Mart ayı Kürtler açısından tarihi dönemeçlerin olduğu aylardan biridir. Etkinliklerin olduğu aydır, Mart ayı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, Kürt kadınlarının direniş ruhu ile 16 Mart Halepçe, Beyazıt Katliamı ve 21 Mart Newroz Bayramı kutlamalarının yapıldığı aydır.
Kürtler için hem hüznün hem de bayramın hakim olduğu aydır, Mart ayı. Bu yılda 8 Mart'ta etkinliklerin coşkusuyla, 16 Mart Halepçe katliamının hüzünlü anmasıyla, katılımın yüksek olduğu görkemli Newroz'u kutladılar. Newroz kutlamaların mahşeri kalabalığa hitap eden konuşmacılarının tümü, yeni süreç ve barış mesajlarını dillendirdiler. Meydanlarda barış mesajlarının sesi yükseldi.
Kitlelerin, attığı sloganlarında, Kürt sorununun çözüm adresinin İmralı olduğu sesleri yankılandı.
Hatta Leyla Zana Diyarbakır'da yaptığı konuşmada, barışa hazır mıyız? diye sordu. Bir milyona aşkın kişiden hep birlikte; "Evet" sesi yükseldi. 31 Mart seçimlerinde, bu sesin daha yükseleceği beklentisi oluştu Kürt halkında. Çünkü Dem Parti'nin kayyum atanan belediyelerinin yanı sıra bölgede daha önce Ak Parti'ye kaptırdığı ve Türkiye genelinde 2019'a oranla daha çok belediye kazanma havası hakim. Tamda bu süreçte Dem Parti bileşenlerinden SYKP (Sosyalist Yeniden Kurtuluş Partisi) İstanbul'da CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nu destekleme kararı aldı. Bu kararı alırken Dem Parti eşbaşkan adayları, Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni görmezden gelindi. Dem Parti ise seçimlere hazırlanırken bölgede kent uzlaşası modeli ile Türkiye'de üçüncü yol kararı almıştı, üçüncü yol paradigması halkların demokratik birlikteliği yaşaması arzusuydu. DEM'in bileşenlerinden SYKP'nin bu yaklaşımı TİP'in (Türkiye İşçi Partisi) Mayıs 2023'te yaptığını akılara getirdi. Yine Dem Parti'nin Mayıs 2023 seçimlerinde 2. bölge 3. sıra adayı olan Hasan Cemal, İstanbul'da Dem Parti belediye eşbaşkanlarını değil, CHP adayı İmamoğlu'nu destekleyeceğini beyan ediyordu.
Şimdi gelin hep birlikte 27 mart 2023 tarihli "Liyakat Esas Alınmalı" başlıklı, Hasan Cemal ve bazı bileşenlere ilişkin yazıya birlikte bakalım: "Emek ve Özgürlük İttifakı içinde yer alan bileşenleri ile daha önceki yazımızda bir konuya vurgu yapmıştık. TİP ( Türkiye İşçi Partisi) yaklaşımlarının kendince doğru yanları olabilir. Ama bu yaklaşım demokrasi mücadelesini sıkıntıya sokma ve göz göre göre bu bileşenlere kaybettiren yaklaşımı gibi bir sonuca evrilme tehlikesi oluşturmaktadır. Şimdi Hasan Cemal gibi kişiliklere teklif götürüldüğü söylenmekte, bunlar ayrılınca Ahmet şık gibi hareket edecekler."
Bu güne baktığımızda doğru tespit yapmışız.
Bunlar Kürt sorununun çözümünden çok, saraya bağlı olan muhalifler, partiler ve kişilikler.
Çünkü Dem Parti'nin ve Kürtlerin üçüncü yol siyaseti daha çok devleti ve Ak Parti iktidarını Kürt sorununu çözmeye zorlamaktı. Çünkü Kürt sorunu çözüldüğü taktirde; Türkiye'de tam anlamıyla barıştan, hukukun üstünlüğüne kadar demokratik cumhuriyetin inşası olacağı minvalinde açıklamalar yapan Dem Parti'nin adına Leyla Zana, Ahmet Türk, Selahattin Demirtaş ve Tuncer Bakırhan'ın konuşmalarına baktığımızda; Kürt tarafının mühataplığında, Öcalan kabul görür. Devleti temsilen iktidarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan kabul görür. Minvalinde açıklamalar yapıyorlar.
Tabi tüm yaşananlarla ve yapılan açıklamalarla birlikte, birde Erdoğan, acaba Diyarbakır mitinginde ne mesaj verecekti?
Cumhurbaşkanı Erdoğan Diyarbakır mitinginde beklenenin aksine Dem Parti'nin kent uzlaşısı modelini hedefe koydu. Çünkü kent uzlaşısı bir ilkti. Kürtler ve Dem Parti açısından ciddi sahiplenmeyi beraberinde getirdi. Bunun yanı sıra Dem Parti'nin seçmenini işporta pazarına çıkardığını söyledi. Bunu söyleme nedeni ise her halükarda Kürtler'in ve Dem Parti'nin seçmenin bütün zorluklara rağmen partilerine sahip çıkması. Sur'da yok edilen tarihi yapıların yerine yapılan ucube yapılardan övgüyle bahsetti. Ardından, 21 yıllık iktidarında yaptığı reformları söyledi. Ama 21 yıllık iktidarı döneminde ekonominin geldiği yeri görmezden geldi. Türkiye'nin yeni yüz yıllında bunlarla büyüyeceğini söyledi. Ama hukukun demokrasinin yok olduğunu görmezden geldi. Kürtlere ve Dem Parti seçmelerine, güya ağaların, şeyhlerin, derebeylerin ve devletin zulmünden kurtarma vaadiyle demokratik siyaset palavraları ile oylarınıza ipotek koydular dedi. 8 yıllık Kayyum atamalarını irade gaspı olarak görmediği gibi iktidarı döneminde en çok şeyhlerin ve ağaların, kimin partisinin adayı olduğunu ve kimin halkın iradesine ipotek koyduğunu biliyor olması gerekirdi.
Son olarak bir türlü demokratik siyaseti yok edemediği Dem Parti için, bunlarla yol yürünemeyeceği söylemleri ile beklenenin aksine bir tablo çizerek Dem Parti ve seçmenine hakaret ederek Diyarbakır'dan ayrıldı.
Erdoğan'ın mesajlarına baktığımızda Kürt tarafının ve Newroz'daki mahşeri kalabalığın haykırdığı barış mesajlarını görmezden geldiğini söyleyebiliriz.