"Bir kentin huzuru, sadece taşlarında değil, o taşların altında yaşayanların adaletinde saklıdır."
Diyarbakır, kadim geçmişi, zengin kültürel dokusu ve tarihi mirasıyla Türkiye'nin en önemli şehirlerinden biri olmasının yanı sıra, son yıllarda hızla değişen demografik yapısı ve kentleşme süreciyle de öne çıkmaktadır. Bu kentleşme süreci, şehrin sosyo-ekonomik yapısında köklü değişikliklere neden olmuş, özellikle kira fiyatlarındaki artış, ev sahiplerinin tutumlarındaki değişiklikler ve kiracıların yaşadığı mağduriyetler gibi sorunlar, kent yaşamının en belirgin problemleri haline gelmiştir.
Son on yılda Diyarbakır, hızla büyüyen bir kentleşme sürecine girmiştir. Bu süreçte kentsel dönüşüm projeleri, kırsal bölgelerden kente yönelik iç göçler ve nüfus artışı gibi dinamikler, konut talebini önemli ölçüde artırmıştır. Kentsel dönüşüm projeleri, Diyarbakır’ın eski ve yıpranmış konut stokunu yenilemek amacıyla başlatılmış olsa da, henüz etkisi görülen bir sonuç ortaya çıkmamıştır.2023 Kahramanmaraş depremlerinde Diyarbakır’da 7 bina tamamen yıkılmış ve bu binalarda toplamda 342 konut hasar görmüştür. Depremde, Diyarbakır'da çok sayıda bina da ağır hasar almış veya oturulamaz hale gelmiştir.
Bu durumların etkisi kira fiyatlarının hızlı bir şekilde yükselmesiyle kendini göstermiştir. Özellikle şehir merkezindeki yeni yapılan modern konutlar, yüksek gelirli kesimlere hitap etmekte ve bu durum düşük ve orta gelirli vatandaşlar için ciddi bir konut krizine yol açmıştır.
Diyarbakır'daki kira artışları, ev sahiplerinin tutumlarını da derinden etkilemiştir. Artan konut talebi ve yüksek kira getirisi, birçok ev sahibini mevcut kiracılarından daha yüksek gelir elde etmek amacıyla yeni kiracılar aramaya yöneltmiştir. Bu durum, mevcut kiracıların ciddi mağduriyetler yaşamasına yol açmıştır. Pek çok kiracı, düşük kira bedeli ile oturdukları evlerden çıkarılma tehdidiyle karşı karşıya kalmakta ve bu durumda kendilerine uygun yeni bir konut bulmakta zorlanmaktadır. Yeni bir eve taşınmanın getirdiği ekonomik yük, taşınma masrafları, depozito gibi ek maliyetlerle birleştiğinde, bu süreç kiracılar için daha da zorlayıcı hale gelmektedir.
Bu tür durumlar, kiracıların yaşam kalitesini doğrudan etkilemekte ve onları maddi manevi olarak zor duruma sokmaktadır. Kiracılar, bir yandan artan kira bedellerini karşılayabilmek için ek işlerde çalışmak zorunda kalırken, diğer yandan aile içi ilişkiler, çocukların eğitimi gibi hayati konularda olumsuz etkilerle karşı karşıya kalmaktadır. Ev sahipleri ile kiracılar arasında yaşanan anlaşmazlıklar ve hukuki süreçler, toplumsal huzursuzluğun artmasına neden olabilmekte, bu durum da kentin sosyal dokusunu olumsuz yönde etkilemektedir.
Kira artışları ve kiracıların yaşadığı mağduriyetler, yalnızca ekonomik boyutta kalmamaktadır; aynı zamanda toplumsal yapının da derinden etkilenmesine yol açmaktadır. Kiraların yüksek olması nedeniyle kiracılar, bazen aile bireyleriyle aynı evde kalmaya zorlanmakta, bu durum ise kişisel mahremiyetin kaybına ve aile içi dinamiklerin bozulmasına neden olmaktadır. Ayrıca, artan kira yükü nedeniyle ailelerin bütçeleri daha fazla zorlanmakta, bu da çocukların eğitimi, sağlık hizmetlerine erişim gibi temel ihtiyaçlarda kısıtlamalar yapılmasına neden olmaktadır.
Bunun yanı sıra, kentleşme süreciyle birlikte ortaya çıkan sosyal tabakalaşma, Diyarbakır gibi tarihsel ve kültürel olarak zengin bir şehirde toplumsal kutuplaşmanın artmasına neden olabilmektedir. Zenginleşen kesimlerin kent merkezinde modern konutlara yerleşmesi ve düşük gelirli ailelerin şehrin dış mahallelerine itilmesi, şehrin sosyal dokusunu bozmakta, bu da toplumsal barışın ve dayanışmanın zedelenmesine yol açmaktadır.
Diyarbakır'da yaşanan bu kira sorunlarının çözümü için devletin ve yerel yönetimlerin etkin bir şekilde devreye girmesi gerekmektedir. Öncelikle, sosyal konut projelerinin artırılması ve bu projelerin özellikle dar gelirli aileler için erişilebilir hale getirilmesi önemlidir. Sosyal konut projeleri, şehirdeki konut arzını artırarak kira fiyatlarının dengelenmesine yardımcı olabilir.
Bunun yanı sıra, kira artışlarına yönelik yasal düzenlemelerin yapılması, kiracı haklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Örneğin, kira artışlarının belirli bir oranda sınırlandırılması ve ev sahiplerinin keyfi kira artırımlarının önüne geçilmesi, kiracıların ekonomik güvenliğini sağlamak adına atılabilecek adımlar arasında yer alabilir.
Sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin iş birliğiyle toplumsal farkındalık yaratacak kampanyaların düzenlenmesi, kiracıların haklarını savunan platformların oluşturulması da toplumsal bilincin artırılması açısından faydalı olacaktır. Bu tür kampanyalar, hem kiracıları bilinçlendirecek hem de ev sahiplerinin daha adil ve insani bir tutum sergilemelerine yönelik bir baskı oluşturacaktır.
Diyarbakır'da kira fiyatlarının hızla artması, kentin sosyo-ekonomik yapısını derinden etkilemektedir. Bu durum, yalnızca ekonomik bir problem olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olarak ele alınmalı ve bu doğrultuda çözüm yolları aranmalıdır. Ev sahiplerinin tutumlarının değişmesi, kiracıların mağduriyetinin giderilmesi ve devletin bu konuda aktif rol alması, toplumsal barışın korunması açısından hayati öneme sahiptir. Diyarbakır’ın tarihi ve kültürel zenginliklerini koruyarak, toplumsal adaleti ve huzuru sağlamaya yönelik adımlar atılması, kentin sürdürülebilir bir şekilde gelişmesine katkı sağlayacaktır.