Barış Çağrıları: Leyla Zana'nın siyaset sahnesine dönüşü ve uzlaşma çabaları

Aziz Odabaşı

Son bir kaç haftadır Türkiye yerel seçim sathi mahallinde barış ve uzlaşma mesajları yükselişte. Leyla Zana'nın sekiz yıl aradan sonra siyaset sahnesine dönüşü ve kimi siyasetçilerin barış açıklamaları, bu barış çağrılarının medyada ve Türk kamuoyunda yankılanması, ülkede uzun süredir devam eden Kürt meselesine çözüm bulma umudunu yeniden canlandırıyor.

Leyla Zana, Türkiye'nin önemli siyasi figürlerinden biri olarak uzun yıllar boyunca Kürt hakları ve demokratikleşme mücadelesinde öncü bir rol oynamıştı. Ancak, 2016'dan bu yana Leyla Zana siyaset sahnesinden uzaklaşmıştı. Şimdi ise Zana'nın barış çağrısı ve uzlaşma mesajlarıyla geri dönüşü, barış ve uzlaşma çabalarına ivme kazandırıyor.

Zana'nın dönüşü ve Diyarbakır Newroz kutlamalarında verdiği güçlü barış ve çözüm sürecine yeniden dönüş mesajlarının yanında diğer siyasetçiler de barış ve uzlaşma mesajları vermeye başladığını görüyoruz. Selahattin Demirtaş, Ahmet Türk ve diğerleri... Toplumsal barışın sağlanması ve Kürt meselesine kalıcı bir çözüm bulunması için çağrı yapıyor. Türkiye'nin karşı karşıya olduğu iç ve dış dünya konjoktüründe ki zorluklar karşısında, toplumsal uzlaşı ve dayanışmanın önemini vurguluyor. Bu çağrılar, Türkiye Hükümetine de ulaşıyor. Medya da seçim sonrası yeni bir barış ve uzlaşma süreci tartışılıyor.

Barış ve uzlaşma çağrılarının dikkat çekici bir yönü de, barış, uzlaşma ve çözüm çağrısı yapan hemen herkes tarafından; Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan'ın adlarının barışın zeminin hazırlayabilecek iki güçlü isim diye bir arada anılması. Bu, uzlaşma ve müzakere sürecinin tarafları olarak görülmelerinin ötesinde, Türkiye'nin Kürt sorununun çözümünde her iki tarafın da rol alması gerektiğinin altını çiziyor.

Ancak, barış ve uzlaşma çağrılarıyla birlikte, bu sürecin zorlukları da gözardı edilmemeli. Geçmişte benzer çabaların başarısızlıkla sonuçlanmış olması, sürecin karmaşıklığını ve hassasiyetini gösteriyor. Ayrıca, Leyla Zana'nın siyaset sahnesine dönüşü ve diğer siyasetçilerin barış çağrıları, umut verici bir adım olarak görülüyor ve Türkiye'nin karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen, toplumsal uzlaşı ve barışın sağlanması yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Barış ve uzlaşma, Türkiye'nin geleceği için kritik öneme sahip. Bu nedenle, siyasetçilerin ve toplumun bu yöndeki çabalarını desteklemek ve bu süreci ilerletmek, ülkenin huzur ve istikrarı için çok önemli bir adım olacaktır. Unutulmamalı ki; barış yapmak, barışı kurmak ve barışı kalıcılaştırmak, savaştan çok daha zordur. Savaşı başlatmak kolaydır. Barışı başlatmak ise; zordur. Savaş ölmek, öldürmek, acı, gözyaşı, sakatlar ordusu, ekonomik kriz, açlık ve yoksulluk yaratır. Barış ise, yaşam, mutluluk, sevinç, aş, iş, bolluk, bereket ve zenginlik demektir. İşte bu gün dünya ve ülkemizde yaşanan dev ekonomik kriz ve 3. Dünya savaşı tehlikesine karşı Türkiye'ye ivedi bir biçimde gereken şey uzlaşma, çözüm ve barış dilinin hakim olması ve giderek özlenen barışın tesis edilmesidir.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.