Kobani Davası ve Yeni Anayasa Süreci: Kürtlerin Durumu

Aziz Odabaşı

Yaklaşık beş yıldır devam eden Kobani Davası, Türkiye'nin siyasi ve hukuki manzarasında önemli bir yer tutuyor. Bugün karara bağlanması beklenen bu davada, tutuklu yargılanan Selahattin Demirtaş ve bazı HDP’li siyasetçiler hakkında, 6-8 Ekim 2014 tarihlerinde meydana gelen olaylarda katledilen altı kişiyi "öldürmeye azmettirme" suçlamasıyla müebbet hapis cezaları talep ediliyor. Bu dava, sadece belirli bir yargılama süreci olmaktan öte, yeni anayasa tartışmaları ve Türkiye'deki Kürtlerin durumu ile de yakından ilişkili.

Olayların Arka Planı

6 Ekim 2014 tarihinde HDP Genel Merkezi, sosyal medya üzerinden insanlara Kobani'ye destek vermek amacıyla sokağa çıkma ve protestolarda bulunma çağrısı yaptı. Bu çağrı, önceden başlamış olan sokak olayları ve protestoların daha da alevlenmesine neden oldu. Bu olaylar sırasında 37 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda insan yaralandı. Selahattin Demirtaş ve diğer HDP’li siyasetçiler, bu çağrı nedeniyle "öldürmeye azmettirme" suçlamasıyla yargılanıyor.

İnsan Hakları ve Hukuki Perspektif

Kobani olaylarında meydana gelen şiddet ve katliamlar insani, vicdani ve hukuki olarak savunulamaz. Özellikle Yasin Börü ve arkadaşlarının vahşice öldürülmesi, toplumda derin yaralar açtı. Bu vahşi saldırıları gerçekleştirenlerin en ağır şekilde cezalandırılması gerekiyor. Ancak, Selahattin Demirtaş ve HDP’li siyasetçilerin bu eylemleri azmettirdiği iddiası hukuki olarak soyut kalıyor. Mahkemede sunulan delillerin, Demirtaş ve diğer siyasetçilerin doğrudan bu cinayetleri teşvik ettiğini kanıtlayacak nitelikte olmadığı çok aşikâr.

Selahattin Demirtaş’ın Tahliyesi ve Siyasi Arena

Yaklaşık sekiz yıldır cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmesi, siyaset arenasında önemli değişikliklere yol açabilir. Demirtaş’ın serbest bırakılması, HDP’ye oy veren Kürtlerin, örgütün hegemonyasından kurtulması ve demokratik süreçlere daha aktif katılımı açısından bir fırsat sunabilir. Ayrıca, bu durum AK Parti ile Kürtler arasında açılan mesafenin kapanmasına da katkıda bulunabilir.

Yeni Anayasa ve Kürtlerin Durumu

Hükümet ile muhalefet arasında anayasanın değişimi tartışmaları sürerken, Kürtler bu süreçte sessiz kalmamalı. Yaklaşık beş milyon Kürt oyunu alan HDP, tüm Kürt partilerine, Kürt illerindeki barolara ve sivil toplum kuruluşlarına çağrı yaparak, anayasa değişikliği konusunda ortak bir karara varmalı. Yeni Anayasada, Kürt halkının varlığının tanınması ve anadilde eğitim hakkı gibi taleplerin yer alması büyük önem taşıyor.

Kürtlerin Ulusal Tavrı ve Talepleri

Kürt halkı, 30 milyonu aşan nüfusuyla Türkiye'nin önemli bir kesimini oluşturuyor. Bu bağlamda, Kürtlerin yeni anayasa sürecinde taleplerini güçlü bir şekilde dile getirmesi gerekmektedir. Kürt halkının varlığının kabul edilmesi, anadilde eğitim hakkının tanınması ve kültürel hakların güvence altına alınması gibi talepler, yeni anayasa sürecinde öncelikli olarak ele alınmalıdır.

Uluslararası Perspektif ve Demokrasi Vurgusu

Kobani Davası, uluslararası alanda da yakından izleniyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve diğer insan hakları örgütleri, davanın adil yargılanma hakkı ve siyasi baskılar açısından kritik olduğunu vurguluyor. Yeni anayasa sürecinde, uluslararası toplumun Türkiye üzerindeki baskıları ve Kürtlerin haklarının korunması yönündeki talepler de dikkate alınmak zorunda.

Sonuç

Kobani Davası, Türkiye'nin hukuki, siyasi ve toplumsal yapısının şekillendirilmesinde kritik bir rol oynuyor. Bu duruşmada alınacak kararlar, sadece sanıkların değil, Türkiye'nin demokratik değerler ve insan hakları konusundaki duruşunun da test edildiği bir arena olarak karşımıza çıkıyor. Selahattin Demirtaş’ın tahliye edilmesi ve yeni anayasa sürecine Kürtlerin aktif katılımı, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli adımlar olacaktır. Adalet, ceza ile merhametin terazisidir ve bu süreçte adaletin sağlanması, Türkiye’nin gelecekteki siyasi ve toplumsal yapısı üzerinde derin etkiler bırakacaktır.

Kürtler, ulusal talepleri doğrultusunda güçlü bir şekilde anayasa değişikliği sürecinde yer almalı ve demokratik haklarını savunmalıdır. Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde, Kürtlerin varlığının kabul edilmesi ve anadilde eğitim hakkının tanınması, sadece Kürtler için değil, tüm Türkiye için önemli bir adım olacaktır. Bu süreç, Türkiye’nin gelecekteki barış ve istikrarı için kritik bir öneme sahiptir.

Selahattin Demirtaş'ın tahliye kararı, Türkiye'de barışın önünü açacak ve ekonomik gelişmeye de pozitif katkı sunacaktır. Halkıyla barışık bir Türkiye, Avrupa'da çok daha etkili ve güçlü bir aktör olacak, Avrupa ile Ortadoğu arasında katalizör görevi görecek. Ortadoğu yada İran ile Rusya üzerinde planı olan her ülke Türkiye'nin hesabını da yapmak zorunda hissedecektir.

İşte Selahattin Demirtaş'ın olası tahliyesi, Türkiye'yi çok daha büyük, etkili ve yetkili bir konuma taşıyacaktır, bundan kimsenin kuşkusu olmasın.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.