‘Değerler eğitimi toplumu inşa eden temeldir’
“Değerler eğitimi toplumu inşa eden temeldir” Uzman Eğitmen Av. Aydın Ak'ın sunumuyla Açık Kapı Program her hafta farklı konuklarını ağırlamaya devam ediyor. Açık Kapı’nın bu haftaki konuğu olan Diyarbakır Cihannüma Derneği İl Başkanı Zihni Çapın, “Değerler Eğitimi”ni anlattı. Değerler eğitiminin anne karnından başlayarak mezara kadar devam ettiğini vurgulayan Çapın, değerler eğitiminin akademik başarıdan daha önemli olduğunun altını çizdi. Değerler eğitiminin ailede başladığını ve okulda pekiştiğini kaydeden Çapın, “Değerler eğitimi toplumu inşa eden temeldir. Bu nedenle değerler eğitimi hayatımızın her alanında gerekiyor” dedi.
Diyarbakır Özgür WEB TV'nin sevilen programı "Açık Kapı", her hafta izleyicilerine farklı bir konuyu sunmaya devam ediyor.
Uzman Eğitmen Av. Aydın Ak'ın nezaretinde gerçekleşen program, her bölümde farklı konuları ele alarak izleyicilere değerli bilgiler veriyor.
Aç Kapı’ya katılan uzman isimlerle yapılan keyifli sohbetler, izleyicilere farklı perspektifler sunma imkanı tanıyor. Program, Eğitimden, hukuka, psikolojiden kültür sanata kadar geniş bir yelpazede konuları işleyerek bilgiye dayalı bir eğlence sunuyor.
Açık Kapı'nın sunucusu Av. Aydın Ak, bu haftaki konuğu, Diyarbakır Cihannüma Derneği İl Başkanı ve Hürriyet Koleji idarecilerinden Zihni Çapın oldu.
Hoş ve keyifli bir sohbet havasında gerçekleşen programda, Ak ve Çapın, “Değerler Eğitimi” üzerinde durdu. “Değerler Eğitimi”nin tüm yönleriyle konuşulduğu programdan öne çıkan başlık şu şekilde;
Aydın Ak: Genelde Diyarbakır özelinde Türkiye veya dünyada eğitim üzerine sağlık üzerine gençlerin geleceğini etme konusunda programlarımızı yapıyoruz. Bugünkü konumuz Eğitim. Eğitimin doğuştan ölüme kadar sadece akademik anlamda değil her alanda verilmesi gereken, her alanda ki değerlerin bilinmesi gereken bir konu. Eğitim sistemimizde değerler eğitimi nasıl olmalı, değerler eğitimi nasıl verilmeli? Değerler eğitiminin örnekleri ve evrensel anlamda dünya tarafından nasıl değerler eğitimi veriliyor, kalıcı değerler nasıl oluyor? Akademik başarıların yanında değerler eğitimi önplanda değerler eğitimi okulda mı verilmeli, ailede mi başlamalı? Bunların böyle tamamını çok kıymetli konuğum olan Diyarbakır Cihannüma Derneği İl Başkanı ve Hürriyet Koleji idarecilerinden Zihni Çapın ile konuşacağız.
Zihni hocam hem eğitimci hem Diyarbakır’da güçlü STK'lar nezdinde bir şeylere dertlenen ve Diyarbakır adına değer üretecek işler yapmaya gayret gösteren bir hocamız.
Aydın Ak: Hocam değerler eğitimi deyince ne anlıyoruz, değerler eğitiminden ne anlamalıyız, gerek eğitim sistemimizde gerekse toplum nezdinde değerler eğitimi nasıl olmalı, değerler eğitimi nedir?
Zihni Çapın: Tabii bu çok geniş kapsamlı ve soyut bir konu. Anlatılması, aktarılması ve öğretilmesi gerçekten zor bir konu ancak değerler kavramı ya da değerler eğitimi insanın anne rahmine düşmesi ile başlar mezara kadar devam eder. Değer eğitimi dediğimiz kavram Bir toplumu var eden kendi dinamikleriyle onu hayatta tutan bir toplumun varlık sebebini oluşturan onu milletler arasında farklı kılan ya da insan olarak fıtratının gereğini taşıyan ne kadar özellik varsa güzellik varsa iyilik varsa biz buna değer diyoruz. Değer dediğimiz kavram anne karnında bir çocuğun bedenine ruhun girmesi ile beraber başlar ve insan hayatı boyunca devam eder. Psikiyatristler ve insan eğitimi ile ilgilenen bütün uzmanlar tarafından yapılan bilimsel araştırmalarda anne karnındaki bir çocuğun dinlediği müzik ya da yediği gıdalar çocuğun gelişimi ile ilgili onu etkiliyorsa annenin bulunduğu yerde annenin kullandığı kelimeler, dinlediği müzikler, bulunduğu ortam, bu fiziksel ortam olur sosyal ortam olur yani çocuğun müzik de kullanılan kelimelerin işitsel dünyasında oluşturduğu etki bile onun ruh dünyasında derin izler bırakabiliyor. Değerler eğitimi onun için anne karnından itibaren başlar diyorum. Bu yüzden ilk öğretmen ve en önemli öğretmen annedir diyebiliriz. Değerleri asıl veren ve asıl oluşturan birinci basamak annedir. Evladını bu değerler silsilesi içerisinde doğru değerlerle yetiştirirse bir annenin evladı toplum içerisinde sonraki değerleri bunun üzerine bina ederek geliştirir. Şimdi bu işin biyolojik boyutu.
