Diyarbakır’da uyuşturucuya karşı cephe açıldı: ‘Şiyar Be!’

Diyarbakır’da uyuşturucuya karşı cephe açıldı: ‘Şiyar Be!’

Kaynak:Haber Merkezi

Diyarbakır’da kentteki sivil toplum kuruluşlarının öncülüğünde kurulan “Şiyar Be! Platforma Tekoşîna Li Dijî Tiryakê / Farkına Var! Uyuşturucuyla Mücadele Platformu” çalışmalarına başladı.

AMİDA HABER- Diyarbakır’da kuruluşu ilan edilen “Şiyar Be! Platforma Tekoşîna Li Dijî Tiryakê”, uyuşturucuya karşı toplumsal bir bilinç ve savunma hattı kurmayı hedefliyor. Platformun eş sözcüsü Murat Kan, bu yapının sadece bir farkındalık değil, aynı zamanda örgütlü bir direniş zemini olduğunu söylüyor: “Bu saldırıya karşı birlikte direnmeliyiz.”

4.jpg

26 Nisan’da Sümerpark’tan Yedikardeşler Burcu’na düzenlenen yürüyüşle kuruluşunu duyuran platformun eş sözcüsü Murat Kan, Amida Haber’e platformun amaçlarını, çalışma süreçlerini ve hedeflerini anlattı.

Psikolog, sosyolog, eğitimci ve hukukçular var

Şiyar Be platformunun kuruluş amacından bahseder misiniz?

Şiyar Be! Platforma Tekoşîna Li Dijî Tiryakê/Farkına Var! Uyuşturucuyla Mücadele Platformu” olarak 26 Nisan tarihinde bir deklarasyon ile kuruluşumuzu ilan ettik. Hiç kuşkusuz bu platformun kuruluşu bir ihtiyaçtan kaynaklandı. Uyuşturucu sorunu yıllardır toplumun kanayan bir yarası. Toplumun önemli bir kesiminin şikâyet ettiği ama bu konuya dair de somut bir adım atamadığı bir dönemi yaşıyoruz. Toplumsal bütünlüğün parçalandığı, toplumsal sorunların kangrenleştiği bir dönemde böylesi bir konuya dair halkımızın, toplumun dili olma adına söz söyleyebileceğimizi düşünerek bu işe giriştik. Bazen zamanın ruhunu yakalamak önemli. Zamanın ruhu da dönemin mücadele dili de biraz farklılaştı. Toplumsal sorunlar mücadelenin genel gidişatını da etkileyen bir hal aldı. Ve toplumun farklı kesimlerinin ortak sorunu olmaya başladı uyuşturucu. Şimdiye kadar yok muydu bu sorun? Tabii ki vardı. Ama kangrenleşen bir hal aldı bu sorun şimdilerde. Bu soruna yol açan birçok neden var aslında. Ancak sorun özü itibariyle bir egemen sistem sorunu. Bu nedenle de kaynağını sistemin kendisinin oluşturduğu bu soruna karşı örgütlü, toplumun farklı kesimlerini kapsayan bir örgütleme modeli bir zorunluluktu. Bu sorunu evinde, ailesinde yaşayan, hisseden birileri olmanın dışında topluma karşı sorumluluk duyan çevresini ve kendisini bu sorundan dolayı rahat hissetmeyen herkesin dili olmayı da amaçlıyoruz. Dünyanın hemen her yerinde güncelliğini koruyan bu soruna karşı bir ‘toplumsal savunu’ olarak böyle bir platformun kurulmasını elzem gördük. Sizin de sorunuzla altını çizdiğiniz gibi bu amacımızı gerçekleştirmek için Diyarbakır’daki bir grup demokratik kurum bir araya gelerek böylesi bir çalışmanın startını verdik. Belirttiğimiz gibi platforma dâhil olan arkadaşlar hem yıllardır bu alanda demokratik mücadele veren hem de bu konuya dair söz söyleyebilecek birikim ve yetenekte olan arkadaşlardı. Demokratik kitle örgütlerinin öncülüğünde bir araya gelen bu aktivist arkadaşların bir kısmı bu konuya ilişkin akademik birikim ve bilince sahip olan arkadaşlardı da aynı zamanda. Psikolog, Sosyolog, Eğitimci, Hukukçu gibi.

