Ferhat KAPLANER

ÖYLE ZORDUR Kİ

Öyle zordur ki, yaşamın katlanılmaz oyunlarına tek başına göğüs germek.

Nereye doğru yürüdüğümüzü bilmeden, onca kedere ve üzüntüye rağmen, sızlanmadan hayata devam etmek.

Bazen düşünmüyor değil insan ''Ben nereye gidiyorum?'' ya da ''Kiminle gidiyorum?'', ''Hayattan zevk alıyor muyum?'', ''Almıyorsam neden yaşıyorum?'' evet, bin türlü sonsuzluk aklınızı akıl almaz derecede karıştırıyor. İnsanoğlu zamanın nasıl geçtiğini anlamadan yaşıyor. İleriye dönük koyduğu hedefe gideceğim diye çırpınırken, yaşadığı anı unutuyor. Peki sizce, şuanımızdan daha kıymetli başka neyimiz olabilir? Gelecek kaygısı, insanın içindeki yaşama sevgisini de alıp götürmüyor mu? Hep bir düzen içerisinde yaşamak sizi de benim gibi korkutmuyor mu? Her insanın hayattan beklentileri farklıdır. Ufak şeylerden mutlu olan insanlar, daima çocuk kalabilmiş insanlardır.

İnsanoğlu aslında en yalnız varlıktır. Kendisinden başkası yoktur. Gelip geçici bir hayattır çünkü yaşadığı. Ölüm okuna kafa tutmaya çalışan naçizane vücudu, zamanın keskin kılıç darbesini de yedikten sonra, bir bakmış ki değişmiş bedeni. Çünkü zaman öyle gelip geçici bir şeydi ki, ne zaman ''Bugün nasıl bitecek?'' diye kendinize sorduğunuzda, bir bakıyorsunuz ki gün batmış bile. Söylesenize bitmez dediğiniz hangi gününüz şimdiye kadar bitmedi? Hangi gecenin sabahında Güneş, yeniden doğmadı gökyüzünde? Arkanıza dönüp baktığınızda, hangi kederiniz aynı tazelikle yanınızda şimdi? Demek istediğim o ki; elimizde kaç miktar kaldığını bilmediğimiz, en değerli servetimiz olan zamanımızı neden üzülerek harcamayı tercih ediyoruz ki? Şöyle bir etrafınıza baktığınızda, sizden daha kıymetli herhangi bir şey görebiliyor musunuz?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.