Aydın Ak: Toplumumuzda islami kesimlerde var olan bir gelenek, bir kural var. Çocuklar doğduktan sonra çocuğun ismi verilirken kulağına ezan okunuyor. Ezanın okunmasını da bebek hissedebiliyor.
Zihni Çapın: Modern dünyada, tıpta, psikolojide blinçaltı dediğimiz bir kavram vardır. İnsanların zihin dünyasına belli mesajları göndererek bunu çok rahat bir şekilde manipüle edebiliriz ya da doğru yönde kanalize edebiliriz. O açıdan değerlerin hakkıyla verilebilmesi için anne karnından bu işin başlaması lazım. Okul sadece değerler eğitimini pekiştirmek ve kalıcı bir hale getirmek için formel bir kurumdur. Değerlerin yaklaşık yüzde 70’i evrenseldir. Dünyanın neresine giderseniz gidin hırsızlık kötüdür, yalan söylemek kötüdür, küfür etmek kötüdür, dürüst olmak iyidir, adil olmak iyidir, merhametli olmak iyidir, yardımlaşma, dayanışma bunlar bütün insanların temel değerleridir. Bütün bu değerler dünyanın her yerinde herkes tarafından kabul edilir. Kültüre göre zamana göre ve coğrafyaya göre de bu değerlerin farklılık gösterdiği de olabiliyor. Bunlar da tabi ki o toplumun inançlarına göre ve zaman göre de değişebiliyor. Aslında bu değerler eğitimi kavramını daha akademik boyutta ilk defa dünyada daha evrensel boyutta yaygınlaşması 2. Dünya Savaşı'ndan sonra başlıyor. Bunun temelinde de şu yatıyor. 2. Dünya Savaşı ile bütün dünya müthiş bir travma yaşıyor. Yani İnsanlık tarihi boyunca görmüş olduğu en büyük insan katliamlarından birini yaşıyor. Böyle bir savaş ortamından sonra milyonlarca insan katlediliyor. İnsanlık tarihi böyle bir vakayı veya vahşeti bir daha yaşamasında diye dünyadaki bütün insanlar en azından bu konuda dert sahibi pedagoglar, ahlak teorisyenleri bir araya gelip diyorlar ki; “Bizim aslında bu insanlığı bu tür vahşete karşı daha duyarlı hale getirmek için temel değerler eğitimi diye bir şey yapmamız lazım.” Bu amaçla 1960’tan sonra farklı zamanlar farklı programlar altında değişik ülkelerde değerler eğitimi programı icra ediliyor, oluşturuluyor. UNESCO’nun işbirliğiyle bir ülkede gelişen program farklı ülkeler tarafından alınıyor ve kendi bünyesinde uyarlıyor.
Aydın Ak: Teknolojinin de gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla biraz da insanların kendilerini koruma içgüdüsü adı altında bu değerlere sahip çıktığı söylenebilir.
Zihni Çapın: Değerlerin doğru, kalıcı ve etkili halde verilebilmesi için çok önemsediğim ve değer verdiğim Nurettin Topçu’nun güzel bir kitabı var onun üzerinden giderek söyleyeyim Nurettin Topçu Türkiye'nin Maarif davası diye bir kitabı var orada çok güzel zikrediyor. Diyor ki; “İlköğretim çocuğun kalbinin eğitildiği dönemdir ortaöğretim ise aklının eğitildiği dönemdir.” Yani aslında değerler eğitimi kalbin eğitimi ile ilgili bir şeydir. Kalbi eğitmediğimiz zaman bizim vereceğimiz değerler havada kalır ayakları yere basmaz o açıdan bizim çocuklarımıza özellikle ilkokul döneminde akademik bilgiden ziyade çocukların ruh dünyasına tesir eden onların insani boyutuyla ön plana çıkabilecek merhamet, sevgi, yardımlaşma, dayanışma, kavramlarının bu yaşta verilmesi lazım. Ondan sonra akademik eğitimi onun üzerine bina etmek lazım.
