“Türkiye'de Dindarlık Algısı” araştırmasına göre Türkiye'de geleneksel dindarlık biçimlerinin yerini daha bireysel maneviyat biçimleri alıyor. Ancak, din kimlik oluşturmada hala en önemli aidiyet...
İstanbul Politikalar Merkezi ve Ankara Enstitüsü'nün "Türkiye'de Dindarlık Algısı" araştırması yayınlandı. Hatem Ete ve Abdullah Yargı'nın hazırladığı araştırmaya göre; Türkiye'de dinin “kimlik” oluşturmada hâlâ en önemli aidiyet unsuru olduğu ancak geleneksel dindarlık biçimlerinin yerini daha bireysel maneviyat biçimlerine bıraktığını görüldü.
Araştırma 22-25 Temmuz 2022 tarihleri arasında 1358 kişi ile yapıldı. Hata payı yüzde 3,5 olarak hesaplanan araştırmada katılımcılara cep telefonlarından ulaşıldı.
Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 92,3’ü Müslüman olduğunu ifade etti. Deist olduğunu belirtenler yüzde 3,2; ateist olduğunu ifade edenler yüzde 2,7 oranında ölçüldü.
Parti tercihlerine bakıldığında AK Partili ve MHP’li katılımcıların tamamı, İYİ Partililerin yüzde 96’sı Müslüman olduğunu belirtti. CHP’li ve HDP’li katılımcıların ise yüzde 78’i Müslüman olduğunu ifade etti.
CHP’li katılımcıların yüzde 10’u deist, yüzde 7’si ateist olduğunu belirtirken, HDP’li katılımcıların yüzde 9’u deist, yüzde 8’i ateist olduğunu dile getirdi.
Araştırmaya göre, kadınlarla erkekler arasında din ve inanç tercihinde fark bulunduğu ortaya çıktı. Müslüman olduğunu belirtenlerin en düşük, ateist veya deist olduğunu belirtenlerin en yüksek olduğu yaş grubu 55-64 yaş arası grup olarak belirlendi. Eğitim seviyesi yükseldikçe Müslüman olduğunu belirtenlerin oranının düştüğü ateist veya deist olduğunu belirtenlerin oranının arttığı tespit edildi.
Katılımcıların kimlik aidiyetlerine bakıldığında kendilerini İslamcı, muhafazakar, ülkücü ve milliyetçi olarak tanımlayanların tamamının Müslüman olduğu görüldü. Agnostik, deist ve ateist inanç gruplarının İslamcı, milliyetçi, muhafazakar ve ülkücü kimlik vurgularında hiçbir şekilde kendilerine yer bulamadığı tespit edilirken bu yönelimlerin oransal farklılıklar taşısa da Atatürkçü, demokrat, liberal ve sosyal demokrat yapılarda kendilerine kolaylıkla yer bulabildiği belirlendi.
“Dindarlık açısından kendinizi nasıl tarif edersiniz?” sorusu sorulduğunda katılımcıların yüzde 62’si kendisini “dinin gereklerini yerine getirmeye çalışan biri” olarak tarif etti. Yüzde 18,3'lük bir kesim ise "İnançlı ama dinin gereklerini yapmayan" olarak kendini tanımladı.
Parti tercihlerine bakıldığında AK Partili, MHP’li ve İYİ Partili katılımcıların yüzde 70’inden fazlasının kendisini “dinin gereklerini yerine getirmeye çalışan biri” olarak tarif ettiği görüldü. HDP’lilerde bu oran yüzde 42 iken, CHP’li katılımcıların yüzde 40’ı kendisini “inançlı ama dinin gereklerini yerine getirmeyen biri” olarak tanımladı. Kendisini “dinin gereklerini tam yerine getiren dindar biri” olarak tarif edenlerin görece olarak en yüksek olduğu parti AK Parti oldu. Bu verilere göre, Türkiye'de dini inancı olmayan bireylerin en fazla tercih ettiği partiler, HDP ve CHP olarak tespit edildi. HDP’de bu oran yüzde 18,8 iken, CHP'de dini inancı olmayan bireylerin oranı yüzde 17,1.
Katılımcıların yarıya yakını kendisini dindar bulduğunu aktardı. “Oldukça dindarım” diyenlerin oranı yüzde 22, “hiç dindar değilim” diyenlerin oranı ise yüzde 6 olarak ölçüldü. Katılımcılardan kişisel olarak kendilerini oldukça dindar olarak görenlerin oranı yüzde 21,9, dindar olarak gören bireylerin oranı yüzde 48,2 oldu. Katılımcılar arasında kendisini dindar olarak tanımlayanlar toplamda yüzde 70 oranında belirlendi. Kendisini dindar görmeyenler (yüzde 6,7) ve hiç dindar görmeyenler (yüzde 6) toplamda yüzde 13’lük bir oranda çıktı. Dindar olma ve olmama formu arasında gezinen yüzde 15’lik bir kesim gözlendi.
