Şevket KOYUNCU

İSLAM CAHİLLERİ

Ülkemizde okur-yazar oranının düşük olduğu yıllar çok gerilerde kaldı. Genel olarak yüzde 70, 80 civarında okuma-yazma bilen halkımız var. Bunların bir bölümü orta öğrenimi bitirirken yüzde 20-30 civarı da üniversite ve yüksek okullardan mezun oluyorlar. Kitap okuma alışkanlığı da eskiye oranla çok daha fazla. Her şey daha iyiye doğru giderken nedense dinle ilgili aynı paralellikte bir ilerleme olmuyor. İnsanımız daha kültürlü daha entel olmaya başlamasına rağmen dini konularda hala çok cahiliz. Bunun en büyük nedeni eğitim sistemimizden kaynaklanıyor diyebiliriz. İnsanlar dini eğitimlerini alamadıkları için kulaktan dolma bilgileri din zannedip ona göre davranıyorlar. İnsanımız hala kendi hakkında fazla bir bilgiye sahip değil. Piyasadaki bütün kitapları okuyan insanlar dahi dini kitap okumada aynı iştahı göstermiyorlar. Böyle olunca aslında hiçbir zorluğu, karmaşıklığı olmayan Allah’ın indirdiği dini kimse bilmiyor ve uygulamıyor. Entel zannettiğimiz bir kişiden dinle ilgili çok aptalca sorular duyabiliyoruz ve işin garibi kimse de buna şaşırmıyor. Dinin sadece din adamlarının bildiği bir şeymiş gibi davranılıyor. Geçenlerde entellektüel seviyesi çok yüksek arkadaşımdan şöyle bir soru duydum; bir adak adamıştım da acaba Pazar günü kessem dinen bir mahsuru olur mu? Oturup her konuda saatlerce konuşan, bilgisine güvendiğim her tartişmaya katılabilen birinden böyle bir soru nasıl çıkar diye kendi kendime sordum, ona da sordum. Tabi aldığım cevap şöyleydi: ”Abi her konuda kendimi geliştirdim de bu konuda cahil kaldım galiba. ” Adamın cahil kaldığı konuya bakın; İslam: Ahiretin ta kendisi!

Allah Kuran’daki birçok ayette dünyadaki birçok şeyi insanların hizmetine sunulmak üzere ve insana yararlı olacak şekilde yarattığını söylüyor. Ki bunlardan bazıları ufacık bir spermden yaratılmasına karşın kendini yaratana kafa tutup hasım olmuşken. Neyse biz bu insanları geçelim de kendi işimize bakalım. Allah ayetlerinde davarların ısıtıcı ve koruyucu özelliği olduğunu ve onlardan bazılarını yediğimizi söylüyor Nahl 5te. Ardından gelen 6 ve 7’inci ayetlerde onlarda güzellik olduğunu ağırlıklarımızı yüklendiğini söylüyor. Nahl 8’de de “hem binesiniz diye hem bir süs olarak atları katırları ve eşekleri de yarattı. Ve bilmediğiniz daha neler yaratır o”diyor.

Gerçekten de düşündüğümüz zaman etrafımızdali hemen hemen tüm hayvanlardan bir şekilde yararlanıyoruz. Kiminin etinden, sütünden, yumurtasından, balından faydalanırken kimi bizim için ulaşımımızı sağladı bugüne kadar. Kiminin de dersinden yararlandık ısınmak ve giyinmek için. Balinalardan sabun yapıldığını hepimiz biliriz. Allah bu kadar hayvanı yaratırken daha farklı da yaratabilirdi. Belki bir atın üstüne binip gidemezdik, belki de tavuk yumurtlamazdı ama Allah her şeyi insanın yaşamasına yardım için yaratmışken biz ona ne kadar şükrediyoruz? Allah isteseydi biz hiçbir hayvandan yararlanamazdık, maymunu fareyi insan organizmasına yakın diye kobay olarak kullanamazdık. Allah bunları bize sunduğu ve hizmetimize verdiği için ayrı bir minnet borçluyuz gibi geliyor bana. Allah’ım verdiğin bu nimetleri bizim hizmetimize sunduğun için de sana şükürler olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.