Aydın Ak: Hocam Türkiye'de sınav sistemi başarı odaklı, sonuç odaklı sınavlardaki başarılardan, sıralamadan dolayı çoğu velilerde öğrencileri bir yarışa sokar gibi bir yetiştirme çabası var. Dediğiniz bu ilkokul çağındaki çocukların akademik başarı yerine milli manevi değerlerin verilmesi, öğretilmesi, çocukların içselleştirilmesini sağlayacak olan da öğretmenlerdir. O zaman bizim bu anlamda öğretmenlerimizin özellikle bu akademik yarışın yerine bu değerler eğitimini verecek olan öğretmenin de sınıf öğretmeni mi olmalı, branş öğretmeni mi olmalı, değerler eğitimi adı bir ders şeklinde mi olmalı, bu konuda hocam nasıl bir sistem olması gerekir?
Zihni Çapın: Akademik başarıyı bu tür şeylerin sürekli önünde tuttuğumuz zaman ve toplum nezdinde bu sürekli öncelendiği için çocuğu merhametli olması, adaletli olması, yardımsever olması, gibi durumlar çocuğun matematiği zayıfsa biz bütün bunları sıfırlıyoruz. Oysa ki bir insan çok iyi bir mühendis olabilir, çok iyi bir doktor olabilir, çok iyi bir siyasetçi olabilir ama bizim bu bahsettiğimiz kök değerler üzerine bina edilmemişse bu akademik başarı ya da bu mesleki tecrübe o zaman bunların hepsi neye benziyor tıpkı bir yanlışın bütün doğruları götürmesi gibi bir şey yani bir gömleğin ilk düğmesi yanlış kapandığı zaman bütün düğmeler aşağıya kadar yanlış gidiyor. Biz değerler eğitimi doğru oturtmazsak toplumun dizaynı açısından ya da insanların toplum içerisinde herkese karşı kendi sorumluluğunu ve insani görevini yerine getirmesi açısından bu kök değerlerin ilkokul çağından itibaren verilmesi gerekiyor. İlkokul çağında kesinlikle öğrencilerimizin Akademik kaygıyla eğitim mengenesini sokulmaması lazım. Bu biraz bizim oluşturduğumuz bir durum, biraz velilerimizin bu yöndeki beklentileri bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman böylece çocuğumuzun bu bahsettiğimiz temel insani değerleri geride kalıyor.
Aydın Ak: Hocam ben lise matematik öğretmeniyim. Matematik ortaokulda veya lisede de öğrenilebilen bir derstir, bir kazanımdır. Çocuğa İlkokuldan itibaren sizden Anladığım kadarıyla matematikte Türkçe'de önemlidir ama bundan daha önemli olan ve çocuğun, ceninin anne rahminden mezara kadar olan o değerler eğitimi daha önemlidir yani en az matematik kadar en az Türkçe kadar bu değerler eğitimi de bu anlamda önemlidir. Çocuk ilkokulda matematiği öğrenmezse bile ortaokul lisede bunu öğrenebilir ama çocuk diş fırçalamayı, merhamet duygusunu, sevgiyi, saygıyı, mezar ziyaretini, büyüklerine ziyareti, hasta ziyaretini ilkokulda bazı alışkanlıkları kazanmazsa sonrasında kazanması zordur. Bu anlamda şunu yapmayalım ağırlığımızı matematiğe verip akademik başarı odaklanmadan ziyade bazı kazanımları bazı değerleri çocuğa vermek lazım. Ailenin de bu konuda önceliği bu olması gerekiyor diye düşünüyorum.
Zihni Çapın: Biz 20 yaşından sonra bir öğrencinin karakter ve kişiliğini çok ciddi anlamda değiştiremeyiz ancak 60 yaşına gelen biri yeniden eğitim hayatına başlayıp akademik yönünü geliştirip büyük başarılar elde eden bir çok örnek verebiliriz. Değerler eğitimini değerler kavramını belli bir yaş döneminde vermemiz gerek aksi takdirde ona bunu aktarmak çok zor olur. Çocuğun kullandığı kelimeler, ruh dünyası temel insani değerleri, alışkanlıkları, aile içerisindeki davranışları, toplum içerisindeki durumu. Bütün bunlar küçük yaştan itibaren yani hamur iken bunların şekillenmesi lazım.
Bu değerler doğru bir şekilde verilirse insanların gelecekteki hayatını şekillenmesinde çok ciddi anlamda katkı sunuyor. Bir insanın insanlara faydalı olma gibi bir değeri varsa, topluma katkı sunma gibi bir değeri varsa, kendisi dışında ki insanlara yani diğergamlık dediğimiz o merhamet duygusu insani duygular, fıtratın gerekliliğini yerine getirme gibi bir hayali, bir gayreti olursa daha sonra bu akademik hayatında da, iş hayatında da bütün çalışmaları ve bütün kazanımları bu değerleri inşa ve ihya üzerine kurar. Çünkü bu değerler ona bunu öğretmiştir. Değer kavramı çok dillendiriliyor bizim ülkemizde öğretimden öteye götüremiyoruz. Bunun bir değer olarak kazanabilmek için içselleştirilmesi lazım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.