AK Parti, MHP ve İYİ Partili katılımcıların yarısından fazlası, CHP ve HDP’li katılımcıların ise yüzde 35’i kendilerini dindar olarak tanımladı. Kendisini “oldukça dindar” olarak tanımlayanların en yüksek olduğu parti AK Parti oldu. Türkiye'de kendini oldukça dindar olarak tanımlayan katılımcıların en fazla AK Parti (yüzde 39,4) ve MHP'ye (yüzde 20,7); sadece dindar olarak kendini tanımlayan bireylerin ise yine en fazla MHP (yüzde 58,5) ve AK Parti'ye (yüzde 52,4) oy verdikleri görüldü. Kendini "ne dindar ne değil" olarak tanımlayan bireylerin en fazla İYİ Parti (yüzde 21,2) ve MHP'ye (yüzde 19,4) oy verdikleri belirlendi. Dindar olmadığını ifade eden katılımcıların çoğunlukta olduğu parti tercihi ise yüzde 20,9 ile HDP, onun ardından da yüzde 14,4 ile CHP oldu.
Toplumun yüzde 73’ü Türkiye’de dindarlığın azaldığı kanaatinde olduğunu söyledi.
Türkiye'de dindarlığın arttığına inanan kişilerin oranı (yüzde 11,4) ise ankete katılanların daha küçük bir bölümünü oluşturdu.
Tüm partilerin katılımcıları Türkiye’de dindarlığın azaldığı konusunda mutabık kaldı.
Bu algı bütün parti seçmenleri tarafından paylaşıldı ancak CHP, İYİ Parti ve
HDP’yi destekleyenler arasında daha yaygın olduğu gözüktü. Bu partilere oy veren katılımcıların (sırasıyla) yüzde 70,4, yüzde 78,7 ve yüzde 78,7'si dindarlığın azaldığına inanmakta.
Katılımcıların yarıya yakını (yüzde 47,6) İslam'daki helal ve haramların yeniden değerlendirilmesi fikrine katılmadıklarını belirtti. Ankete katılanların yüzde 35,8’i yeniden değerlendirme fikrine katıldıklarını belirterek, mevcut koşulları dikkate almanın ve helal-haram ilkelerini buna göre uyarlamanın mümkün olduğuna inandıklarını ifade etti. Daha küçük bir katılımcı grubu (yüzde 9,7) bu fikre kısmen katıldıklarını söyleyerek, muhtemelen helal ve haramın bazı yönlerinin yeniden değerlendirilmeye açık olabileceğine, bazılarının ise sabit olabileceğine inandıklarını söyledi.
Katılımcıların önemli bir çoğunluğu (yüzde 74,7) “Sarhoş̧ olmayacak kadar içki içmek günah değildir” ifadesine katılmadığını belirtti. Daha küçük bir yüzdeye (yüzde 14,6) sahip katılımcı bu ifadeye katıldığını, yüzde 6,6’lık bir kesim ise kısmen katıldığını söyledi.
Parti tercihine göre verilen yanıtlar incelendiğinde, AK Parti ve MHP seçmenlerinin bu ifadeye katılmama oranlarının daha yüksek olduğu, bu partilere oy verenlerin sırasıyla yüzde 93,9 ve yüzde 87,8 oranında katılmadıklarını belirttikleri görüldü. Buna karşılık, CHP ve İYİ Parti'ye oy verenlerden daha büyük bir kesim (sırasıyla yüzde 35,4 ve yüzde 18,6) ilgili önermeye katıldı. Bu ifadeye katılmayanların oranının yüzde 50'nin altında kaldığı tek parti yüzde 48,2 ile CHP oldu.
Katılımcıların yüzde 62’si farklı cinsel yönelimlere hukuki statü tanınmasını 'doğru bulmazken', yüzde 19,3'ü 'doğru', yüzde 9,5’i de 'kısmen doğru' buldu.
Cinsel yönelimleri ne olursa olsun tüm bireylerin eşit muamele görmesi ve kanunlar önünde aynı haklara ve korumalara sahip olması gerektiğini savunanların oranı “Kısmen katılıyorum (%9,5)” diyenlerle beraber yüzde 30’a yakın bir orana sahip.
AK Partili ve MHP’li katılımcıların yüzde 80’i ve üzeri, İYİ Partililerin yüzde 53’ü farklı cinsel yönelimlere hukuki statü tanınmasını doğru bulmazken, CHP’li ve HDP’li katılımcılarda farklı cinsel yönelimlere hukuki statü tanınmasını doğru bulanlar yanlış bulanlardan daha fazla çıktı.
