaşıyorum. O dönem iktidar, bir anayasa değişikliğini terör olayı üzerinden referanduma sunmak istiyordu. Bu Türkiye açısından çok daha büyük sorunlar oluşturacaktı ve biz buna engel olduk. Dolayısıyla bizim bakış açımız Türkiye’de huzurun olması, yeni bir sivil siyaset dilinin gelişmiş olması, terörün sona ermesi, Orta Doğu coğrafyasından huzurun ve barışın olması, Türkiye’de insanların huzur içinde yaşamaları, herkesin kimliğine saygı duyulması. Bu çerçevede zaten aramızda herhangi bir ayrılık da yok. Dolayısıyla düşüncelerimizi rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz. İki değerli siyasetçi arkadaşımız gençlerin yurtdışına gidişleriyle ilgili kaygılarını da dile getirdi. Doğrudur, gençlerin yurtdışına gitmeleri, geleceklerini yurtdışında aramaları gerçekten kaygı verici bir olay. Türkiye’nin bu sorunu çözmesi lazım. Gençler 'ev alamayız, araba alamayız, düşüncelerimizi ifade edemiyoruz' diye başka beklentiler içine giriyorlar ve Türkiye maalesef en değerli varlıklarını kaçırıyor” şeklinde konuştu.
‘Demirtaş dışarıda olsaydı sivil siyasetin önü çok daha rahat açılırdı’
Türkiye demokratikleşmediği sürece normalleşmenin olmayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Normalleşmenin temel şartı demokratikleşmedir, düşüncelere saygıdır, herkesin düşüncesini özgürce ifade edebileceği bir ortamın oluşturulmasıdır. Ama siz hala otoriter yapıyı sürdürür ve otoriter yapıyı güçlendirmeye kalkarsanız zaten arzu etseniz de demokratikleşme olmaz. Yani işin özünde demokrasiyi bütün kurumlarıyla, düşünceleriyle dile getirmek ve bunları yaşatmaktır. Eğer bunlar olmazsa zaten 'demokrasi' dediğiniz şey gelişmez. Demirtaş dışarıda olsaydı sivil siyasetin önü çok daha rahat açılırdı ve ben eminim ki terör olayları da biterdi. O nedenle Demirtaş’ın içeride tutulmasını asla doğru bulmuyorum” ifadelerini kullandı.