Son zamanlarda Diyarbakır’da en çok dikkatimi çeken, öfkesine hâkim olamayan insanlarca hiç de arzu edilmeyen sonuçlara yol açan ve adına “şiddet olayları” da diyebileceğimiz vahim olayların sayısının giderek daha da artması…
Bu kimi zaman trafikte bir kavga, kimi zaman kadına şiddet ve hatta ne yazık ki cinayet olarak karşımıza çıkmakta. Eline geçirdiği ateşli silahlarla sağa sola rastgele ateş açanlara ne demeli?
Tabi ki tüm duygular, insan olmanın gereği…
Öfke de öyle.
Ancak unutmamamız gerekir ki, öfke hiçbir derdimize çare hiçbir yaramıza merhem olamaz. Aksine bizde daha beter onulmaz yaralara, dermansız dertlere yol açar.
Bilirim; Diyarbakırlı olmak zordur. Bilirim; Diyarbakırlı, merttir. Diyarbakırlı, cömerttir. Coğrafyası gibidir, yüreği yaz sıcağını aratmaz. Yeri geldiğinde de kışı gibi serttir. Dürüst, sözünün eridir.
Söz verip de sözünü tutmayana, dün dediğini bugün unutana, dün yaptığını bugün inkâr edene asla ve asla sahip çıkmaz.
Sen doğru olursan bağrına basar.
Eğri isen vay haline.
Yaşamı adeta bir duygu seli gibidir Diyarbakırlının.
Sevgisini, aşkını, kinini, öfkesini, merhametini hep en uçlarda yaşar.
Bakın; ne güzel söylemiş Mevlana:
“İnsan kısmı bir misafirhane,
Her sabah yeni birisi gelir.
Bir sevinç, bir bunalım, bir zalimlik,
Aniden farkına varmak bir şeyin,
Hepsi beklenmedik misafir.”
Ve ekler; “hepsini karşılayıp eyle”…
Bize düşen de tüm bu duyguların insan olmanın bir gereği olduğunu bilmek ve ona göre davranmaktır.
Örneğin öfke kontrolünü öğrenmeliyiz.
Bizi kızdıran öfkeden deliye döndüren şeyin her ne olursa olsun, geçici olduğunu asla aklımızdan çıkarmadan; derin bir nefes alıp sakinleşmeyi denemeliyiz.
Belimizdeki silaha değil, yüreğimizdeki insan sevgisine güvenelim ve ona kulak verelim.
Silah demişken; bireysel silahlanmanın giderek arttığı Diyarbakır’da eğer gerçekten önlem alınmazsa, daha da vahim olaylara doğru sürüklenmemizin önüne kimse geçemez.
Bir vatandaş olarak söylüyorum; Diyarbakır’da bireysel silahlanma bu kadar kolay olmamalı.
Ruhsatlı silah almak isteyenlerin sayısındaki artış, belindeki silahı göstere göstere her yerde gezenlerden belli değil mi? Bu bir güç gösterisine dönüşmüş durumda. Oysa silah, bize güvenlik sağlamaktan daha ziyade kendi güvenliğimizin düşmanı bile olabilir.
Delikanlılık belinde taşıdığın silah değil bedeninde taşıdığın yürektedir demişler.
Biliyorum sen, yüreği güzel insanlar diyarısın Diyarbakır.
Öfkelenmek sana hiç yakışmıyor…
Öfkelen ama sevginde zengin ol, öfkende fakir!
Şimdilik hoşça kalın, haftaya görüşmek üzere.