Yoğun Hayat Temposu Ruh Sağlığını Bozuyor. Psikolojik Danışman Fatma Kaya, yoğun hayat temposunun ruh sağlığını olumsuz etkilediğini belirtti.
PSİKOLOJİK HASTALIKLAR TEDAVİ EDİLMELİ
İnsan yaşamını etkileyen ve tedavi edilmesi gereken psikolojik hastalıklar bulunur. Psikolojik rahatsızlıklar bir uzman yardımıyla tespit edilerek tedavisine başlanmalıdır. Bu hastalıkların tedavi edilmemesi daha çok ilerlemesine neden olabilir.
Psikolojik olarak ruh sağlığı bozuk olan insanlara karşı anlayış gösterilmeli ve psikiyatrik tedavi almaları için bu kişiler yönlendirilmelidir. İnsan psikolojisi zihinsel bir süreçten geçmektedir. İnsanların özünde ortak hareketler bulunmasına rağmen kişiler duygularını farklı şekillerde dışa gösterir.
PSİKOLOJİK SAĞLAMLIĞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Güncel insan psikolojisinin sebep-sonuçlarını Uzman Psikolojik Danışman Fatma Kaya, ekonomik krizler, salgın hastalıklar, doğal afetler ve oluşan olumsuz yaşam olayları insanın psikolojik sağlamlığını azaltmakta olduğunu söyledi.
Güncel insan psikolojisinde yaşanılan olumsuz durumlar, doğal afet ve savaşlar gibi durumlar insan psikolojik sağlığını olumsuz halde etkilendiğini belirten Kaya, "Olumsuz yaşam olayları insan üzerinde stres, kaygı ve depresyona sebep olabilmektedir. Olumsuz yaşam deneyimlerinin insan üzerinde travma gibi etkileri bulunmaktadır. Travma sonrasında da birçok bozukluk beraberinde gelebilmektedir. Travma sonrası stres bozukluğu adı altında psikolojik rahatsızlıkları toplayabiliriz. İnsan psikolojisinde çevresel etmenler ve kişilik özellikleri gibi birçok durumdan etkilenebilmektedir." dedi.
“PSİKOLOJİK SAĞLAMLIK, OLUMLU VE SAĞLIKLI BAŞ ETME, PSİKOLOJİK SAĞLIĞIN GÜÇLÜ OLDUĞU GÖSTERİR”
Psikolojik sağlamlığın olaylar karşısında verilen tepkilerde büyük ölçüde önemli olduğunu söyleyen Kaya, "Psikolojik sağlamlık, olumlu ve sağlıklı baş etme psikolojik sağlığın güçlü olduğunu gösterir. Aksi takdirde ekonomik kriz, salgın hastalıklar, doğal afetler ve oluşan yaşam deneyimleri insan psikolojik sağlamlığını azaltmaktadır. İnsanlar muhakkak ki olumsuz yaşam deneyimlerinden olumsuz anlamda etkilenebilir. Yaşanılan çok normal bir şeydir. Verilmiş olan büyük ölçülü tepkilerd e durumlar da normal karşılanabileceği gerçekçi tepkilerdir. Sadece verilen tepkilerde uzun süreli ve sıklıkla insan yaşamını ve günlük hayat rutinlerini büyük ölçüde etkilediği durumlarda destek alınması gerekiyor." şeklinde konuştu.
“YOĞUN HAYAT TEMPOSU, GÜNCEL HAYATIN BERABERİNDE GETİRDİĞİ OLUMSUZLUKLAR, BEDENEN VE ZİHNEN İNSANI FAZLASIYLA YORMAKTADIR”
İnsanın yaşam kalitesini artırma yönünde çalışma yapılması gerektiğini ifade eden Kaya, "Yoğun hayat temposu güncel hayatın beraberinde getirdiği olumsuzluklar bedenen ve zihnen insanı fazlasıyla yormaktadır. Kendi elimizde özel bir alanın olmayışı, kendimize iyi gelen, keyif alabileceğimiz aktivitelere yer vermeyişimiz, hayatımızı sadece temel yaşam ihtiyaçları üzerinde kurmuş olmamız ve bu yönde çaba göstermek, insanın kendisini ihmal etmesine sebep oluyor. Bu nedenle sonrasında fiziksel ve zihinsel yorgunluk gibi bazı olumsuzlukları beraberinde getiriyor." diye belirtti.
“İNANMAK İNSANI GÜVENDE HİSSETTİRİR”
Kişinin önce kendisini tanıması gerektiğini söyleyen Kaya, "Kişinin hayat tecrübeleri bu yönde önemlidir. Hayat tecrübelerini ve deneyimlerini zenginleştirmesi ve aktarması önemlidir. Hangi alanlarda yeterli ve hangi alanlarda eksikliği var? İlgi alanları ve yetenekleri neler? doğrultusunda kendine bir yaşam alanı oluşturması oldukça önemlidir. Sosyal ve sportif faaliyetler gibi kişiye ne iyi geliyorsa o yönde bir alan oluşturması önemlidir. Genel olarak inançla ilgili bazı güvensizlikler olabiliyor. İnanç dediğimizde herhangi bir şeye inanmak diyebiliriz. Çünkü inanmak insanı güvende hissettirir. İnançla ilgili şüpheler varsa bunların giderilmesi gerekir. Belirsizliklerin zihinden kaldırılması lazımdır." dedi.
"İNSANIN TAHAMMÜL VE SEVİYE SINIRI BELİRLİ BİR ÖLÇÜDEDİR"
Hayatta yolunda gitmeyen şeylerde baş edilemeyen noktalarda destek almanın büyük ölçüde önemli olduğunu dikkati çeken Kaya, "Kişi, aile içerisinde kendi sınırlarını çizmesi oldukça zor olabiliyor. Kişinin bazı olumsuz durumlarda bir kaçış rampasının olması şarttır. Sınır koymak zor bir şeydir. Özellikle aileye karşı sınır koymak oldukça zordur. Kişinin kendini ifade etmesi bu açıdan önemlidir. Kendi duygu düşüncelerini aktarabilmesi ve aktaramadığında kişi bazı durumlara tahammül ve katlanmak zorunda kalabiliyor. İnsanın tahammül ve seviye sınırı belirli bir ölçüdedir. Bu ölçü aşıldığı takdirde öfke patlamalarına pişmanlığa ve olumsuz ilişkilere dönüşebiliyor." diye konuştu.