Şiddet, insanlık tarihinin en eski sorunlarından biri. Ne yazık ki, teknoloji ilerledikçe ve hayatımızın her alanına yayıldıkça, şiddet de yeni boyutlar kazanıyor. Günümüzde şiddetin en yaygın ve korkutucu biçimlerinden biri, sosyal medyada ve internet ortamında karşımıza çıkan siber zorbalık. Özellikle gençler ve çocuklar, bu dijital dünyada en savunmasız kesimi oluşturuyor.
UNICEF, siber zorbalığı dijital teknolojilerin kullanımı ile yapılan bir tür şiddet olarak tanımlıyor. Mesajlaşma platformları, sosyal medya, oyunlar ve e-postalar bu tür zorbalığın yaygın olarak görüldüğü alanlar. Zorbalığın amacı ise açık: Hedeflenen kişiyi korkutmak, sindirmek veya kızdırmak. Özellikle 12-17 yaş grubundaki bireyler, internet kullanım oranlarının yüksekliği sebebiyle bu zorbalığa en çok maruz kalan kesimi oluşturuyor. Bu da onların siber zorbalığın ve tacizin en yaygın hedefi haline gelmesine yol açıyor.
Bu durum sadece çocuklarla sınırlı değil. Genç yaştaki kadınlar da siber zorbalık ve cinsel istismar tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Özellikle sosyal medya platformlarında, çocukların ve genç kadınların fotoğraflarının izinsiz paylaşılması, dedikoduların yayılması ya da tehdit ve şantaj yapılması oldukça yaygın hale geldi. Ne yazık ki, bu tür vakaların sayısı her geçen gün artıyor. Siber zorbalığın ve cinsel istismarın kurbanları, yaşadıkları korku ve utanç nedeniyle durumu aileleriyle ya da yetkililerle paylaşmaktan çekiniyor. Tacizciler de bu durumu fırsata çevirerek zorbalıklarını sürdürüyorlar.
Özellikle sosyal medya uygulamaları, gençleri tuzağa düşürmek için kötü niyetli kişilerin sıkça kullandığı bir araç haline geldi. Instagram ve TikTok gibi popüler platformlar üzerinden çıplak fotoğraf isteme vakaları her geçen gün artıyor. Çocuklar, "Ailenle konuşacağım" gibi tehditlerle şantajlara boyun eğiyor ve bu korku onları daha da çaresiz bir duruma düşürüyor. Parçalanmış ailelerin çocukları, istismar riskine çok daha açık. Aile yapısındaki zayıflıklar, çocukları dijital ortamda daha savunmasız bırakıyor.
Bu tehdit sadece sosyal medya platformlarıyla sınırlı değil. Discord gibi anlık mesajlaşma uygulamalarında da taciz vakaları artış göstermekte. Bu platformlarda sapkın gruplar, özellikle kız çocuklarını hedef alarak cinsel istismarda bulunuyorlar. Çocukların adres bilgileri ve ailelerinin kimlikleriyle tehdit edilmesi, onların bu tuzaklardan kaçmasını daha da zorlaştırıyor.
Peki, bu korkutucu tablo karşısında ne yapabiliriz? Öncelikle, ailelerin çocuklarına dijital dünya hakkında bilinç kazandırması şart. Çocukların internet ortamında nelerle karşılaşabileceklerini bilmeleri, karşılaştıkları tehlikeleri daha iyi anlamalarını sağlar. Anne-babalar, çocuklarıyla açık iletişim kurmalı, onların sosyal medya hesaplarını yakından takip etmeli ve siber zorbalıkla nasıl başa çıkabileceklerini öğretmeli. Sadece kız çocukları değil, erkek çocuklarının da bu konuda bilinçlendirilmesi önemli. Ayrıca, parçalanmış veya baskıcı ailelerin çocukları daha büyük risk altında olduğu için, bu ailelerin ekstra dikkatli olması gerekiyor.
Yetkililere de büyük bir sorumluluk düşüyor. Siber zorbalık ve cinsel istismar vakalarının önlenmesi için acil tedbirler alınmalı. Yasal düzenlemeler sıkılaştırılmalı, sosyal medya platformları daha etkin şekilde denetlenmeli ve bu suçları işleyenler en ağır şekilde cezalandırılmalı.
Unutulmamalı ki, internet sadece eğlence veya sosyalleşme alanı değildir. Bu dünyada çocuklarımızı koruyamazsak, onların gerçek hayattaki güvenliğini de koruyamayız. Aileler, toplum ve yetkililer bu anlamda herkese büyük sorumluluk düşüyor. Çocuklarımızın sağlıklı ve güvenli bir dijital dünyada büyümelerini sağlamak, hepimizin en önemli görevi.