Ferhat KAPLANER

GÖNLÜN DİLİNİ HİSSETMEK

Kendi özümüzden habersiz iç ruhunu hissetmeden büyütülüyor , büyüyoruz. Oysa en çok ona ihtiyacımız var.

Bizim gönlümüz başıboş yaşayamaz. Her şeyin olduğu gibi onun da ihtiyaçları vardır. İhtiyaç deyince yüreğinize ' sevmek ' geldi dediğinizi duyuyor gibiyim. Evet sevmek gönlümün en muhteşem lügatı, hali, manası ..

İzin vermediğin gibi en güzelleri de sendedir. Eğer bunu yaşarsak işte o zaman anlayacağız, hissedeceğiz Fani olandan Baki olanı hem bir tutmayı hem ayırmayı, gönül dilimizle konuşmayı öyle az buçuk değil dibine kadar yaşamayı. Şimdi yazmaktan başka bir şey gelmiyor elimden demeyeceğim

. Ondan önce hissetmek geliyor. His, çünkü bize kucaklamayı sunuyor biz ise dayağı seçiyoruz ve bunu sıkıntı her an patlamaya hazır bomba gibi dışarıya çıkıp ateşler içinde bağıracakken bile yapıyoruz. Halbuki boğazı düğüm düğüm yapıyor kalbimizin yeri nasılda daralıyor sığamıyor. Aradaki ince ayrıntıyı anlamayan bizler sürünüyoruz sadece Rahmansızlıktan sürünüyoruz hem de.

Alemin azabı olanı En -Nur la yani mevcudatı görünür hale getiren alemleri zihinleri ve gönülleri aydınlatanla bu sefer teslim olmayı öğreneceğiz artık o yolu bilmekle kalmayıp o yolda yürüyeceğiz.

Ardından görmek yerine görüldüğümüzü , dokunmak yerine dokunulduğumuzu ve tat almak yerine tadıldığımızı hissedelim ve kendimizi daha lezzetli yapmak için ne yapmamız gerektiğini düşünelim .. işte bütün hislerimizin muhteşem bir konuma geldiğini hissedelim o vakittir ki , fiziki bedenin içindeki iklimi bir kıvılcım olduğunu hatırlayacağız. Kalbimizi gönlümüzü, hissiyatımızı hatırlayarak biz olacağız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.