Ne diyordu Amin Maalof:
“Zaman aşımı yargıçların uydurduğu bir yalandır.”
3 Ekim 1993 günü Vartinis'teki evleri yakılarak katledildiler,yıllar sonra dava açıldı ve 30 yıllık zaman aşımı dolduğu gerekçesiyle dava düşürüldü! Failler yine cezasızlıkla ödüllendirildi...
Yıllardır hukuk mücadelesi veren Vartinis Katliamı avukatları ve katliamdan evde olmadığı için tesadüfen kurtulan Aysel Öğüt...
Peki ne diyordu Aysel Öğüt:
"Ailemin katili yüzbaşı Bülent'tir."
Aysel Öğüt anlatıyor:
Yüzbaşı Bülent gelip köyü yakacağını bizzat söyledi. Ailemin kaldığı evin etrafını sardılar, o evi tarif etti ve herkesi öldürttü. Bülent Karaoğlu canidir. Allah her iki cihanda ona huzur vermesin.
Peki o talimatı verdiği iddia edilen Bülent Karaoğlu nerede ve neden yakalanamıyordu?
Onu ve vartinis katliamını baştan beri takip eden Avukat Öztürk Türkdoğan'dan dinleyelim.
Vartinis davasını takip eden avukat Öztürk Türkdoğan'da hakkında tutuklama kararı verilen, ancak bu kadar zamandır yakalanamayan dönemin ilçe jandarma alay komutanı Bülent Karaoğlu'nun emekli maaşı aldığının tespit edildiğini söyledi. Düşünsenize dokuz insanın yakıldığı iddiasıyla aranan şahıs emekli maaşı alabiliyor,ama yakalanamıyordu.
Sonunda yakalanmadı ve katliam devası Zaman aşımına uğramış oldu.
"Adaletin kestiği parmak acımaz" bu olsa gerek.
Olayı bir daha hatırlayalım.
Muş'un Korkut ( Têli) ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) beldesinde 3 Ekim 1993'te Öğüt ailesinin evi, köye baskın düzenleyen askerler tarafından ateşe verildi.
Kamuoyunda "Vartinis Katliamı" olarak bilinen bu olayda baba Nasır Öğüt, anne Eşref Öğüt , çocuklar Sevda, Sevim Mehmet Şakir, Mehmet Şirin, Aycan, Cihan, ve Cinal yanarak can verdi.
En küçüğü 2 en büyüğü 14 yaşında olan ailenin çocukları içerisinde o gün evde olmadığı için tesadüfen kurtulan tek kişi Aysel Öğüt oldu. Aysel Öğüt hem mahkeme hem de bazı basın yayın organlarına verdiği demeçlerde ailesinin katili yüzbaşı Bülent Karaoğlu'na dair beyanatlarda bulunuyor. Hatta mahkeme başkanı Bülent Karaoğluna bir defasında yangını niye söndürmediniz diye sormuş ve oda,ateşi söndürmek bizim görevimiz değil diye cevaplamıştı.
İddiaları okuyuca insanın tüyleri diken gibi oluyor.Yangın esnasında anne can havliyle çocuklarını kurtulması için pencereden dışarıya atıyor, iddia o ki çocuklar tekrar pencereden içeriye atılıyorlar.
Tabi bunlar hepsi iddiaydı. Ama artık iddası da kalmadı, çünkü dava bir çok dava gibi tozlu raflara kalktı. Ve zamanaşımı süresi doldu deyip dava düşürüldü. Halbuki hukuk devletinde insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı yoktur.
Katliamı yapanlar vicdanlarda mahkumdur ve ilahi adelete hesap verecekler.
Çünkü mahkeme,ismi geçen komutanı yakalayamadı, kırmızı bülten çıkarmışlardı ama ne tesadüftür ki yakalanmadığı gibi birde emekli maaşı alabiliyordu.
Çünkü yakalandığında ve mahkum edildiği taktirde doksanlı yıllarda bölgede yaşanan katliamların üzerindeki sis perdesi aralanacaktı.
Çünkü doksanlı yıllarda bölgede bunun gibi onlarca katiliamın olduğu biliniyor. Fakat mahkemeler sümen altı ettiği için ya zaman aşımına uğradı yada takipsizlik kararı verildi.
Evet Vartinis Katliamı'da zaman aşımına uğramış oldu,daha doğrusu uğrattılar.
Temennimiz odur ki, "yargıçların zaman aşımı yalanın"
uygulanmadığı insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımının olmadığı ve hukukun üstünlüğünün herkes için uygulandığı bir yaşam.