Kur’andaki Yahudiler ve Bizler!!!

BY AKINCI

Yazının sonuna kadar, dikkatle ve sabırla okumanızı rica ederken; Siyonizmin bir postmodern faşizm olduğunu da, Netanyahu Rejimi’nin eli kanlı bir zalim olduğunu da İLK BAŞTA vurgulamak isterim…

İbraniler, İsrailoğulları, Yahudiler, Museviler ve Siyonist farklı şeylerdir. Evet bu beşini birbirinden ayırt edemezsek, talihsiz ve isabetsiz yorumlarla zehirlenmemiz an meselesidir.

İbrani, Nuh Aleyhisselâm’ın oğlu Sam’ın soyundan gelen ve Sümerler döneminde Kenan’a (Doğu Akdeniz Kıyılarına) gönderilen (sürgün edilen) Samilerin lideridir. İbrahim Aleyhisselâm’ın atasıdır. Dilleri İbranice’dir ve kısmen Arapça’dır.

İsrail, Yakub Aleyhisselâm’ın diğer ismidir. Çocuklarına ve torunlarına da İsrailoğulları denir. Yusuf, Musa, Davut, Süleyman gibi birçok peygamber de İsrailoğulları’ndandır. Dilleri İbranice’dir.

Yahudiler, Yakub Aleyhisselâm’ın bir oğlunun adından yani Yahuda’dan gelenleri temsil eder. Din mitolojisinde ya da dinî kaynaklarda, Yusuf Aleyhisselâm’ı kıskanan ve ona sürekli kötülükler eden bir figürdür. Dilleri İbranice’dir, kısmen Kıptice’dir, kısmen Ahmarca’dır ve kısmen Arapça’dır.

Museviler, Musa Aleyhisselâm’ın getirdiği din pratiklerine yani Tevrat’a mensup kişilerdir. Etnik - Millet kavramı değildir; inanç tanımıdır. Mesela Musevi Türkler yani KARAYLAR ve Musevi Afrikalı Siyahiler yani FALAŞALAR bunun örnekleri arasındandır.

Siyonizm, her şeyin Yahudilere ait olması gerektiğini savunan ve bunu yaparken de (belki ironik ya da abartı olacak ama) Hitlervari hareket etmekten kaçınmayan bir düşünce sistemidir. Ben Siyonizm karşıtıyım.

Siz de öyle olmalısınız, herkes de…

Kısmen (belki) Yahudilerle sorunumuz olabilir ancak Musevilerle de İsrailoğulları’yla da İbranilerle de Samilerle de kesinlikle herhangi bir sorunumuz olmamalıdır. NOT: “Kısmen (BELKİ) Yahudilerle sorunumuz olabilir” dememin nedeni, inanç - tevhid - akide boyutundadır. Politik bakış ya da nefret söylemi değildir!

Şimdi, Kur’ân’daki birkaç ayeti hep birlikte inceleyelim:

Maide 005/021’de Musa Aleyhisselâm, kendi halkına yani İsrailoğulları’na “vaad edilmiş kutsal topraklara girmeleri gerektiğini ve ne olursa olsun çıkmamaları gerektiğini” söylüyor…. ONLAR DA ÇIKMIYOR!

Enbiya 021/105’te “Tevrat’ta ve Zebur’da da söz konusu olan varis kullar” ibaresinin, haliyle İsrailoğullarını kast ettiğini görebiliriz… ONLAR DA BU ŞEKİLDE KENDİLERİNİ AYRICALIKLI GÖRÜYOR!

Araf 007/137’de “İsrailoğulları’na Allah’ın verdiği toprak ve nimet sözü”nün gerçekleştiğini de okumanız mümkün…

İsra 017/104’te de “Allah’ın o toprakları verdiğini ve o topraklardan ayrılmamaları gerektiğini” söylüyor.

Yine TâHâ 020/080’de de “İsrailoğulları’nı o topraklara yerleştirenin Allah olduğunu” açıkça söylüyor… ONLAR DA BU TOPRAKLARI KORUYOR VE BU NİMETİN FARKINDALAR!

