"Gerçeklik kavramına ulaştığımızda, öğrenilmiş çaresizlik diye bir kavram kalmaz"

Öğrenilmiş çaresizliğin, kişiyi kendi gerçeğinden uzaklaştırdığını söyleyen Psikoterapist Murat İdin, "Gerçeklik kavramına ulaştığımızda, öğrenilmiş çaresizlik diye bir kavram kalmaz." dedi.

Öğrenilmiş çaresizlik, kişinin sonuca ulaşamaması durumunda sonucu değiştiremeyeceğine karşı oluşan ruh halidir. Bu durum kişinin psikolojik ve fiziksel sağlığı açısından ciddi olumsuzluklar doğurabilmektedir. Öğrenilmiş çaresizliğin, kişi üzerindeki etkilerine değinen ve çözüm yollarına işaret eden Psikoterapist Murat İdin, konuyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. "Sonucu değiştiremeyeceğine ve başaramayacağına yönelik bir düşünce oluşur"

Psikoterapist Murat İdin

Öğrenilmiş çaresizliğin kişiye özgü bir konu olduğunu söyleyen İdin, "Bir olay karşısında kişinin sonucu değiştiremeyeceğine yönelik oluşturmuş olduğu otomatikleşmiş düşüncelerdir. Yani ne zaman bir olayla karşılaşsa aynı düşünce devreye girer, sonucu değiştiremeyeceğine ve başaramayacağına yönelik bir düşünce oluşur ve kendini kötü hissettirir. Ya girişimde bulunmaz ya da girişimde bulunduğu zaman kaybeder." ifadelerini kaydetti.

"Pedagojide iki dönem çok önemlidir"

Öğrenilmiş çaresizliğin çocukluk dönemine ilgisine değinen İdin, şunları kaydetti:"Pedagojide iki dönem çok önemlidir. Birincisi 0-2 yaş döneminde temel güvene karşı güvensizlik, ikincisi de 2-4 yaş arasında girişimciliye karşı suçluluk. Bu dönem içerisinde çocuklar çok eleştirildiğinde, güven ihtiyacı tam olarak karşılanmadığında, gelecekte eleştirilme ve bir şey yapamama kaygısı veya özgüven problemi yaşayabilirler. Bu geçmişte verilen pedagojik kalıplardan meydana gelir. Bu dönemde yapılan davranışlar çocuğun eline bir kalıp verir, çocuk ilerde hangi durumla karşılaşırsa otomatik olarak o kalıbı vurur, o kalıba göre hareket eder. Ben de bu var mı, yok mu diye değerlendirmez. Öğrenilmiş çaresizliği bu şekilde daha geniş anlamda tanımlayabiliriz."

"Kişinin kendini eleştirmesi sonucunda meydana gelen bir süreçtir"

Bilimsel olarak öğrenilmiş çaresizliğin pireler üzerinde deney yapılarak gözlemlendiğini ifade eden İdin, "Pire deneyi öğrenilmiş çaresizliğin nasıl oluştuğunu, kişinin hayatına nasıl girdiğini ve sonrasında kişinin buna nasıl uygun davrandığını aktarıyor. Bilim adamları bir deney ortamı oluşturuyorlar. Normal şartlar altında pirenin ne kadar zıplayabilirini ölçüyorlar, kırk santim zıplıyor. Altta metal bir saç var, üste de cam bir tavan var. Bir miktar pireyi oraya koyuyorlar, alttan sıcaklık veriyorlar. Isınınca pire kendini tehdit altında hissediyor ve zıplamaya başlıyor. Pire kırk santim zıplayabilen bir canlı. Kırk santim zıplamaya çalışıyor, yirmi santimden öteye gidemiyor. Her zıpladığında cam levhaya çarpıyor ve canı acıyor. Bir müddet sonra pireler cam levhaya çarpmamak için yirmi santim zıplamaya başlıyorlar ve canları yanmıyor, böylelikle kendilerini koruma altına alıyorlar. Deney bittikten sonra pireleri çıkarıyorlar, bilim adamları. Normal, hiçbir tehlikenin, sıcaklığın olmadığı bir ortama bırakıyorlar, acaba kaç santim zıplıyorlar? Diye. Ölçüyorlar yirmi santim zıplamaya devam ediyorlar. Deneyi değerlendirdiğimiz zaman öğrenilmiş çaresizliğin belli zaman içerisinde, başkaları tarafından yoğun bir şekilde gelişimin, girişimciliğin engellenmesi veya kişinin kendini eleştirmesi sonucunda meydana gelen bir süreçtir." ifadelerini kullandı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri