“Selahattin Demirtaş, aktif siyaseti bırakmamın bir nedeni de siyaset tüccarı ve siyaset keneleri ve ne yazık ki bu tüccar ve kenelere halen bazı durumlarda değer verilmesidir. “
Siyaset, sosyolojinin en önemli araştırma alanlarından biridir. Sosyologlar, siyaseti sadece devlet kurumları ve resmi siyasi süreçlerle sınırlı görmezler. Aksine, siyasetin toplumun her köşesine sirayet eden ve gündelik hayatımızı da şekillendiren karmaşık bir olgu olduğunu savunurlar.
Sosyolojik açıdan siyaset, iktidar ilişkileri ve toplumsal düzen üzerine kuruludur. İktidar, bireyler ve gruplar arasında var olan güç ve nüfuz dengesini ifade eder. Toplumsal düzen ise, bu güç ve nüfuz dengesinin nasıl işlediğini ve toplumda nasıl bir hiyerarşi oluşturduğunu gösterir.
Siyaset, toplumun refahını ve düzenini sağlamak için yapılması gereken önemli bir faaliyettir. Ancak zamanla bu alana giren bazı bireyler, siyaseti bir hizmet aracı yerine kendi çıkarlarını maksimize eden bir platform olarak kullanmaya başlamışlardır. Bu kişilerden ikisi, "siyaset tüccarları" ve "siyaset keneleri" olarak tanımlanabilir. Peki, kimdir bu kişiler ve topluma verdikleri zararlar nelerdir?
Siyaset tüccarları, siyaseti bir ticaret aracı olarak gören kişilerdir. İlke ve değerlerden yoksun olan bu kişiler, siyaset sahnesinde sadece kendi çıkarlarını düşünerek hareket ederler. Halkın ihtiyaçlarını ve toplumsal sorunları bir kenara bırakıp, makam ve mevki kazanmak, güç elde etmek ve maddi kazanç sağlamak için siyaseti kullanırlar. Popülist söylemlerle halkı kandırmak, vaatlerde bulunmak ancak iktidara geldiklerinde bu vaatleri unutarak kişisel çıkarlarını ön planda tutmak, siyaset tüccarlarının sıkça başvurduğu yöntemlerdir.
Bu kişilerin en belirgin özelliklerinden biri de duruma göre sürekli değişen tutumlarıdır. İlkesizlikleri, nerede ve nasıl kâr elde edebileceklerse o yönde hareket etmelerine neden olur. Siyasi partiler arasında sıkça geçiş yapar, fırsatçılıklarını sergilerler. Bu tutarsızlıkları toplumda güven erozyonuna yol açar ve demokratik sürecin zayıflamasına neden olur.
Siyaset keneleri ise, adeta toplumsal yapıya yapışmış ve onun kanını emen asalaklar gibidir. Bu kişiler, siyasetin getirdiği imkânları kendi kişisel çıkarları için kullanır ve kamu kaynaklarını sömürürler. İhale yolsuzlukları, rüşvet, kayırmacılık ve nepotizm gibi yöntemlerle devlete ve topluma zarar verirler. Kamu hizmetlerinden ziyade, kendi ceplerini doldurmak ve yakın çevrelerini zenginleştirmekle meşguldürler.
Siyaset keneleri, toplumun sırtında bir yük gibidir. Kamu kaynaklarını verimsiz ve adaletsiz bir şekilde kullanarak, toplumsal refahın önünde bir engel oluştururlar. Bu kişiler, hesap verebilirlikten uzak, şeffaf olmayan bir yönetim tarzını benimserler. Bu da kamu yönetimine duyulan güveni sarsar ve toplumda adaletsizlik duygusunu pekiştirir.
Siyaset tüccarları ve siyaset keneleri, demokrasinin temel ilkelerini zayıflatır. Halkın siyasete ve siyasetçilere olan güvenini sarsar, demokratik süreçlerin etkinliğini azaltır ve toplumsal kutuplaşmayı artırır. Bu durum hem kısa vadede hem de uzun vadede toplum için büyük tehlikeler barındırır.
Bu olumsuz etkileri azaltmak ve demokratik süreci güçlendirmek için toplumun bilinçli bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir. Seçmenlerin, siyasetçilerin geçmişine ve icraatlarına dikkat etmesi, şeffaflık ve hesap verebilirlik talep etmesi önemlidir. Ayrıca, medya ve sivil toplum kuruluşlarının denetleyici rolü de bu süreçte kritik bir öneme sahiptir.
Sonuç olarak, siyaset tüccarları ve siyaset keneleri, toplumsal düzeni ve refahı tehdit eden unsurlardır. Bu kişilere karşı durmak, toplumsal bilinçlenme ve demokratik değerlerin savunulması ile mümkündür. Ancak bu şekilde, siyaset gerçek anlamda halka hizmet eden bir alan haline gelebilir ve toplumsal barış sağlanabilir.