Diyarbakır’da çalışan sağlık çalışanlarının sessiz yürüyüş devam ediyor. Filistin'deki soykırıma dikkat çekmek için sağlık çalışanları Sessiz Yürüyüş düzenledi.
Filistin'de uygulanan soykırımı kınama ve özellikle hastane binalarının bombalanması ile sağlık çalışanlarının katledilmesi vahşetine dikkat çekmek amacıyla Diyarbakır'daki sağlık çalışanları "Sessiz Yürüyüş" etkinliği düzenledi. Diyarbakır merkez Sur ilçesi Hazreti Süleyman yerleşkesinde bir araya gelen sağlık çalışanları, giydikleri kanlı önlükleriyle 5'inci Harem-i Şerif olan tarihi Ulu Camiye doğru yürüyüşe geçti. Tarihi Ulu Camii önünde basın açıklaması yapan sağlık çalışanları, işgal rejiminin Gazze'ye yönelik yaptığı uyguladığı soykırımda başta hastane ve sağlık çalışanları olmak üzere gerçekleştirdiği sivil katliamlarına dikkat çekti. Basın açıklamasını Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2'nci sınıf öğrencisi Ali Sav okudu.
İnsanlığın ekim ayının ikinci haftasından bu yana zorlu bir sınavdan geçtiğini belirten Sav, "İşgalci israil güçleri, Gazze'de yaklaşık iki aydır hedef gözetmeksizin insanları katlediyor; hastaneleri, okulları ve mülteci kamplarını hesapsızca bombalıyor. Geçtiğimiz hafta itibariyle 7 binden fazlası çocuk olmak üzere 18 binden fazla Filistinli öldürüldü, binlercesi ağır olmak üzere en az 50 bin kişi yaralandı." dedi.
"İnsan hakları doktrininin çöktüğünü ilan ediyoruz"
Gazze'de en az 283 sağlık çalışanı öldürüldüğünü, bombalanan 24 farklı hastane ve hizmet dışı bırakılan 100'den fazla ambulans da dahil olmak üzere toplamda 212 saldırı düzenlendiğini sözlerine ekleyen Sav, "Gazze'nin ana hastanesi olan Şifa Hastanesi Başhekimi Muhammed Ebu Salmia, 22 Kasım'dan bu yana israil tarafından tutuklu bulunuyor. Gazze İslam Üniversitesi ve iki tıp fakültesi ağır saldırılarla yıkıldı, rektörü dünyaca ünlü bilim insanı Prof. Dr. Sufyan Tayeh aile fertleriyle birlikte şehit edildi. Masum, eli yalnızca kalem tutan yüzlerce öğrenci kardeşimiz canice katledildi." diye belirtti.
Dicle üniversitesi öğrencileri ve sağlık çalışanları olarak evrensel insan hakları doktrinine olan inançlarının yeniden inşasının mümkün olmayacak bir şekilde yıkıldığını söyleyen Sav, "Hiçbir şeyden çekinmeksizin soykırım yapılabilen bir dünyada, 'insan hakları' içi boş bir masaldan fazlası değildir. Bundan böyle ne İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ne Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ne Cenevre Sözleşmesi'nin ne de dikkate değer bulunan diğer insan hakları metinlerinin bir geçerliliği kalmıştır. Sözde medeni dünya, Gazze'de yaşanan soykırımı 'meşru müdafaa' olarak niteleyerek dikkate değer bulunan tüm insan hakları metinlerini tek taraflı olarak feshetmiştir. Bu münasebetle fiili durumu net şekilde ortaya koyuyor ve insan hakları doktrininin çöktüğünü ilan ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"Evrensel insan hakları kavramını kabul etmeyi reddediyoruz"
Sav, "Suriyeli bir çocuğun hayatı, Alman bir çocuğun hayatıyla eşit değere sahip olmadıkça; Yemenli bir çocuğun hayatına, Fransız bir çocuğun hayatıyla aynı değer verilmedikçe; Filistinli bir çocuğun ölümüne Ukraynalı bir çocuğunun ölümü kadar tepki verilmedikçe evrensel insan hakları kavramını kabul etmeyi reddediyoruz." şeklinde konuştu.
Gazze'de uygulanan katliamlara karşı gösterdikleri mücadeleye devam edeceklerinin altını çizen Sav, şunları söyledi:
"Buradan tüm dünyadaki öğrenciler, sağlık çalışanları, hukukçular ve vicdan sahibi insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına sessiz yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz! Gazze'deki sivillerin, çocukların, kadınların, öğrencilerin hayatlarının korunması adına gençliğimize yakışır vicdani ve cesur bir duruş ortaya koymaya kararlıyız. Siyonist zulüm sona erene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Kanıksamayacağız! Normalleştirmeyeceğiz! Sindirilmeyeceğiz! Sabırla ve azimle zulme karşı duranlar olacağız!" Sav, "Kudüs’ün öz kardeşi, beşinci haremi şerif olan Diyarbakır'dan özgür Filistin halkına selam gönderiyoruz. Başta eğitim hakları ellerinden alınarak katledilen Gazzeli öğrenci kardeşlerimiz ve sağlık çalışanlarımız olmak üzere şehadete yürüyen tüm cesur Filistinlileri rahmetle anıyoruz." dedi.
Filistin'de uygulanan soykırımı kınama ve özellikle hastane binalarının bombalanması ile sağlık çalışanlarının katledilmesi vahşetine dikkat çekmek amacıyla Diyarbakır'daki sağlık çalışanları "Sessiz Yürüyüş" etkinliği düzenledi. Diyarbakır merkez Sur ilçesi Hazreti Süleyman yerleşkesinde bir araya gelen sağlık çalışanları, giydikleri kanlı önlükleriyle 5'inci Harem-i Şerif olan tarihi Ulu Camiye doğru yürüyüşe geçti. Tarihi Ulu Camii önünde basın açıklaması yapan sağlık çalışanları, işgal rejiminin Gazze'ye yönelik yaptığı uyguladığı soykırımda başta hastane ve sağlık çalışanları olmak üzere gerçekleştirdiği sivil katliamlarına dikkat çekti. Basın açıklamasını Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2'nci sınıf öğrencisi Ali Sav okudu.
İnsanlığın ekim ayının ikinci haftasından bu yana zorlu bir sınavdan geçtiğini belirten Sav, "İşgalci israil güçleri, Gazze'de yaklaşık iki aydır hedef gözetmeksizin insanları katlediyor; hastaneleri, okulları ve mülteci kamplarını hesapsızca bombalıyor. Geçtiğimiz hafta itibariyle 7 binden fazlası çocuk olmak üzere 18 binden fazla Filistinli öldürüldü, binlercesi ağır olmak üzere en az 50 bin kişi yaralandı." dedi.
"İnsan hakları doktrininin çöktüğünü ilan ediyoruz"
Gazze'de en az 283 sağlık çalışanı öldürüldüğünü, bombalanan 24 farklı hastane ve hizmet dışı bırakılan 100'den fazla ambulans da dahil olmak üzere toplamda 212 saldırı düzenlendiğini sözlerine ekleyen Sav, "Gazze'nin ana hastanesi olan Şifa Hastanesi Başhekimi Muhammed Ebu Salmia, 22 Kasım'dan bu yana israil tarafından tutuklu bulunuyor. Gazze İslam Üniversitesi ve iki tıp fakültesi ağır saldırılarla yıkıldı, rektörü dünyaca ünlü bilim insanı Prof. Dr. Sufyan Tayeh aile fertleriyle birlikte şehit edildi. Masum, eli yalnızca kalem tutan yüzlerce öğrenci kardeşimiz canice katledildi." diye belirtti.
Dicle üniversitesi öğrencileri ve sağlık çalışanları olarak evrensel insan hakları doktrinine olan inançlarının yeniden inşasının mümkün olmayacak bir şekilde yıkıldığını söyleyen Sav, "Hiçbir şeyden çekinmeksizin soykırım yapılabilen bir dünyada, 'insan hakları' içi boş bir masaldan fazlası değildir. Bundan böyle ne İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ne Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ne Cenevre Sözleşmesi'nin ne de dikkate değer bulunan diğer insan hakları metinlerinin bir geçerliliği kalmıştır. Sözde medeni dünya, Gazze'de yaşanan soykırımı 'meşru müdafaa' olarak niteleyerek dikkate değer bulunan tüm insan hakları metinlerini tek taraflı olarak feshetmiştir. Bu münasebetle fiili durumu net şekilde ortaya koyuyor ve insan hakları doktrininin çöktüğünü ilan ediyoruz." ifadelerini kullandı.
"Evrensel insan hakları kavramını kabul etmeyi reddediyoruz"
Sav, "Suriyeli bir çocuğun hayatı, Alman bir çocuğun hayatıyla eşit değere sahip olmadıkça; Yemenli bir çocuğun hayatına, Fransız bir çocuğun hayatıyla aynı değer verilmedikçe; Filistinli bir çocuğun ölümüne Ukraynalı bir çocuğunun ölümü kadar tepki verilmedikçe evrensel insan hakları kavramını kabul etmeyi reddediyoruz." şeklinde konuştu.
Gazze'de uygulanan katliamlara karşı gösterdikleri mücadeleye devam edeceklerinin altını çizen Sav, şunları söyledi:
"Buradan tüm dünyadaki öğrenciler, sağlık çalışanları, hukukçular ve vicdan sahibi insanları harekete geçmeye, bu onurlu yürüyüşte yer alarak zulme karşı durmak adına sessiz yürüyüş kervanımızda ses olmaya davet ediyoruz! Gazze'deki sivillerin, çocukların, kadınların, öğrencilerin hayatlarının korunması adına gençliğimize yakışır vicdani ve cesur bir duruş ortaya koymaya kararlıyız. Siyonist zulüm sona erene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Kanıksamayacağız! Normalleştirmeyeceğiz! Sindirilmeyeceğiz! Sabırla ve azimle zulme karşı duranlar olacağız!" Sav, "Kudüs’ün öz kardeşi, beşinci haremi şerif olan Diyarbakır'dan özgür Filistin halkına selam gönderiyoruz. Başta eğitim hakları ellerinden alınarak katledilen Gazzeli öğrenci kardeşlerimiz ve sağlık çalışanlarımız olmak üzere şehadete yürüyen tüm cesur Filistinlileri rahmetle anıyoruz." dedi.