Diyarbakır’da 80 kişi sırada: Cerrahlardan destek çağrısı

Bir yılda 72 böbrek ve karaciğer nakil ameliyatının yüzde 90’ın üstünde başarı ile yapıldığı Diyarbakır’da, kadavradan nakil oranı sıfır. Nakillerin tümü donörlerden yapıldı, cerrahlar destek bekliyor.

AMİDA HABER - Sağlık Bakanlığı’nın Ekim 2024’te açıkladığı verilere göre, Türkiye genelinde 25 bin 246 hasta böbrek nakli, 2 bin 650 hasta karaciğer nakli ve bin 477 hasta kalp nakli bekliyor. Ancak, son 12 yıllık verilere göre beyin ölümü gerçekleşen 23 bin kişiden yalnızca yüzde 23’ünün organları bağışlandı. Ayrıca, 2018 yılından bu yana Türkiye’de organ nakli sayısında yüzde 50’lik bir düşüş gerçekleşti.

‘Yüzde 50 artış var’

Türkiye’de organ nakil sayısında azalma gösterse de Diyarbakır’da organ nakil oranında yüzde 50’lik bir artış gerçekleşti. Son 1 buçuk yılda üniversite hastanesinde 42 karaciğer ve 30 böbrek nakli ameliyatı başarıyla gerçekleştirildi. Dicle Üniversitesi Organ Nakli Sorumlusu Cerrah Doç. Dr. Murat Sevmiş, karaciğer ve böbrek nakillerinde elde ettikleri yüzde 90’ın üzerindeki başarı oranının, başvuru sayısında yüzde 50 artışa yol açtığını ifade etti.

‘Böbrek naklinde başarı oranımız yüzde 99’

Amida Haber’e konuşan Doç. Dr. Murat Sevmiş, Diyarbakır’da 30 karaciğer ve 50 böbrek nakli bekleyen hasta olduğunu açıkladı. Sevmiş, “Karaciğer nakli daha önce Diyarbakır’da yoktu. 1 buçuk yıl önce başladı. Bu süreçte 42 karaciğer nakli yaptık. Hepsi canlıdan aldık, kadavradan alamadık maalesef. 42 hastanın 1 buçuk yıl içerisinde yüzde 90’nı hayatta. Şu an yüzde 90 başarı ile gidiyoruz. Böbrekte de bu yıl 30 nakil yaptık. Böbrek naklinde başarı oranımız yüzde 99. Böbrek nakli daha önce de vardı. Biz bu sene bu sayıyı arttırdık. Yılda 10-15 olan nakil sayısı 30’a çıktı. Nakil ekibi olarak yüzde 520 ivme kazandık. Bir hastamız olduğunda Ankara’ya, İstanbul’a götürün o muhabbetler var ama biz başarı gösterdikçe hasta sayımız da arttı” diye belirtti.

Yılda ortalama 200-300 organ bağışı başvurusu

Diyarbakır’da kadavradan organ naklinin olmadığını belirten Sevmiş, 3 ila 9 Kasım Doku, Organ Nakli ve Bağış Haftası kapsamında teşvik için çeşitli etkinlikler düzenlediklerini söyledi. Sevmiş, “Diyarbakır’da özellikle 3 ila 9 Kasım Doku, Organ Nakli ve Bağış Haftasında etkinlikleri kapsamında daha fazla bağış alıyoruz. Bu hafta içerisinde ortama 200-300 bir organ bağışı başvurusu yapılıyor. Başhekimlerle, yoğun bakım uzmanlarının da yer aldığı beraber bir toplantı yapacağız. Beyin ölümü gerçekleşmiş, tanısı konulanları bize bildirmelerini isteyeceğiz. Ailelerle görüşme yapıp organ bağışı sağlamaya çalışacağız. Bu tür çalışmalarla kadavradan organ nakil sayısını artırmayı hedefliyoruz” dedi.

‘Dinen organ bağışında bulunmak caizdir’

Sevmiş, dini nedenlerden kaynaklı organ bağışı çıkanlar için, din insanlarından da destek aldıklarını söyledi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dinen organ bağışında bulunmakta bir engel yok, hatta caizdir deniliyor. Biz geçen sene organ nakli haftası kapsamında Sezai Karakoç Kültür Merkezinde bir etkinlik yaptık ve il müftüsünü de çağırdık. İl müftüsü organ bağışlamanın bir sakıncası olmadığı, hatta hayırlı olduğunu söyledi. Organ nakli haftası dolayısıyla yılda bir kere hutbelerde organ nakli için vaazlar veriliyor. Bu şekilde yapmamıza rağmen maalesef aileler bu konuda ikna olmuyor. Aileler akrabalarının bedenin açılmasını, organlarının çıkarılmasını istemiyor. Bu durum biraz dinden öte bir durum.”

‘Fiziki koşullar buna tam elverişli değil’

Devlet hastanelerinde fiziki koşulların yetersiz olmasından kaynaklı, bazen yetersiz kaldıklarını belirten Sevmiş, “Fiziksel şartlar özel hastanelerdekiler kadar optimal olmazsa da genel olarak bir engelle karşılaşmıyoruz. Kurumlar destek olmaya çalışıyor, fakat fiziki koşullar buna tam olarak elverişli değil. Devlet hastaneleri fiziksel olarak biraz özel hastanelerin altında kalıyor. Maalesef fiziki koşulları yaratamıyorsun hem hasta sayısı hem oda sayısı hem de randevu sırası pek elverişli değil. Maddi olarak devlet hastanelerinde ekiplerin destelenmesi biraz daha düşük. Ekipleri bu koşulda burada tutmak zor oluyor. Bu anlamda dezavantajları var. Bir şeyler yapılmaya çalışılıyor fakat bazen öznel koşullar bunun önüne geçiyor” diye konuştu.

‘Basın desteğiyle farkındalık artırılabilir’

Diyarbakır’da seslerinin duyurulmasında basının yetersiz kaldığını ve konu da özellikle yerel basının desteğine ihtiyaç olduğunu vurgulayan Sevmiş, şunları aktardı: "Göstermiş olduğumuz başarı neticesinde bir ivme kazandık, onun dışında basın anlamında, kendimizi anlatabileceğimiz bir argümanımız yok. Bir iki sefer, özellikli vakaları medya ile paylaştık. Onun dışında bir durum olmadı. Diyarbakır ilçeleri ile beraber 2 milyonu nüfusa hitap eden bir kent. Çevre illerin de haberdar olabileceği destek sayısı artırılabilir. Bu konuda özellikle yerel basına çok fazla sorumluluk düşüyor. Yerel basının bu konuda denetleyici bir rol oynaması lazım. Basının kontrol edici, yoklayıcı ve bilgi toplayıcı özelliğini hiçbir zaman göz ardı etmemesi lazım. Ancak bu şekilde farkındalık arttırılabilir.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri