13 Nisan Almanya'nın Bochum şehrinde Burhan Karadeniz için anma programı düzenlendi. Burhan Karadeniz özgür gündem gazetesinin en küçük muhabiri idi. Burhan 1973 Sur doğumlu, fakat çocukluğu Sur'un dışında İlk yerleşim yeri olan Yenişehir mahallesinde geçti. Burhan'ın yurtseverlik bilinci daha ortaokulda iken başladı. O yıllarda tutuklu olan abisi Baki Karadeniz gazeteci olmasından kaynaklı, onda da abisi gibi gazeteci olma merakı vardı. Fakat Kürt coğrafyasında gazeteci olmak ölümü seçme ile eşdeğerdeydi. 1989 yılında özgür gündem gazetesinin büro çalışanı olarak gazeteciliğe adım attı. ilkin büroda çalışan arkadaşların çalışmalarını izliyor, yardım edilmesi gereken işleri yapıyor. Fakat kıvrak zekası çok genç olmasına rağmen , muhabirliği erken kavradı. Tabii doksanlı yıllarda bölgede muhalif gazeteci olmak, her gün ölümü yaşamak gibiydi. Okul önlerinde yüzüne kezzap atılan geç kızların okul önlerinde ensesinden vurulan öğrenci, öğretmen, genç, yaşlı fark etmiyordu. Bunları yapan kontra yada paramiliter güçlerin hiç biri yakalanmıyordu, yada yakalamak istenilmiyordu.
Yakılan yıkılan ve göç ettirilen köylüler, bu haberleri yazmak ve gazeteye yetiştirmek için, haberi yapan kişinin de ölüme bir adım attığı biliniyordu. Tamda bu süreçte muhabirliğe başladı Burhan. Burhan'ın birlikte çalıştığı arkadaşları habere giderken ve kendisi dahil üç adım yürürken enselerinden kurşun, yememek için dönüp arkasına bakarak gazeteye haber yetiştiriyorlardı. Ne kadar dikkat edilirse edilsin yine de, kurşunların hedefinden kurtulamıyorlardı. Tüm bunlara rağmen şen şakrak ve gazeteciliği severek yapıyorlardı. Burhan'ın kollarında can veren Hafız Akdemir gibi daha niceleri bütün bunları yaşıyorlardı. Ama Burhan Kürt coğrafyasında gazeteci idi yaşanan her olayı haberleştirmek istiyordu. Bir gün ölümün onu ensesinden yakalayacağını bildiği halde haberden habere koşuyordu. Son olarak Silvan'da yaşanan bir olayı "Henüz doğmamış bebekleri vurdular" başlıklı haberinden sonra Silvan'dan döndükten bir gün sonra evden gazete bürosuna giderken o da arkadaşları gibi ensesinden aldığı kurşun darbesiyle, tekerlekli sandalye mahkum edildi.
Aldığı kurşun darbesinden dolayı yerdeyken bile gazeteci olduğunu ve kontraların saldırısına uğradığını haykırıyordu. Hastane koridorlarında bile gazeteci olduğunu haykırıyordu. Gazeteciliği ile ölüme giderken bile onur duyuyordu. "Alçakların kurşunlarıyla ölmedim" diyerek onurla oturdu sandalyesine. Tüm bunlara rağmen istenmeyen bir şekilde ayrıldı aramızdan sevgili Burhan. Televizyonda program hazırlığı esnasında sandalyesinden düşerek hissetmediği sol ayağından yaralanıyor. Acıyı hissetmediği için tedaviye gerek duymuyor. Aynı günün akşamı Belçika'dan Almanya Bochum'daki evine dönüyor. Bacağındaki yaradan kaynaklı uykusunda yaşama veda ediyor. Doktor otopsisin de uyuşan vücudu kalp krizine yenik düşüyor. Arkadaşları Burhan'ın hala yurtdışında olduğunu zannediyorlar. Burhan Bochum'daki arkadaşlarına eve döndüğünü söylemediği için 2 yada üç gün evde cansız bedeniyle kalıyor. Toprağın incinmesin güler yüzlü çocuk
Anısına saygıyla.