Geleneksel Hukuk Anlayışı ve Mağduriyetler

Arslan ÖZDEMİR

"Adalet, güçlülerin kalkanı değil, zayıfların sığınağı olmalıdır."

Bölgemiz gibi geleneksel toplumsal yapının hâkim olduğu yerlerde, yerel sosyal normlar ve kültürel değerler, resmi hukuk sistemine paralel bir "alternatif hukuk" sistemi yaratabilir. Bu yazısız kurallar sistemi, dini referanslarla veya örfi geleneklerle şekillenmekte ve çoğu zaman güçlü olanın lehine işler hale gelmektedir. Birçok kan davasının temelinde bu anlayış yatmaktadır. Bu anlamda kişiler haksızlığa uğramamak için bu alternatif hukuk yolunu tercih etmemelidir.

Bölgemiz, etnik ve kültürel çeşitliliğiyle dikkat çeken bir bölgedir. Bu çeşitlilik, toplumsal ilişkilerde karmaşık bir yapı oluşturur. Sosyolojik olarak, geleneksel aile yapıları ve yerel liderlik (ağalar, şeyhler) sosyal normları belirler ve toplumsal sorunların çözümünde rol oynar. Bu tür topluluklarda, alternatif bir hukuk sistemi gibi çalışan yerel adalet mekanizmaları bulunabilir.

Pierre Bourdieu'nün toplumsal sermaye ve sembolik güç kavramları bu durumu anlamak için kullanışlıdır. Yerel liderler, toplumdaki sembolik gücü kullanarak resmi hukuk sistemini devre dışı bırakabilir ve kendi kurallarını uygulayabilirler. Güçlü olan taraf, bu sosyal yapıyı kendi lehine kullanarak, dini veya ahlaki argümanlarla haksız olduğu durumlarda bile kendini haklı gösterme çabası içine girebilir. Bu durum, yerel topluluklarda haksızlıkların üstünü örten ve toplumsal mağduriyetlere yol açan bir sistem yaratır.

Alternatif hukuk sistemleri, toplumsal dayanışmayı güçlendirebilse de, genellikle gücü elinde bulunduranların çıkarına işler. Bu sistemlerde, aile içi anlaşmazlıklar, mülkiyet sorunları veya borç-alacak meseleleri yerel örf ve adetler doğrultusunda çözülmeye çalışılır. Bu, devletin resmi hukuk sistemini devre dışı bırakan ve özellikle zayıf olanların mağdur olduğu bir yapının oluşmasına neden olur.

Bu bağlamda, bölgemizde’de güçlü aileler veya yerel liderler, dini referanslara başvurarak mal ve mülk üzerindeki anlaşmazlıklarda zayıf tarafları mağdur edebilir. Özellikle kadınlar, gençler ve ekonomik olarak güçsüz olan bireyler, bu yazısız hukuk sisteminde adalet ararken ciddi engellerle karşılaşır. Bu durum, toplumsal adaletsizliklerin artmasına ve toplumun genelinde devletin adaletine duyulan güvenin zedelenmesine yol açar.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, hukuk devleti ilkesine dayanır ve vatandaşlara adil yargılama hakkı tanır (Anayasa madde 36). Ancak, kırsal bölgelerde resmi hukukun yerini geleneksel düzenlemeler alabilmektedir. Özellikle mülkiyet ve aile içi anlaşmazlıklar gibi konular, resmi hukuk yerine geleneksel yöntemlerle çözüme kavuşturulmak istenmektedir. Bu durum, yazısız hukuk sisteminin resmi hukukun yerine geçtiği bir yapı yaratır ve hukuki mağduriyetlerin artmasına neden olur.

Alınması Gereken Önlemler

Kırsal bölgelerde yaşayan insanların resmi hukuk sistemini yeterince bilmemesi, yazısız hukukun güç kazanmasına neden olur. Devlet, bu bölgelerde hukuki farkındalığı artırıcı eğitimler düzenlemelidir.

Mahkeme ve avukat hizmetlerine erişim kırsal bölgelerde sınırlıdır. Devlet, adalete erişimi kolaylaştırmak için yerel hukuk merkezleri açmalı ve ücretsiz danışmanlık hizmetleri sunmalıdır.

Yerel liderlerin toplumdaki saygınlığı göz önünde bulundurularak, devlet bu liderlerle iş birliği yapmalı ve hukuki süreçlere dâhil etmeyi teşvik etmelidir. Bu sayede, geleneksel yapılar modern hukukla uyumlu hale getirilebilir.

Hukuki süreçlerin şeffaflığı, adalete olan güvenin artması için kritik önemdedir. Resmi hukuk sisteminin şeffaf işlemesi, yazısız hukukun etkisini azaltacaktır.

Mardin gibi bölgelerde, geleneksel yapılarla şekillenen alternatif yazısız hukuk düzeni, toplumsal güç dengesizliklerinin sürmesine ve zayıf olanların mağdur edilmesine neden olmaktadır. Bu durum, hem sosyolojik hem de hukuki boyutlarıyla derin bir sorundur. Devletin bu soruna müdahale etmesi, hem hukuki farkındalığı artırıcı eğitimlerle hem de adalete erişim imkânlarını genişletici önlemlerle mümkün olacaktır. Yerel liderlerle iş birliği yaparak resmi hukuk sisteminin güçlendirilmesi, bu sorunun çözümünde kilit rol oynayabilir.

Kaynakça

1. Bourdieu, P. (1986). The Forms of Capital. In J. Richardson (Ed.), *Handbook of Theory and Research for the Sociology of Education*. Greenwood.

2. Ercan, F. (2012). Türkiye’de Kırsal Toplum Yapıları ve Alternatif Adalet. *Sosyolojik İncelemeler Dergisi*, 4(2), 23-45.

3. Ayata, S. (2002). Kırsal Toplumda Hukuk ve Gelenekler. *Anadolu Üniversitesi Hukuk Dergisi*, 10(1), 121-134.

4. Arslan, G. (2010). Türkiye’de Kırsal Bölgelerde Adaletin Erişilebilirliği. *Türkiye Adalet Akademisi Dergisi*, 5(3), 55-78.

5. Şahin, A. (2015). Yerel Yönetimler ve Toplum Liderleri: Hukuk ve Adalet İlişkisi. *Yerel Yönetim Araştırmaları Dergisi*, 7(2), 88-102.

6. Tokgöz, E. (2019). Adaletin Şeffaflığı: Türkiye'de Hukuk Sisteminin Reformu. *Adalet Dergisi*, 18(1), 34-49.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.