NEDEN BUNLAR?
Neyin hesabındaydı taş kalbin? Veresiye acılarını tek celsede alacak kadar kin gütmüş müydün ona? Acısını ondan çıkarmaya kıyamazken, değdi mi bir başkasını harcamana? Soğudu mu kininin ateşi? Söndü mü öfken, perçinlendi mi aşkın hatırlarken? Seni aldattığı güne mi gitti aklın, buradan giderken? Yaşadığını yaşatmak mıydı amacın yakıp yıkarken?
Bir gönüle en büyük ilacın sevgi olduğunu söylerken dilin; kaç kez döndü onun adını gecelerce? Kaç sarılışında hatırladın onu? Kaç dokunuşunda, kaç gülüşünde gezdi gözlerin bende onu ararken?
Bir kalpten başka verecek bir şeyim yoktu sana. İçinde sen dolu bir hayattan başka kuracağım bir dünyam olmadı hiç. Sen kendine bu kadar yabancıyken, beni nasıl inandırdın dünyama? Nasıl bir başkasını unutamadan; utanmadan, unutmadan giriverdin umutlarıma?
Bir gün bunları kaleme alacağımı bilsem, ne kadar yazardım acaba? Tek seferde keserdim kalemimin nefesini ve acı bir intiharla mundar ederdim harflerimi. Katili olurdum bana olan sevginin gerçek olmadığına tanıklık ederken. Hiç sızlamadı mı kalbin terk ederken? Hiç yanmadı mı gözlerin; yaşlar akarken? Hiç mi sevmedin burayı, vedalaşmaya gerek bile duymadın giderken? Ben bunları yazarken bile bu kadar ağlarken; hiç mi dokunmadı gönlüne, duymadın mı haykırışımı gözlerini kaparken?
Ben her nefeste sensizliği solurken; hiç korkmadım ölmekten. Her gece dualarda dilerken; Ben hep kendimi katlettim seni severken…
Ve bu hayatta geldiğin tek şey oldu belki de, o da; ” bilmezlikten… ”