Konuya girmeden evvel, DEM Parti’nin yerel seçimler ile ilgili yaptığı “Ehliyet ve Liyakatı” Nisa Suresi 58’inci Ayette belirtildiği gibi “Bilerek /bilmeyerek” dikkate almadan yaptığı önseçim hakkında bir kaç cümle ile değinip, konuya döneceğim. Tabi DEM Parti şunu diyebilir: Ehliyet ve liyakata hangi parti uyuyor ki, biz uyalım. Evet maalesef Cumhuriyet kurulduğundan bugüne, hiç bir parti uymamıştır. (bkz ehliyet ve liyakat ile ilgili yazım) Zaman zaman Kuran-Kerim’deki referanslara işaret eden AK Parti maalesef diğer partilerden daha fazla uymadıklarını, sonradan devreye sokulan mülakat ile göstermişlerdir. Erdoğan’ın 2023 seçimlerinden önce vaat ettiği "Mülakatı seçimden sonra kaldıracağız" sözlerinden de anlaşılacaktır.
Sokrates’ten Platon’a Tolstoy’dan bir çok filozofa kadar, düşünürler şunu söylemişlerdir. (Ehliyet, liyakat, kişi hak ve özgürlükleri plebisit konusu olamaz. (AİHS’in ilgili maddelerinde aynı şeyi söylenmektedir) Peki, DEM Parti ne demiştir? Biz ehliyet ve liyakatin kesinlikle olması gerektiğine inanıyoruz. Bir seçim var ise oda yerel seçimlerdir. Başkan adaylarımızı önseçimle yani kendilerinin yönlendirebildiği delegeler ile seçmişlerdir. Mevcut adaylar içerisinde belediyeciliği, şehirciliği, planlamayı, en önemlisi kentsel dönüşümü bilen tek bir aday söz konusu değil.
DEM Parti’nin mitingini her izlediğimde "Kayyımi silip süpüreceğiz" sloganları ile halkı coşturmaktadırlar.
Kendilerine 1 Nisan’dan sonra kayyımın aranmayacağı ile ilgili bir soruya net bir cevap verememektedirler. Seçimlerden sonra kayyım atanırsa, ki bunu hiç kimse istemez, AK Parti Diyarbakır Adayı M.Halis Bilden de benzer beyanatta bulunmuştu, halkın oyu dolaylı da olsa kayyıma gitmeyecek mi? Bu kadar politikasızlığa pes doğrusu!
Esas konuya dönersek, DEM Parti’nin “haklı” olarak Öcalan’a uygulanan, tecridin kaldırılması yönündeki eylemlerinin bir neticeye varmamasını nasıl değerlendiriyorlar? Okurlar merak etmektedirler. Öcalan’a uygulanan tecridin müsebbibi sadece hükümet mi?
Bu konuda hükümeti suçlamak en kolay olanı. Bana göre Öcalan’a uygulanan tecridin en büyük müsebbibi Kandil ve 2014’ten bugüne HDP’nin uyguladığı politikasızlıktır.
AİHM, Abdullah Öcalan ile ilgili 18 Mart 2014 tarihinde verdiği kararda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının ömür boyu sürdürüleceğine dair düzenlemelerin işkence yasağına aykırı olduğuna hükmetmiş ve bu konuda yasal düzenlemelerin getirilmesi gerektiğini bildirmişti.
Ayrıca AHİM’e göre Öcalan’ın Ocak 2024 te, şartlı tahliye edilmesi ile ilgili bir kararı da söz konusudur.
Erdogan’ın “Edirne’deki İmralı Adası’ndakine hesap verecek" demesi doğru bir tespit iken, Edirne’deki İmrali’dakine hesap verdi mi? Hayır, Tam tersi Kandil ile birlikte, İmralı’dakini iki defa boşa çıkardılar. Hükümetin de bu konudaki çabasının yeteri kadar olmadığı kanaatindeyim. DEM Parti’ye önerim, genel seçimlerde yanlış ata oynadınız. Yerel seçimlerde hiç oynamadınız. Bari Erdoğan’ın söylediği yeni Anayasa çalışmasına destek verin ki İttihatçılar ile başlayıp Kemalistler ile devam eden yüzyıllık projeyi yırtıp atalım. Eğer Ramazan ayı ı rahmet ve bereket ise, ki öyledir, Kürt meselesi vicdani insani ve Kurani bir meseledir. Bu işi çözecek olan Kürtler ve Türklerin İslami kesimidir. Selamlar!