Şunun şurasında ne kaldı ki; 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri için geri sayıma başladık sayılır. Toplumumuzdaki yaygın kanaat, Genel Seçimlerde Parti’ye Yerel Seçimlerde ise Aday’a oy verilmesinin isabetli olacağıdır.
Bu soruyu şöyle de sorabilirim; sizin için aday mı önemli yoksa parti mi? Tabi ki siyasete bakış açısı sadece ideolojik olanlar, hiç düşünmeksizin “Parti’ye oy veririm” diyebilirler.
Şimdi size gerçek bir “ aday ve parti” öyküsü aktaracağım.
Çok değer verdiğimiz, ailecek sevip saydığımız bir aile dostumuz; yaşadığımız yerde 2 dönem üst üste iktidar partisinden Belediye Başkanı seçilip memleketine hizmet etmişti. Memleketi O’na O da memleketine yürekten bağlıydı. Sıra üçüncü döneme gelince hemşerilerinin de ısrarıyla tekrar Belediye Başkanlığı adaylığına soyundu.
Bir ara kendisiyle konuşurken; sohbet arasında “ Belli olmaz Meltem Abla” dedi. “Bugün buradayız ama bir bakarsın yarın başka bir yerde oluruz”…
Nitekim de öyle oldu.
İktidar Partisinden aday olamayacağını anlayınca, Ana Muhalefet Partisinde buluverdi kendini. Ve Ana Muhalefet Partisi’nin adayının adaylığı geri çekildi. Yerine “Bizim Başkan” geçiverdi. Artık Ana Muhalefet Partisi’nin Adayı idi.
Ana Muhalefet Partisi’nin seçmeni olaya ideolojik baktığı için, İktidar Partisi’nden transfer olan Aday’a el mahkûm oy verdiler.
Hem kendisini seven seçmenlerinin hem de Ana Muhalefet Partisi seçmeninin oyunu alan Başkanımız tekrar seçildi.
Ana Muhalefet Partisi’nin de oylarıyla yeniden Belediye Başkanı seçilen Başkanımız, memleketine hizmet etmeye bu sayede devam etti.
Aradan çok az bir zaman geçti…
Bizim Başkan yine yaptı yapacağını…
Veee, yuvasına döndü. Yani yeniden İktidar Partisi’ne transfer oldu.
Halk O’nu sevmişti bir kere…
Bir dönem daha Başkanlık yaptı.
Sonrasında yerini başka Aday’a bıraktı.
O Aday seçimi kazanamadı.
Ana Muhalefet Partisi’nin ( bir zamanlar adaylığı geri çektirilen) Aday’ı seçimi kazandı.
Şimdilerde gözler ve kalpler yine o Başkan’ını aradı.
31 Mart’ta aday gösterildiği varsayıldığında seçileceğine yürekten inanılan ve kendisini seven sayan bir seçmen kitlesine sahip. Öyle her siyasetçiye nasip olamayacak bir meziyet bu. Bazıları iz, bazıları toz bırakır. Ne diyelim, darısı günümüz siyasetçilerinin başına… Dilerim onlar da kendi memleketlerinde İZ BIRAKANLARDAN olsunlar. Memleketlerini hizmette yarışsınlar.
Çoklu afetler yaşadığımız, iklim değişikliğinin etkilerini giderek daha da fazla hissettiğimiz günümüzde; Afete Dirençli Kentlerin önceliği asla tartışılmaz. Seçilecek Belediye Başkanları kimler olurlarsa olsunlar; vatandaşların günlük yaşamlarını aksatmayacak şekilde kentlerin kaynaklarını verimli ve ekonomik olarak kullanmalılar. Bu nedenle alt yapı hizmetlerinde, ulaşımda ve diğer alanlarda planlı ve koordineli olmak zorundadırlar.
Bizlere düşen de, vatandaş olarak sandığa gidip yaşadığımız kentin geleceğinde söz sahibi olduğumuz bilinciyle oyumuzu kullanmaktır.
Ne demişler:
“Yol sizi nereye götürüyorsa oraya gitmeyin, yol olmayan yerden gidin ki; iz bırakın.”
Haftaya görüşmek üzere, hoşçakalın.