Türkiye’nin en önemli çevre sorunu: Su kirliliği

Doğaya bırakılan atıklar, baca ve egzoz gazları çevre kirliliğini her geçen gün arttırmaya devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na göre ise Türkiye’nin en önemli çevre sorunu su kirliliği. Uzmanlar, su kirliliğinin başlıca nedeni olarak geri dönüştürülemeyen atıklar ve zirai ilaçları gösteriyor.

Türkiye’nin en önemli çevre sorunu: Su kirliliği! Doğaya bırakılan atıklar, baca ve egzoz gazları çevre kirliliğini her geçen gün arttırmaya devam ediyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na göre ise Türkiye’nin en önemli çevre sorunu su kirliliği. Uzmanlar, su kirliliğinin başlıca nedeni olarak geri dönüştürülemeyen atıklar ve zirai ilaçları gösteriyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yayınladığı 2023 Türkiye Çevre Sorunları ve Öncelikleri Raporu’na göre öncelikli olarak Türkiye’nin 22 farklı ilinde hava kirliliği, 23 ilinde atık, 3 ilinde gürültü ve 33 ilinde ise su kirliliği sorunu bulunuyor. Raporda, Türkiye’nin en önemli çevresel sorunu olarak ise su kirliliği ön plana çıkıyor.

Hava, toprak ve su kirliliğinin birbiri ile koparılamaz bir “halkasal bağlantı içerisinde” olduğuna değinen Çevre Mühendisi Berk Fedai, su kirliliğinin başlıca nedeni olarak geri dönüştürülemeyen atıkları ve zirai ilaçları gösterirken, su kirliliğinin önlenebilmesi adına hem vatandaşa hem de yerel ve merkezi yönetime çeşitli görevler düştüğünü belirtti.

“Su, hava ve toprak kirliliği bir bütün olarak değerlendirilmeli”

Gözle net şekilde görülebilir olmasa da, bir suyun kullanılamaz düzeyde kirli olabileceğinden bahseden Fedai, “Var olan bir su kaynağının içme, temizlik ve yüzme gibi çeşitli faaliyetler için kullanılamaz hale gelmesine su kirliliği diyoruz. Bu kirlilik gözle görünür çöplerle veya mikroplar ve bakterilerin su içerisinde yoğun bir şekilde bulunması ile oluşabilir” dedi.

Su kirliliğini ele alırken, hava ve toprak kirliliğinin de değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Fedai, “Hava, toprak veya su kirliliği birbiri ile koparılamaz halkasal bir bağ ile bağlı. Havanın kirli olduğu bir ortamda bu kirlilik yağmur, kar gibi hava olayları ile toprağa ve denize ulaşmakta.

Veya buharlaşma ile tam tersi gerçekleşmekte. Bunun yanında, toprak kirli olduğunda ise yer altı suyu ile bu kirlilik denizlere ve okyanuslara ulaşmakta. Bu nedenle sorunları tanımlarken de çözüm önerisi sunarken de bu 3 halkayı birlikte değerlendirmek gerekiyor” dedi.

Kirli su ile sulanan bitkilerin virüs, bakteri veya mikrop bakımından zengin olduğundan bahseden Fedai, “Bu bitkiler ile beslenen insanlar büyük sağlık problemleri ile baş başa kalabilirler. Bunun yanında, su kirliliği denizlerimizi de yaşanmaz bir yer haline getiriyor.

Deniz kirlendiğinde sudaki oksijen azalıyor, bu ortamda da deniz canlıları yaşayamıyor. Türkiye’de bulunan denizlerde şu an tam olarak bu yaşanıyor. Sürekli olarak müsilaj haberleri duyuyoruz; denizlerde, göllerde ve nehirlerde canlı yaşamı ise giderek azalıyor” diye konuştu.

Su kirliliğini önlemek adına neler yapılabilir?

Su kirliliğini önlemek için hem vatandaşa hem de merkezi ve yerel yönetimlere çeşitli görevler düştüğünü vurgulayan Fedai, vatandaşların kişisel olarak alabilecekleri önlemleri şu şekilde sıraladı:

  • Su tüketimi mümkün olduğunca azaltılmalı,
  • Yağlı veya temizlik için kullanılan kimyasal içeren kirli su lavabolara dökülmemeli,
  • Temizlik mümkün olduğunca doğal temizlik malzemeleri kullanarak yapılmalı,
  • Atık yağlar mutlaka yağ atık tesislerine iletilmeli,

Toplu taşıma kullanımı veya geri dönüştürülebilir malzemelerle paketlenmiş ürünleri tüketmek de su kirliliğini önlemek adına önemli noktalar.

Merkezi ve yerel yönetimlere düşen görevlerden de bahseden Fedai, “Yerel yönetimler de kanalizasyon suyunu denizlere veya temiz su kaynaklarına akıtıyor. Bu yapılabilecek en büyük hatalardan biri. Bunun yanında, yerel yönetimlerin kanalizasyon suyu temizleme filtreleri kullanması son derece önemli.

Merkezi hükümetin de su havzalarını korumak adına bulunan yasaları eksiksiz şekilde uygulaması gerekiyor. Temiz su havzalarında maden, sanayi ve hayvancılık faaliyetlerine izin verilmemeli. İmar planları veya sektörel su tahsis planları Çevresel Etki Değerlendirmesi sonucunda düzenlenmeli ” dedi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri