"İnsanı insan yapan, başkalarının acılarına ve mutluluklarına duyarlı olmaktır; çünkü gerçek empati, insanlığın ortak diliyle konuşur."
Antik Roma’nın önemli oyun yazarlarından biri olan Terentius’un (Publius Terentius Afer) “Homo sum; humani nihil a me alienum puto!” sözü, insanlığın temel özüne yönelik derin bir anlayış sunar. Türkçeye “İnsanım; insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir” olarak çevrilen bu ifade, insan olmanın ne anlama geldiğine dair evrensel bir bakış açısı sunar. Terentius, bu sözüyle insanın tüm halleriyle, duygularıyla, zaaflarıyla ve başarılarıyla bir bütün olduğunu vurgular.
Terentius, M.Ö. 2. yüzyılda Roma’da yaşayan bir oyun yazarıydı. Afrika kökenli olduğu düşünülen Terentius, Roma’ya köle olarak getirilmiş ancak sonrasında azat edilmiştir. Yazdığı eserlerde, dönemin toplumunun ahlaki ve sosyal meselelerine eleştirel bir gözle yaklaşmıştır. Heauton Timorumenos adlı oyununda geçen bu ünlü cümle, insanın tüm varoluşsal deneyimlerine açık olması gerektiğini vurgular. Bu ifade, yalnızca bireysel bir anlayışı değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluğu da içerir; çünkü insan, sadece kendisi için değil, tüm insanlık için empati beslemelidir.
“İnsanım; insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir” ifadesi, insan olmanın özünde yer alan empati ve anlayışın önemini vurgular. İnsanlık tarihi boyunca, bireyler ve toplumlar arasında farklılıklar olmasına rağmen, ortak insanlık deneyimi hep var olmuştur. Acı, sevinç, korku, sevgi gibi duygular, coğrafya veya kültür fark etmeksizin tüm insanlara aittir. Bu ortak deneyimler, insanları birbirine bağlayan en temel unsurlardır.
Terentius’un bu sözü, empatiyi ve insan olmanın getirdiği sorumluluğu hatırlatır. İnsanın, başkalarının yaşadığı zorlukları, acıları veya sevinçleri anlayabilmesi, onları kendi deneyimleriyle ilişkilendirebilmesi, toplumsal barış ve adaletin temel taşlarını oluşturur. Bu anlayış, toplumsal dayanışmayı güçlendirir ve insan haklarının korunmasına katkıda bulunur.
Terentius’un bu sözü, günümüzde de geçerliliğini koruyan evrensel bir çağrıdır. Modern dünyada hızla artan küreselleşme, dijital iletişim ve kültürel etkileşim, insanları birbirine her zamankinden daha fazla yakınlaştırmaktadır. Ancak bu yakınlaşmaya rağmen, toplumsal eşitsizlikler, ayrımcılık, savaşlar ve çatışmalar devam etmektedir. Bu durum, Terentius’un sözünün ne kadar önemli ve gerekli olduğunu bir kez daha gösterir.
Terentius’un ifadesi, bireyleri yalnızca kendi çıkarlarına odaklanmaktan uzaklaştırarak, diğer insanların ihtiyaçlarına, acılarına ve mutluluklarına duyarlı olmaya davet eder. Bu anlayış, insan hakları savunuculuğunda, sosyal adalet arayışında ve barışın sağlanmasında kilit bir rol oynar. Empati, toplumsal bağları güçlendiren, ayrımcılığı ve ötekileştirmeyi azaltan bir güce sahiptir.
“Homo sum; humani nihil a me alienum puto!” sözü, insan olmanın ne anlama geldiğine dair derin bir içgörü sunar. Terentius, bu ifadesiyle insanın yalnızca kendisi için değil, tüm insanlık için sorumluluk taşıması gerektiğini vurgular. Empati, anlayış ve dayanışma, insan olmanın özünde yer alır ve bu değerler, toplumsal barışın ve adaletin teminatıdır. Terentius’un çağrısı, bugünün dünyasında da yankılanmaya devam etmekte; insanları, diğer insanların deneyimlerine, duygularına ve hayatlarına yabancı kalmamaya davet etmektedir.