Erhan BOZKURT

AH RİM’İN YÜZÜ VE ZEHRA’NIN GÖZLERİ

Geçen günlerde medyada rastladığım ve hazin akıbetlerinden haberdar olduğum Filistin halkının, siyonist İsrail tarafından çektikleri zulümlerden birini anlatacağım

Samimi sevgiler için ayrılık en büyük imtihandır. Hepimiz her sabah çocuğumuzu öper ya işe gideriz ya da onu okula yollarız. Biliriz ki bu son veda değildir. Allahın izniyle akşam yine buluşuruz. Ama bu durum Filistin de öyle değil. Kimi son defa ölmüş annesini yada babasını kucaklıyor, kimisi de son defa ölmüş küçücük çocuğunu…

Filistin de baba olmak çok zordur. Belki en ağır imtihanlardan geçeceksiniz, evlat acısıyla acıların en büyüğünü tadacaksınız. Ama buna “Rabbime teslimiyet” diyeceksiniz. Emin olun ki bu durum medyadan göründüğü kadar basit değildir. Ateşi çıkmış diye sabaha kadar çocuğun başından ayrılmayan aileleriz. Nasıl olurda en ufak bir hastalıkta, başından ayrılamadığımız çocuğumuzdan ebedi olarak ayrılabiliriz ki! Bu ancak Allah’a tam teslimiyetle olur. Şu bir gerçek ki: Cenabı Hak insanı sevgi mayası ile yoğurmuştur; bu yüzden insan sevginin tecellisidir. İnsan bu sevgi ile birçok şeye meyleder. Gördüğü birçok şeyi sever ama o meylettiği şeylerle imtihan olur.

İmtihanların en büyüğü filistinde yaşanıyor. Kucağında ölmüş kendi çocuğunun cansız bedenini taşımak öyle zannediyorum ki tarifi olmayan en büyük acılardandır. Ama Filistin halkı buna “teslimiyet” diyor. Bu nasıl bir teslimiyettir ki; Babası küçük kızı olan; Ahrim’in cansız bedenine tebessüm ederek son defa sarılıyor, son defa öpüyor, son defa kokluyor ve son defa eliyle onun gözünü açtırarak veda ediyor. Sanırım bu öyle bir inanç ki! Ak ile karayı birbirinden tamamen ayırıyor. Bu görüntüler bana yıllar önce… İsrail komutanlarından İsaac Owen'ın gözleri görmeyen bir çocuğu için. Filistin çocuklarına yaptığı oyunu hatırlattı. İsaac Owen; Filistin'de bir mülteci kampındaki okula; çocukların göz muayenesi için bir sağlık heyeti gönderir. Okula gelen bu heyetin asıl amacı ise gözleri güzel olan birinin gözünü çıkarıp  İsaac’ın çocuğuna takmaktır. Muayeneler sırasında doktorlar  küçük ve şirin bir kız çocuğu olan Zehra'nın gözlerini beğenirler. Zehranın ailesini kandırıp; Zehra’yı kontrol için İsrail’in büyük bir hastahanesine götürmemiz gerekiyor deyip yola koyulurlar…

Bu denli acıları görünce; şunu çok iyi anladım ki! aslında öyle çokta kafaya takacak derdimiz yokmuş. Ne kazandığımıza sevinelim, nede kaybettiğimize üzülelim. Hayat bizi ya sevdiklerimizle, ya nefret ettiklerimizle, ya da tövbe ettiklerimizle sınayacaktır… iyi olalım. Çünkü kalbimizdeki  duygulardan bile hesaba çekileceğiz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.