Diyarbakır, geçmişin izlerini taşıyan, binlerce yıllık bir tarihin ve kültürün yaşadığı bir şehir. Bu kadim kent, her mevsim farklı bir güzellik sunarken, sonbahar ise şehri bambaşka bir ruha büründürüyor. Özellikle Hevsel Bahçeleri, Diyarbakır’ın en büyüleyici doğal alanlarından biri olarak sonbaharın gelişiyle adeta bir renk cümbüşüne dönüşüyor. Sarının, kahverenginin, yeşilin en canlı tonlarının birleştiği bu eşsiz manzara hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini cezbediyor.
Hevsel Bahçeleri, 8000 yıllık geçmişiyle sadece Diyarbakır’ın değil, bölgenin en önemli tarım alanlarından biri olma özelliğini taşıyor. Dicle Nehri'nin bereketli toprakları üzerinde kurulu bu bahçeler, tarih boyunca bölge halkının zahire deposu, dinlenme alanı ve geçim kaynağı olmuştur. Her mevsim ayrı bir güzellik sunan Hevsel Bahçeleri, sonbahar geldiğinde adeta yeniden doğuyor. Sarı yapraklar rüzgarla savrulurken, kırmızı ve turuncu tonları bahçeleri bir tabloya dönüştürüyor. Yavaşça sararan yapraklar, toprakla kucaklaşırken, çevredeki kuş sesleri ve rüzgarın hışırtısı bu manzaranın büyüsünü derinleştiriyor.
Diyarbakır surları, taşları, tarihi sokakları, hanları ve camileriyle adeta bir açık hava müzesi gibi. Ziyaretçilerini geçmişin izlerine götüren bu bölge, sonbaharın ışığı altında bir başka güzellik kazanıyor. Her adımda farklı bir tarih, farklı bir kültürle karşılaşıyor insan. Sur’un taşlarında gezinirken, Dicle Nehri’nin çevresindeki Hevsel Bahçeleri’ne bakmak, bu kadim şehri bir başka gözle görmek anlamına geliyor.
Sonbahar, Diyarbakır’ı adeta yeniden keşfetmek insanın zihninde derin izler bırakıyor. Fotoğraf tutkunları içinse Hevsel Bahçeleri ve Diyarbakır’ın tarihi dokusu, eşsiz kareler yakalamak için mükemmel bir ortam sunuyor.
Diyarbakır’ın tarihi ve kültürel mirası, sonbaharın renkleriyle birleşerek şehri adeta bir sanat galerisine dönüştürüyor. Hevsel Bahçeleri’nin sararan yaprakları, Dicle’nin bereketli suları, tarihi surların taşları ve camilerin minaresindeki rüzgâr, her biri birer tablo gibi karşımıza çıkıyor. Hem geçmişin izlerine hem de doğanın güzelliklerine doymak mümkün değil.