Bu hafta baba memleketim Elmalı’dan söz etmek istiyorum. Ne mutlu bana ki; hem çocukluğumun en güzel anılarını yaşadığım Elmalı hem de şimdilerde gönül verdiğim Diyarbakır, ikisi de tarih kokar buram buram. Diyarbakır kadar olmasa bile, Elmalı da gerçekten kadim bir kenttir.
Elmalı’nın tarihi, M.Ö. 14. Yüzyıl Likyalılarına kadar uzanmaktadır. Sonrasında Arzava Krallığı, Persler, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Teke Beyliği ve son olarak 1920 yılına kadar Osmanlı hâkimiyetine girmiştir.
Rahmetli babamın mezarının da bulunduğu Elmalı, çocukluğumun yazlarını geçirdiğim bir hatıra defteri gibidir benim için. Okullar tatil olur olmaz, Antalya’dan Ankara’dan bütün kardeşler Elmalı’da rahmetli babaannemin Karyağdı Mahallesindeki 3 katlı ahşap evinde toplanırlardı. Babaannem ve O’nun annesi Nuriye Keskin ninemiz bu evde birlikte yaşarlardı. Elmalı evleri de çok ünlüdür hani… Tipik bir Türk evi. Şimdilerde Elmalı’daki bütün evler restore edilerek günümüze kazandırılmaya çalışılmaktadır. Büyük ölçüde başarı ile yürütülen bu çalışmalar sayesinde Tarihi Elmalı Evleri değerine bir değer daha katmıştır.
Evet, yazları Antalya’dan Elmalı’ya gitmek benim için oldukça hoşnutsuz bir durum olurdu. Ama sonrasında, bütün kardeş çocukları bir arada her türlü yaramazlığa hazır ve nazır beklerdik. 2 erkek, 6 kız çocuk… Bizden yaşça biraz büyük olan İki kız kardeş dışında aramızda fazlaca bir yaş farkı da olmayınca, Elmalı kazan biz kepçe!
Tabi ki nereye kadar?
Her nereye gitsek, anında bulurlardı bizi…
Sonumuz, camideki Kur’an Kursu olurdu…
Elmalı, ünlü İslam âlimleri yetiştiren medreseleri ile de anılmaktadır.
Bunlardan en bilineni Elmalılı Hamdi Yazır’dır. Hamdi Yazır’ın babası Hoca Numan Efendi de tahsilini Elmalı’da tamamlamıştır. Ayrıca yine Elmalılı âlimlerden babamın da ismini aldığı Esad Efendi de vardır. Elmalılı Hamdi Yazır, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kur'an-ı Kerim'i ilk kez Türkçe tefsir etmesi için vazifelendirdiği Mehmet Akif Ersoy’dan sonra ikinci kişidir. Elmalılı Hamdi Yazır’ın az bilinen bir başka yönü de şu:
Şeyhülislam fetvayı vermediği için, 1. Fetva Emini olarak II. Abdülhamit'in tahttan alınması için gereken fetvayı İttihat Terakkicilerin isteği doğrultusunda yazar.
Ve böylece kadim ilçemiz Elmalı’nın Türk tarihinde oynadığı önemli rol ortaya çıkar.
Elmalı daha birçok İslam âlimi ile de anılır. Örneğin; İBRAHİM BEDRETTİN ELMALI: Türk ilahiyatçı ve siyasetçi 8. Diyanet İşleri Başkanıdır. Elmalı’da iki ünlü türbe de vardır.1- Abdulvahab (Vahab-ı Ümmi) Türbesi; Şehrin kuzeyinde en üst kısımdadır.
2- Abdal Musa Türbesi: Elmalı Tekke köyündedir. Abdal Musa Tekkesi'nin yapılışına ait bir yazı bulunmamakta ise de eserin XIII. yüzyılda yapıldığı ileri sürülmektedir.
Sıcak Antalya yazlarından bir nebze de olsa kurtulduğumuz Elmalı, bizim yaylamızdı. Çeşmelerinden akan buz gibi soğuk suları, sofra kurulduğunda elimize tutuşturulan bakır sürahilere doldurur evin yolunu tutardık. Her sokakta olan çeşmeler Elmalı’nın olmazsa olmazlarındandı. Üst kata çıkan merdiveni bir kapı ile kapatılan ve üst katı kiraya verilen baba evi, yine de her şeye rağmen çok güzeldi. Kimi zaman elektrik olmaz, gaz lambası yakardık.
Alt bodrumda kiler ve depolar vardı. Bodrumdan çıkılan bahçede sonradan yapılan betonarme hamam, bu evin tarihi dokusu ile uyuşmayan görüntü sergilemesine rağmen, işlevselliği ile önemli bir yer tutuyordu. Tek oyuncağımız, bir plastik bebek ve sonrasında gazete bayiliği de yapan kitapçıdan aldığımız Şebnem kitapları idi. Babaannem rahmetli, her sabah mutfakta bulunan şöminede bize türlü yiyecekler hazırlardı. Közlenmiş dolmalık biberin kokusu hala burnumda… Mutfaktaki tel dolap, teneke kutudaki bisküviler ve tabi ki güllü lokum. Bir de şimdilerde gözüm gibi baktığım babamın babasından kalma eski bir radyo vardı, ara sıra onu çalıştırır, bir radyo kanalı bulmak için uğraşıp dururduk.
Bu hafta sizlere yazım değişik gelmiş olabilir. Diyarbakır sevdalısı bu kardeşinizin büyüdüğü, yaşadığı kültürden bir kesit paylaşmak istedim sizlerle. Umarım sıkılmadınız…
Haftaya görüşmek üzere, sağlıcakla kalın…