Salih KAPLANER

KAYBEDİLEN DEĞERLER VE NEDENLER

"Nerede o eski günler!" diye başlayan sohbetlerin konusu genelde aynıdır.

Herkes çocukluğunda yaşadıklarının güzel olduğunu ve bugüne kıyasla çok daha iyi günler yaşadıklarını anlatır durur.

Her nesil için elbette kendi yaşadığı çocukluk dönemi güzel ve aranılan bir dönemdir. Çocukluğumuzda büyüklerimizden duyduğumuz bu sözü, yaşımız ilerledikçe bizler de sık sık kullanmaktayız.

Şimdi çocuk olanlar da şüphesiz yaşları ilerledikçe aynı sözü kullanmaya devam edeceklerdir.

Belki de "eski günler" muhabbetinin tek ortak noktası, her dönemin bir öncekine göre adım adım bozulmaya doğru gidişinin kabullenilmesidir.

Bütün mahallelinin birbirini tanıdığı, dertleriyle dertlenip, sevinçleri ile sevindiği dönemlerden, aynı apartmanda yaşayıp kapı komşusundan bîhaber insanların yaşadığı bir döneme geçtik.

Birbirimizin sıkıntılarına çare olmayı bıraktığımız gibi, birbirimize olan güvenimizi de kaybettik. Kaybolan güvenle beraber bir çok geleneğimizi ve alışkanlıklarımızı da ya terk ettik ya da terk etmek zorunda bırakıldık.

Evlerde pişirilen yemeklerden birkaç sokak ötede oturan yaşlı komşulara gönderildiği dönemlerden, yan komşumuzun ihtiyaç sahibi olup olmadığını bilmediğimiz veya umursamadığımız günlere geçtik maalesef.

insanlar da gerektiğinde bir anne baba kadar olmasa da imkanları dahilinde yol gösterir veya yardımcı olurlardı. Şimdi istisnalar olmakla birlikte kaç binada bu tür ilişkiler kaldı ki? Hangimiz acele bir işimiz olduğunda çocuklarımızı komşularımıza bırakabiliyoruz…

Her kaybolan gelenekle beraber yaşama sevincimizden de bir şeyler kaybetmekteyiz. Memleketinden uzakta yaşayanlar için bayramların tek neşesi olan çocuklar kapılarımızı çalmayı bıraktıktan sonra bayramların da tadı kaçtı.

Üçer beşer kapımızı çalan çocukların o cıvıltılarını artık göremeyeceğiz gibi duruyor. Şehir hayatı yaşayan bizlere bayram gününde olduğumuzu hissettiren tek figürün çocuklar olduğunu maalesef bu acı olaydan sonra öğrenmiş olduk…

Kaybettiğimiz değerleri yeniden kazanmak için...

nerde o eski bayramlar,,, Çocukluk çağlarımızda yaşayıp da şimdi göremediğimiz gelenek ve adetleri sıralayacak olursak sayısız değerlerimizi farkında olmadan kaybettiğimizi anlarız.

Esasında geçmişi yad etmek güzel olmakla beraber, yapmamız gerekenler; yeniden komşuluk ilişkilerini tesis etmek, birbirimize olan güvenimizi yeniden sağlamak, yakın çevremizden başlamak üzere maddi ya da manevi olarak dostlarımıza yardımcı olmak ve daha bir sürü unuttuğumuz güzellikleri hayatı geçirmektir.

"Bu devran böyle gelmiş böyle gider mantığı" ile ve de neme lazımcılıkla olaylara yaklaşırsak hiç şüphesiz daha bir çok değerimizi kaybedeceğiz…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.