Hüseyin ACAR

BİREY DEĞİL, 'YARIŞ ATI' HAZIRLIYORUZ

Ebeveynler çocuklarının geleceği için endişelenirken onların bu gününü zora sokabiliyor. Sürekli denemeler, karşılaştırmalar, akranları ile yarış içine sokma, başarı ve başarısızlıklarını çok fazla gündemde tutma ve kişiliğinin diğer farklı yönlerini göz ardı ederek tek kriterin sınav başarısı olmasına doğru ilerleyen bir iletişime geçilebiliyor. Kafalarında onca korku ve telaş varken bir de ebeveynin kaygılarını hisseden ve paniğe kapılan çocuklar kendilerini amansız bir yarışın içinde bulabiliyor.

Soluksuzca oradan oraya koşuşturan, özel derslerden, dershanelerden, deneme sınavlarından başını kaldıramayan çocuklar kendine dair tek değer duygusunu sınavlardan aldığı puanlara göre oluşturmaya ve iniş çıkışlar yaşamaya, beklediği başarıyı yakalayamadığında da değerlilik hissini yavaşça yitirmeye başlayabiliyor.

Hepimiz çocuklarımızla iyi ya da kötü, az ya da çok bir etkileşime giriyoruz. Uzmanlar her daim çocuklarınızla mutlaka iletişime geçin, kaliteli vakit geçirin diyor. Aslında onunla birlikte yapacağınız yarım saatlik bir yürüyüş, alışveriş, oyun oynama bile yetiyor. Unutmayalım ki çocukların sadece dersteki başarısı kriter olmamalı ebeveynler için.

Çocuk ilkokul 3. sınıftan itibaren sürekli sınavlarla haşır neşir olmaya başlıyor. Çocuğumuzdan birtakım beklentilerimiz oluyor. Çocuklarımızı diğer çocuklarla kıyaslıyoruz. Örnek vermek gerekirse; Ahmet matematik sınavından 5 almış, ama sen 3 almışsın. Böyle bir kıyaslama yapıyoruz. Aslında bu çok yanlış. Her çocuk kendine özgün ilgi ve yeteneğe sahiptir. Beş parmağın beşi de nasıl bir değil ise, çocuklarımızın hepsi de birbirinden ilgi ve yetenek anlamında farklıdır. Benim çocuğumun matematiği çok iyi olabilir, bu diğer çocuklarında aynı başarıyı gösterecekleri anlamına gelmez. Biz anne babalar olarak, bu tür hatalar içerisine düşüyoruz. Sürekli kıyaslamalar yapıyoruz.

Eğer ki sadece çocuklarımızdan derse odaklı başarı istersek bizler birey değil, yarış atı hazırlamış olacağız. Günümüz ebeveynlerine baktığımızda maalesef bu hataya hepsi düşmemiş olsa da toplumun yüzde 80’ine yakını bu hataya düşmüş bulunuyorlar. Çocuğun başarısını sayısal etkenlere indirgemek o çocuklara yapılan en büyük kötülüktür. Bu çocuklarımıza sadece derste başarılı olun da gerisi önemli değil mantığını empoze ettiğimiz sürece üzülerek belirtmek isterim ki bu yavrularımız elimizden birer birer kayıp gidecekler.

Ebetteki eğitimdeki başarı önemlidir ama her şey değildir. Bu çocuklar öncellikle vatanına, milletine, ahlaki değerlerine, dinine ve çevresine faydalı birer birey olduklarını hissetmelidirler. Sayısal başarı er ya da geç gelecektir.

Bugün hangi ebeveynin ağzı açılsa ; çocuğum teknolojiye yenik düşmüş, elinden telefon tablet düşmüyor, bir bardak su getirmiyor, bir ekmek almaya gönderemiyoruz, vb şikâyetlerle karşınıza çıkmaktadırlar. Bunun en büyük sorunu sorumluluk vermediğimizden veyahut çocukların okuldan döner dönmez, daha üstünü değiştirmeden oğlum/kızım hemen ödevini yap demekten kaynaklanmıyor mu sizce? Maalesef bizler çocuklarımız iyi bir üniversite kazansın, iyi bir doktor, iyi bir mühendis olsun diye diye bizler bu gençliğin sorumluluk bilincini ve toplumda kendilerini ifade etme yeteneklerini ellerimizle yok ettik.

Sağlıklı bireyler yetiştirmek istiyorsak; insan yetiştirmemiz gerekiyor yarış atı değil…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.