Diyarbakır'da gizemli korku: Gece Dicle'ye gitmeyin

Diyarbakır'da gizemli korku: Gece Dicle'ye gitmeyin
 Muhabir
Diyarbakır’da Dicle Nehri kıyısında yıllardır anlatılan “su gelini” efsanesi, yeni tanıklıklar ve halk arasındaki anlatılarla bir kez daha gündeme geldi.

AMİDA HABER - Diyarbakır’ın kalbinden geçen Dicle Nehri, sadece tarihsel önemiyle değil, barındırdığı efsanelerle de hafızalarda yer tutuyor. Şehirde özellikle On Gözlü Köprü ve Hevsel Bahçeleri çevresinde yaşayanlar, geceleri su kıyısında beyazlar içinde bir kadın silueti gördüklerini söylüyor. Anlatımlara göre bu kadın bazen şarkı söylüyor, bazen ağlıyor ama her seferinde kıyıya yaklaşanlara el edip çağırıyor. Efsaneye göre, bu çağrıya kulak verenlerin ya kaybolduğu ya da akıl sağlığını yitirdiği iddia ediliyor.

2018-12-d1.jpg

Boğulan bir gelin mi, yoksa su perisi mi?

Halk arasında anlatılan iki ayrı versiyon var. Birine göre, baskıyla evlendirilen genç bir kadın düğün gecesi Dicle’ye atlayarak yaşamına son veriyor ve bedeni bir daha bulunamıyor. O günden bu yana da aynı tarihlerde aynı kıyıda beyazlar içinde görülmeye devam ediyor. Diğer anlatıma göre ise bu figür, Mezopotamya inançlarından kalan bir “su perisi”. Zarif ve güzel görünmesine rağmen insanları kendi dünyasına çekerek ortadan kaybolmalarına neden oluyor.

thumbs-b2-e6a5e851cc94f9af84212a7b5d4f9496.jpg

Efsane halkın belleğinde yaşıyor

Diyarbakır’ın yaşlıları hâlâ çocuklarına şu uyarıyla yaklaşıyor: “Gece Dicle’ye gitme, su gelini alır seni.” 1990’lı yıllarda Hevsel kıyısında sabaha karşı avlanan bir balıkçının “gölgesiz bir kadın” gördüğünü anlattığı, bir başka tanığın ise 1980’lerde suya yürüyen bir genç kızı “duvaklı kadına sarılmak üzereyken” baygın bulduğu aktarılıyor.

thumbs-b-c-c93935fa528e264e243afb7db9b61dc8.jpg

Uzmanlar: Mezopotamya inançlarının devamı olabilir

Efsanenin kökenine ilişkin açıklamalarda bulunan uzmanlara göre, bu hikâyeler Mezopotamya dönemine uzanan su tanrıçaları inancının halk hafızasındaki modern yansıması olabilir. Dicle, geçmişte yalnızca bir su kaynağı değil, kutsal bir ruh olarak da kabul ediliyordu.

Gerçekten bir uyarı mı, yoksa bilinçaltına işlemiş bir korku mu?

Bazılarına göre annelerin çocuklarını gece dışarı çıkmaktan alıkoymak için anlattığı bir öğüt, bazılarına göreyse Diyarbakır halkının kadim doğa ve su ile kurduğu derin bağın bir sembolü... Ama Dicle kıyısında hâlâ anlatılanlar, bu efsanenin zamanla değil, sessizlikle büyüdüğünü gösteriyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
18 Yorum