Yunus 010/093’te “İsrailoğulları’nı oraya yerleştirenin, doğrudan Allah olduğunu” da görünce işler daha da karmaşık hale geliyor… “ALLAH, KAVMİMİZİ BURAYA YERLEŞTİRMİŞSE, KİMİN GÜCÜ BİZİ ÇIKARMAYA YETER Kİ!” DÜŞÜNCELERİ HEPSİNDE HAKİM.

Casiye 045/016’da “Halklara üstün kılınan kavmin, İsrailoğulları olduğunu” söylüyor… “BU ÜSTÜNLÜKLERİ BİLİMDE, SANATTA, EKONOMİDE VE SİLAH SANAYİSİNDE AÇIKÇA KENDİNİ GÖSTERİYOR,” dersek, kabul görür mü?! (Bilmiyorum…)

Dünyanın herbir yanına dağılan, dillerini kaybeden ve korkunç işkencelere ve katliamlara uğrayan Yahudilerin, 1948'de Filistin'de İsrail bayrağı altında tekrar bir araya gelmeleri büyük ve tarihsel bir sürprizdi. (?!) Ama Kur’ân’a göre sürpriz değildi!

Komşu Arap ülkelerini, 1967 yılında altı günde bozguna uğratan İsrail askerleri, Sina Yarımadasına ellerinde Bakara 002/249 ayetinin son bölümü olan

“mulâkûallâhi kem min fi-etin kalîletin ğalebet fi-eten kesiratan bi-iznillahi vaAllâhu me’a-ssâbirîne”

yani

“…ALLAH ile karşılaşacaklarına inananlar ise şöyle dediler: "Sayıca az nice bölük, ALLAH'ın izniyle kalabalık bölükleri yenmiştir. ALLAH sabredenlerle beraberdir,”

ibaresini pankartlara yazarak girmişti. ÇOK İLGİNÇ! Nicelikte az ama nitelikte çok olan bir topluluk. “Sözde Müslümanlara” ve Kur’ân’dan Bihaber Dindarlara” Kur’ân'dan bir ders veriyorlardı. Yahudiler, Kur’ân’ın tarif ettiği şekilde hareket ediyorlar ve Kur’ân’daki karekterlerine HER ANLAMDA gayet uyuyorlar ancak Müslümanlar, Kur’ân’daki Müslüman tanımına uymuyor. Belki de, bu sebepledir ki, İsrail tek başına yaklaşık 2 milyar nüfusa meydan okuyabiliyor!

Yahudilerin büyük bir finansal, bilimsel, kültürel ve politik güç olarak uluslararası platformda sayılarından çok büyük bir güce sahip olmaları, hem iyilik ve hem kötülük konusunda dünya çapında örnekler sergilemeleri, Kur’ân’ın Yahudiler'den neden o kadar çok sözettiğini de açıklar.

Etnik Milliyetçiliğin, Radikal ve Siyasal Dinciliğin en büyük zararını yaşayan Orta Doğu; Netanyahu Rejimini de iyi anlaması gerekir. Netanyahu, zalimliğini ve tüm nefretini; inancı gereği (!) ve etnik kökenlerini koruma (!) nedeniyle gösteriyor. İronik, trajikomik, travmatik ve negatif didaktik…

İsrail Vatandaşlarının ve yeryüzündeki tüm Musevilerin el ele verip Netanyahu Rejimini devirmesi gerektiğine inanıyorum. Ve bu şekilde uluslararası savaşlar ve diplomatik krizler de olmayacaktır.

Filistin, Gazze, Kudüs, Batı Şeria öksüz ve yetim kalmışsa bunun nedeni sadece Siyonizm’in vahşeti ve dehşeti değildir; “İslam Ülkeleri” adı altındaki bizlerin gafleti ve rehavetidir. Savaşlarda ölen tüm siviller için rahmet diliyorum.

Selam, umut, sevgi ve dua ile…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.