Diyarbakır’da çîroklardan doğan sanat

AMİDA HABER- Küçük yaşlardan itibaren çalışmak zorunda kaldığı için Diyarbakır’dan İstanbul’a göç eden Buksel, 27 yıl boyunca tekstil sektöründe çalıştı. Çocukluk tutkusu olan resme ise 32 yaşında, hobi olarak başladı. İş çıkışlarında resim kurslarına giderek hayallerine bir adım daha yaklaşan Buksel, yoğun iş temposu nedeniyle bir süre ara vermek zorunda kaldı.

Yaklaşık dört yıllık aranın ardından Diyarbakır’a taşınan Buksel, resme yeniden başladı ve ilk sergisini 22 Kasım’da Diyarbakır Tanıtma, Kültür ve Yardımlaşma Vakfı’nda (DİTAV) açtı.

Arkadaşlarının verdiği destek ve motivasyonla sergi açmaya karar verdiğini belirten Buksel, kısa sürede eserlerini sergiye hazır hale getirdi. Buksel, sergide yer verdiği kabartmalı ve üç boyutlu çalışmalarla görme engelli bireylerin de sanata erişebilmesini amaçlıyor. Eserlerde dokunarak hissedilebilen yüzeyler ve sesli anlatım sistemi ile tablonun hikayesi anlatılıyor.

‘Resme 32 yaşımdan sonra başladım’

Amida Haber’e konuşan Bayram Buksel, sanat yolculuğunu şu sözlerle anlattı: “27 sene İstanbul’da kaldım. Esas mesleğim tekstil. Resme 32 yaşımdan sonra başladım. İçimde bir umut vardı. İşten kalan zamanları koşuştura koşuştura kursa gidiyordum. İşin ardında bu kadar yorgunluğu değer mi sözleri çok aldım ama dinlemedim. Hobi olarak başladım ama zamanla gelişti. Genelde kabartmalı, soyut ve mitoloji temalı çalışmalar yapıyorum. Diyarbakır’da ilk sergimi açmak benim için ayrı bir mutluluk.”

‘Zihnimde atlar koşar, insanlar birbirini kovalardı’

Resme olan ilgisinin çocukluk yıllarına dayandığını belirten Buksel, ilkokulu Silvan’da okuduğunu ve o yıllarda da resme meraklı olduğunu ifade etti. Köyde tütün işi yaparken annelerinin, ninelerinin ve köy kadınlarının anlattığı hikâyelerin hayal dünyasını beslediğini söyleyen Buksel, o hikâyeleri duvar halılarıyla birleştirerek zihninde canlandırdığını dile getirerek şunları aktardı: “Elektrik ve televizyonun olmadığı zamanlardı. Tarlada çalışırken anlatılan hikâyeler günlerce sürerdi. İşi erken bitirip eve giderdik, sonra ki gün hikaye kaldığı yerden devam ederdi. Özellikle akşam evde anlatılan hikayeleri duvardaki halılarla birleştirirdim. O halılar da sürekli motifler olurdu. Anlatılan hikayelerle, duvardaki halıda olan atlar koşar, insanlar birbirini kovalardı. Resme olan ilgimin temelinde bunlar vardı. En çok etkilendiğim bu hikayeler olurdu.”

Engelliler unutulmadı

Kabartmalı ve sesi resimlerle engellilere de ulaşmayı hedeflediğini söyleyen Buksel, yetkililere çağrıda bulundu: “İlk kabartma resmi yaparken aklıma önce görme engelli arkadaşlarımız geldi. İstanbul’da görme engelli arkadaşlarımız vardı.İlk resmimi onlara gösterdi ve çok beğenmişlerdi. Burada da Görme Engelliler Federasyonu Başkanı Sayın AbdulmecitYılmaz da geldi. Kendisi de eseri çok beğendi. Onun burada olmasından ayrıca büyük mutluluk duydum. Daha fazla görme engelli arkadaşımızın buraya gelmesini istiyorum. Görme engelli vatandaşlarımızın bu çalışmayı görmelerini istiyorum. Çünkü burada eserlerimizi dokunarak hissedebiliyorlar ve aynı zamanda sesli hikâyeleri dinleyebiliyorlar.”

Nenelerinin hikayelerinden doğan mitolojik figürler…

Buksel, eserlerinde mitolojik figürlerden Anka Kuşu, Şahmaran ve Tavus Kuşu önemli bir yer tuttuğunu ifade ederek, “Bunların yanı sıra bu coğrafyaya ait aşk hikâyeleri Mem û Zîn, Derwêş û Edûlê, Şahmarangibi eserlerimiz var. Eserlerimiz aynı zamanda üç boyutludur. Ağırlıklı mitoloji ve soyut üzerinde çalışmalarımız var. Her tablonun mutlaka bir hikâyesi var. Ziyaretçiler en çok bu hikâyelerden etkileniyor. Resme bakıp beğeniyorlar ama hikâyeyi okuyunca benim gözümle de bakmış oluyorlar. Sonra kendi yorumlarını katıyorlar” dedi.

‘Serginin devamı gelecek’

Sergiyi yaklaşık 28 gün içinde bine aşkın kişi ziyaret ettiğini vurgulayan Buksel, “Sergi, beklediğinden çok daha fazla ilgi gördü. İlk sergi ama bunun devamlılığı gelecektir mutlaka” diye konuştu.

22 Kasım’da başlayan sergi, 22 Aralık’a kadar sanatseverlere açık olacak.