HDP seçmeni olan katılımcıların bu ifadeye katılma oranı oldukça yüksek ve bu gruptaki katılımcıların yaklaşık yüzde 43,2’sini oluşturdu. Bunu yüzde 38,8 ile kendini CHP'li olarak tanımlayanlar ve yüzde 18,9 ile “öteki” olarak tanımlayanlar izledi. Öte yandan, kendilerini AK Parti ve MHP seçmeni olarak tanımlayan katılımcıların yüzde 82,5'i ve yüzde 80'i mezkûr ifadeye karşı çıktılarını belirtti.
CHP, İYİ Parti ve "diğer" yanlısı olarak tanımlananların yaklaşık yüzde 10'unu temsil eden küçük bir azınlık, ifadeye ne katıldıklarını ne de katılmadıklarını söyledi.
Tabloya göre “evlilik öncesi cinsel ilişkiye karşı” olanlar ezici çoğunluğa sahip (yüzde 72). Erkeklerin yüzde 67,3'ü ve kadınların yüzde 76,7'si bu ifadeye katılmadı ve evlilik öncesi cinsel ilişkiye karşı olduklarını ifade etti.
Katılımcıların yüzde 43’ü “her Müslüman kadının başını örtmesi gerekir” kanaatine katılmadığını belirtirken, yüzde 42’si katıldığını belirtti. Kısmen katılıyorum diyenler yüzde 11 olarak ölçüldü.
AK Partili katılımcıların yüzde 69’u, MHP’li katılımcıların yüzde 47’si her Müslüman kadının başını örtmesi gerektiği kanaatinde olduğunu söyledi. CHP’li ve İYİ Partili katılımcıların çoğunluğu ise bu kanaate katılmadı. En yüksek katılım oranı da AK Parti seçmenlerinde oldu. En yüksek katılmama oranı ise yüzde 77,2 ile CHP seçmeni katılımcılarda. HDP’li seçmenlerin durumu ise diğer parti seçmenlerinden farklılaştı.
HDP’ye oy verdiğini ifade eden katılımcılar yarı yarıya farklı düşünmekte.
Katılımcıların yarıdan fazlası, siyasi partilerin dini söylem kullanmasından rahatsızlık duymakta. Spesifik olarak, yanıt verenlerin yüzde 32,7'si “siyasi partilerin dini söylemler kullanmasından rahatsızlık duymuyorum” ifadesine katılmakta, yüzde 53'ü katılmamakta, yüzde 9,2'si kısmen katılmakta ve yüzde 5,1'i yanıt vermek istememekte.
AK Partili ve MHP’li katılımcıların çoğunluğu siyasi partilerin dini söylemler kullanmasından rahatsızlık duymadıklarını belirtirken, muhalefet partilerine oy veren katılımcıların çoğunluğu rahatsızlık duyduklarını ifade etti. Araştırma sonuçlarına göre AK Parti (yüzde 56,3) ve MHP'yi (yüzde 47,5) destekleyenlerin çoğunluğu siyasi partilerin dini söylemler kullanmasından rahatsız değil. Öte yandan ana muhalefet partisi CHP'yi ve diğer büyük muhalefet partileri (yüzde 77,4), İYİ Parti (yüzde 70,2) ve HDP’yi (yüzde 60,3) destekleyenlerin büyük çoğunluğu ise bu durumdan oldukça rahatsız görünmekte.
Araştırma sonuçları Diyanet İşleri Başkanlığı'na karşı yüksek bir güvensizlik olduğunu göstermekte. Buna göre ankete katılanların yüzde 41'i kuruma güvenmediğini belirtir ken, yüzde 35,4'ü güvendiğini belirtti. Ankete katılanların yüzde 18,7'si kuruma ne güvendiğini ne de güvensizlik duyduğunu, yüzde 4,9'u ise soruyu cevaplamak istemediğini ifade etti.
Diyanet'e en fazla güven yüzde 77,2 ile iktidar partisi AK Parti seçmenlerinde, en az güven yüzde 10,4 ile ana muhalefet partisi CHP seçmenlerinde çıktı. AK Parti ve MHP seçmeni olduğunu belirtenler sırasıyla yüzde 77,2 ve yüzde 70 ile Diyanet'e en fazla güven duyan seçmen grubu.
Araştırma sonuçları, katılımcıların önemli bir çoğunluğunun dini tarikat ve cemaatlere karşı olumsuz bir görüşe sahip olduğunu, yüzde 59,5'lik bir kesimin güvenmediğini göstermekte. Katılımcıların sadece yüzde 13,9'u dini kurum ve cemaatlere güvendiğini söylerken, yüzde 21,3'ü ne güvendiğini ne de güvensizlik duyduğunu belirtti.
AK Parti ve MHP seçmenlerinde tarikat ve cemaatlere olan güven daha yüksekken, muhalefet cephesinin partilerinde ise güvensizlik oranı oldukça yüksek çıktı. Hem AK Parti hem de MHP seçmenlerinde güvenmeyenlerin oranı güvenenlerin oranına göre daha yüksek. (HABER MERKEZİ)