SEVGİ DOĞUŞTAN MIDIR?
“sevgi” dediğimiz şey ruhun ilk ayrılmaz parçalarından değildi. Dış dünyadan yabancı bir veri olarak (daha bebekken) öğrendik. Ebeveyn genlerine yine bebekken, beynimiz ilgili loblarda karşılığını aldığı için sevgi tepkilerini gösteririz. Dış dünyadan aldığımız ilk dış duyusal kaynak ebeveynimizdir. O halde ruhun ilk var oluşunda bunlar ilahi biçimde genetik koda yazılmıştır. Ancak öğrenilmesi dış dünyadadır. Genlerimize geçiş Adem peygamberden bu yana sürmüştür.
Adem’e üflenen ilahi lütuf merhamet ve sevgi doluydu ve genetik koda ilahi bir müdahale ile yerleşti. Fakat sevgiyi öğrenmemiz için dış dünyaya geldik. Onu yabancı bir veri olarak öğrendik, fakat işi çığırından çıkartıp cinsel temelli patolojik aşklara tutulduk. Bize yaratılışta (cen halindeyken) tanrısal şekilde üflenip ruhumuza kodlanan sevginin ilk ve tek asıl dönüş hedefi ise insanın O’na yönelmesiydi. Tanrı insanlar arasında barış ve sevgiyi sağlamayı ilahi olarak kodlarımıza yazdığı halde bunu idrak edemedik. Bunu başaramadık bir türlü!. Sadece barış, sevgi, ışık paketleriyle dolaşan klonlar haline dönüştük. Lafa bayılırız, fakat onun kaynağından çıkarmak için düşünüp çabalamayız.
Bence sevgi iyi olmaktır, iyilik yapmaktır, iyi davranmaktır. Kutsal kitaplar sevgiyi öğütlerken aslında iyi insanı, kamil insanı, Allah'a teslim olmuş takva dolu bir kulu işaret eder. Allah insanlara sevgi bilgisini, genlerine cen halindeyken kodlamıştır. Fakat bu kodun çözülmesi için yine yaratıcının izlerini taşıyan muhteşem doğaya yöneliriz. O halde..Sevgi doğuştan değil, doğadan gelir.