Son yıllarda, sınır ülkelerindeki çatışmalı süreçler nedeniyle milyonlarca insan göç etmek zorunda kaldı. 9 Kasım 2023 tarihinde İçişleri Bakanı tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de düzenli göçmen sayısı 4 milyon 643 bin 986 olarak açıklandı. Türkiye'ye gelen göçmenler ülkenin dört bir yanına yayılmış durumda ve yaşamlarını idame etmeye çalışıyorlar. Göçmenlerin en yoğun olarak bulunduğu illerin başında Diyarbakır geliyor. Göç İdaresi Başkanlığı’nın en son güncellediği verilere göre, Diyarbakır’da 21 bin 786 Suriyeli yaşıyor.
Göçmenler, ülkede büyük ölçüde ucuz iş gücü olarak görülüyor ve bu durum onları daha da kırılgan hale getiriyor. Yoksulluk her geçen gün artarken, insanlar açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürmek zorunda kalıyor. Bu süreçte en çok etkilenenler ise kadınlar ve çocuklar oluyor. Hem göç hem de yoksulluğun getirdiği zorluklar, bu kesim için yaşamı daha da zorlaştırıyor. Çöplerden kâğıt toplayan kadın ve çocukların sayısı hızla artıyor.
Her köşe başında, içinde çocukların olduğu çöp arabalarını gezdiren kadınlar göze çarpıyor. Bu kadınlar ve çocuklar, hijyen koşullarından uzak bir şekilde, yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Özellikle çocuklar, en hassas yaşlarda, mikropların kol gezdiği koşullarda büyüyorlar. Kadınlar hem kendi hem de çocuklarının yaşamının ağırlığını omuzlarında taşıyor. Yorgun yüzlerindeki çizgiler, bu ağır yükü açıkça ortaya koyuyor.
Sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar, şehrin dört bir yanında ağır yükler taşıyan bu kadınlar ve çocuklar, içler acısı bir tablo oluşturuyor. Kilosu üç beş kuruştan satılan atıklar, akşam eve bir parça ekmek götürebilmek için toplanıyor.
Peki, bu durumun ağırlığı artmaya devam mı edecek? Kent merkezindeki bu kadınlar ve çocuklar gerçekten görülmüyor mu? STK'lar, belediyeler ve valilik bu kadınlar için daha sağlıklı ve uygun koşullarda istihdam sağlamayı, çocukların eğitimlerini sürdürebilmeleri için gerekli takip ve koşulları oluşturamaz mı?
Alınmayan bu önlemler, ileride büyük bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Herkesin daha iyi koşullarda yaşayabilme hakkı yok mu? Göç idareleri bu konuda nasıl bir çözüm yolu öneriyor?