Genellikle yaşlanmayla birlikte en sık görülen hastalıklardan biri olan katarakt, hastalar tarafından “Işıktan rahatsız oluyorum”, “Gözüm kamaşıyor”, “Bulanık görüyorum”, “Gece net göremiyorum” şeklinde tarif ediliyor.
Kataraktın tedavisinde, teknolojinin ileri düzeyde kullanıldığı yeni nesil yöntemler öne çıkıyor.
Prof. Dr. Abdullah Özkaya, katarakt ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
KATARAKT ERKEN DÖNEMDE FARK EDİLEMİYOR
Gözün, yapıları olan kornea ve lensin kırıcılığı, saydamlığı sayesinde net görüş sağladığını belirten Özkaya, "Katarakt hastalığı, göz bebeğinin arkasındaki görmeyi sağlayan doğal merceğin saydamlığını kaybederek matlaşması sonucu ortaya çıkmaktadır. İlk dönemde pek fark edilmeyen katarakt, ilerleyen dönemlerde görmeyi bozabilir. Hastalar günlük işlerini yapmakta zorluk da çekebilir. Genel anlamda katarakt belirtileri, gözde kamaşma, bulanık görüş, gözlük numarasının değişmesi, baş ağrısı, ışık hassasiyeti, gazete okumada ya da telefon kullanımında zorlanma, dumanlı görme olarak sayılabilir. Katarakt tedavi edilmezse görme yetisi kaybolabilir. Bu nedenle hastalığın zamanında tedavisi önemlidir." dedi.
KATARAKT TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR HASTALIKTIR
Kataraktın, cerrahi ile tedavi edilebilen bir sağlık sorunu olduğunu belirten Özkaya, "Cerrahi müdahaleyle hastaya; uzak, hem uzak hem yakın ya da uzak, yakın ve orta yakın mesafenin tedavi edilmesi gibi seçenekler sunulmaktadır. Hastanın yaptığı seçime ve genel sağlık durumuna göre uygun göz içi lenslerden biri kullanılarak ameliyat gerçekleştirilir. Katarakt cerrahisinde son yıllarda önemli yenilikler de söz konusudur. Premium göz içi lenslerle hastalar eskiye oranla daha rahat görebilmektedir. Kataraktta en sık kullanılan bir diğer yöntem de FAKO ameliyatıdır." diye belirtti.
FAKO TÜM DÜNYADA KULLANILAN EN YAYGIN YÖNTEMDİR
Halk arasında lazer olarak da bilinen FAKO yöntemi ile sertleşmiş kataraktın temizlenerek yerine göz içi mercek yerleştirildiğini ifade eden Özkaya, "FAKO yönteminde lazer değil, ultrason gücü kullanılmaktadır. Şu anda bütün dünyada kullanılan en yaygın yöntemdir. Bu işlemin avantajı, çok küçük bir kesi ile gerçekleştirilmesidir. Yaklaşık 3 mm uzunluğunda bir kesiden göz içine girilerek, kalem gibi bir aletle içeriden ultrason gücüyle katarakt parçalanıp, emilmektedir. Daha sonra, kesinin fazla genişletilmemesi için genellikle katlanır bir mercek konulur ve dikişe gerek kalmaz. Uygun hastalarda damlalı anestezi ile yapılmaktadır. Hastaya iğne yapılması bile gerekmez. FAKO yöntemi, eski yöntemlerde olduğu gibi astigmata da yol açmaz. Yöntemin dikişsiz, ağrısız ve damla anestezisi ile yapılması hastaya büyük avantajlar sağlamaktadır. Katarakt ameliyatı sonrası hasta 2-3 gün içerisinde iş ve sosyal yaşamına dönebilmektedir." ifadelerini kullandı.
KATARAKT OLUŞUMUNU ÖNLEMEK MÜMKÜN MÜ?
Katarakt riski altına olanları aktaran Özkaya, "İleri yaşta olanlarda, şeker, yüksek tansiyon ve obezite hastalıklarında, sigara ve alkol tüketenlerde, ailesinde katarakt hikayesi olanlarda, daha önce göz travması nedeniyle operasyon geçirenlerde, aşırı güneş ışığına maruz kalanlarda katarakt riski biraz daha artabilir. Gözleri korumak ve kataraktı geciktirmek için bazı adımlar atılabilir. Güneşten korunmak için iyi bir güneş gözlüğü ya da siperlikli şapka kullanılmalıdır. Sigara içilmemeli ve sağlıklı beslenilmelidir. Yılda bir kez yapılan rutin göz muayenelerini yaptırmak hastalıkların erken teşhisinde ve önlenmesinde önem taşımaktadır." tavsiyelerinde bulundu. (İLKHA)