Nevzat NARÇİÇEK

NİYET ETTİM TÜM AZALARIMLA ORUÇ TUTMAYA

Ramazan; rehberimiz, kılavuzumuz, göz aydınlığımız, kurtuluş reçetemiz, kitabımız Kuranın nazil olması ile kelam-ı müşerref olduğumuz ay…

Ramazan; yemeği ve içmeyi terk etmek ile melekvari bir hayatın kapılarını açan şuur...

Ramazan; kaskatı kalplerin yumuşadığı, küskün gönüllerin birbirine yakınlaştığı manevi huzur iklimi…

Ramazan; tebessümün sadaka olduğunun idrakinin zirve yaptığı ay…

Ramazan; masum bir çocuğun elindeki bir tabak yemek ile gözlerinin içinin güldüğü mukaddes zaman dilimi…

Ramazan; zengine fırsat, fakire umut, yetime tebessüm, çocuğa gülen göz…

Ramazan; nefsi dizginleyen, ruhu şahlandıran, kalbi yumuşatan mana iksiri…

Tüm güzelliğiyle hoş, ameli bir edayla Ramazan orucu bize geldi. Bize gelen elbet bizden bir şeyler alacaktır, bize bir şey verecektir ve gelen elbet gidecektir. Giden ise ya mesrur gider ya da hüzünlü…

Ramazan, bize hoş geldi. Ramazan bize hoşluklar getirdi. Ramazan bizi biz yapmaya geldi. Mana âleminde fıtrat cihetiyle yüklendiğimiz insanlığımızı bize hatırlatmaya geldi…

Ramazan; bize kaybettiklerimizi, unuttuklarımızı, ihmal ettiklerimizi, yitirdiklerimizi bize tekrar vermeye geldi. Ramazan bize; “Ey insanlar aç kalın, susuz kalın” demeye gelmedi. Ramazan bize; “Ey insanlar kendinizi doyurun, susuzluğunuzu giderin “ demeye geldi…

Evet, Ramazan, oruç beşer hayatında çok ehemmiyetli bir yere sahiptir. Zira hayatın birçok alanına bakan hikmetleri ihtiva eder. Böyle bir pencereden bakıldığında, Ramazanın Cenab-ı Hakk’ın bizi terbiye vasfını tarif eden rububietine, insanın sosyal toplumsal hayatını oluşturan hayat-ı içtimayesine, kişinin şahsı kemalatına bakan yönüyle nefsin terbiyesine ve şükrü ihtiva eden yaratıcının nimetlerinin şükrüne bakan birçok hikmeti vardır. Ramazanın mana ve ehemmiyetine bu hikmetler nazarında bakıldığında sadece açlık ve susuzluktan ibaret olmadığı aşikârdır.

Kâinatın yaratılma sebebi olan efendimizin “nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz” hitabına kulak verdiğimizde orucun sadece açlık ve susuzluk olmadığı hakikati karşımıza çıkar. O zaman oruçtan mana tüm uzuvların niyetlenmesidir. Dil yalan söylememeye niyet edecek, kardeş eti yemek olan gıybetten uzak duracağına niyet edecek, insanlar sataştığında, laf söylediğinde “Ben oruçluyum, oruca niyet ettim” diyecek. Söz hakikati dillendirmeye niyet edecek. Allah ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun, hitabına niyet edecek, göz harama bakmamaya niyet edecek, kulak haram dinlememeye niyet edecek, el harama uzanmamaya niyet edecek, ayak harama gitmemeye niyet edecek. Hâsılı kelam, her aza oruç tutmaya niyet edecek. Evet, gözün bakması, ayağın gitmesi, dilin yalan söylemesi belki orucu bozmaz, lakin bizi bozar; bizden birçok değeri bozar, bizi biz olmaktan öteye götürür. Onun için her azanın niyet etmesi gerek oruca…

Ramazan bize geldi, Ramazan bize hoş geldi. Ramazan bize muhtaç olduklarımızı hatırlatmaya geldi. Evet, aç kalıp fakirin/açın halini anlamaya ne kadar muhtaç isek doğru söz söyleyerek, dilimize hakikatleri söyleterek, dilimizi yalandan uzaklaştırarak “emin olma”  vasfını anlamaya o kadar muhtacız. Zira nasıl ki kuru bir ekmek zengin bir adama verildiğinde nimet olma vasfı tam anlamıyla anlaşılamıyorsa, ahir zaman dediğimiz zamanda da emin olma vasfını anlayamıyor beşer. Zira sıdk ile kizb birbirine karışmış, bu iki zıddın birbirine yaklaşması ile dilden dökülen söz hakikatten uzaklaşmış. Bunun için emin olmaya muhtacız. Emin olunacak ki söz istikamet yoluna girsin.

Ramazan; “bize emin olun” fırsatını sunan bir rahmet. Ramazan sıdk ile kizbin arasını açan bir anahtar…

Ramazan bize geldi. Ramazan bize, gönüllerimize safa getirdi. Ramazan nefislerimize, dizginleyici olarak geldi. Evet, nefis her daim kendini hür ve serbest bilir. Gayrimeşru her fiili işlemeyi kendine vazife addeder. Zira yaratıcısının hitabıdır “kötülüğü emreder.” Nefis dil vasıtasıyla istediği her sözü söylemeyi arzu eder. Lakin Ramazan bize hoş geldiği nefse na-hoş gelir. Ramazan mideye set vurduğu gibi nefse de gem vurur. Nefsin heva ve heveslerine kapılmamayı hatırlatır bize Ramazan…

Evet, Ramazan birçok güzellik ve hikmet demektir. Şairler şiirlerini Ramazan ile süsler, hatipler söze kuvvet verir Ramazan ile muhlisler Ramazanla ihlasın doruğuna çıkarlar. Onun için Ramazanın manası açlık ve susuzluk değildir. Ramazanda mana her uzvumuza hakikati hatırlatmaktır, tövbe ile arınmaktır, günahlardan dönmektir, hakikate ram olmaktır…

Ramazandan mana kuran ve sünnete sarılmaktır, Allaha iman, resule itaattir. Hâsılı kelam Ramazandan mana  “ Niyet Ettim Tüm Azalarımla Oruç Tutmaya” demektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.