Toplumun bütün katmanlarını etkileyen aynı zamanda sosyolojik-politik bir sorun olan bu soruna dair bir toplumsal bilinç oluşturmak bir farkındalık yaratmak ihtiyacı aynı zamanda bu platformun kuruluşunu da belirleyen bir diğer önemli faktör oldu.

‘Kentin tüm dinamikleriyle ortak hareket ediyoruz’

2.jpg

Platformun çalışma sürecinden ve halkla ilişkilerinizden bahsedebilir misiniz? Hedeflerinize ulaşmak için halkla görüşüyor musunuz?

Platformumuz, yaklaşık 6 aylık bir hazırlık sürecinin ardından 26 Nisan’da Sümerpark’tan Yedikardeşler Burcu’na bir yürüyüşle kuruluşunu duyurdu. Bu süreçte, uyuşturucu sorununa dair mevcut çalışmaları inceledik; SAMER gibi kuruluşların saha araştırmalarını değerlendirdik ve kentteki demokratik kitle örgütleriyle tartışmalar yürüttük. Bu, sorunun düşündüğümüzden daha büyük ve kapsayıcı olduğunu anlamamızı sağladı. Bir yol haritası oluşturduk: Kentin dinamikleriyle ortaklaşarak, stratejik planlamalar yaptık ve uyuşturucunun kent için ortak bir sorun olduğu bilincini güçlendirdik.

Halkla ortaklaşmak, çalışmamızın temel ekseni. Bu sorun halkın sorunu olduğu için çözümü de halkla birlikte mümkün. İlk yürüyüşümüz ses getirdi, ancak bunun sürekliliğini sağlamak önemli. Kentin tüm dinamiklerini dahil edeceğimiz etkinlikler ve yürüyüşler planlıyoruz. Halkın düşüncelerini alarak, sorunu onlara mal ederek ilerlemeyi hedefliyoruz. Ön hazırlık aşamasında kent dinamikleriyle çalıştık, ancak asıl görevimiz şimdi başlıyor. Saha çalışmalarıyla, halkın yaşadığı sorunları dinleyerek ve zarar görmüş ailelerle görüşerek onları bu sürece dahil etmeyi planlıyoruz. Kentin tüm dinamikleriyle ortak hareket ederek, demokratik siyasetin bu mücadelede işlevsel olmasını sağlayacağız.

Farkındalık, Koruma ve Rehabilitasyon

5.jpg

Platform kapsamında ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?

Çalışmalarımızı iki ana başlıkta ele alıyoruz: önleyici ve koruyucu tedbirler ile rehabilitasyon çalışmaları. Önleyici çalışmalar, farkındalık yaratmayı ve toplumsal bilinç oluşturmayı hedefliyor. Mahallelerde, parklarda ve çeşitli mekanlarda kültürel ve toplumsal etkinlikler düzenleyeceğiz. Seminerler, sempozyumlar ve çalıştaylarla konuya dair bilinç oluşturmayı amaçlıyoruz. Ayrıca, mahallelerde çocuk evleri kurarak çocuklar için oyun alanları oluşturmayı ve pedagojik ihtiyaçlarını karşılamayı planlıyoruz. Bu süreçte pedagog, psikolog ve sosyolog gibi uzmanlardan destek alacağız.

Rehabilitasyon çalışmaları ise yerel yönetimlerin ilgili birimleriyle ve gönüllü çevrelerle ortaklaşarak yürütülecek. Bu çalışmalar, bağımlılıkla mücadelede somut adımlar atmayı hedefliyor.

‘Sorunun çözümü sistemle mücadele etmek’

Uyuşturucu kullanma yaşının 9’a düştüğü belirtiliyor. Diyarbakır’da uyuşturucu ve fuhuşun yaygınlaşmasını hangi politikalar çerçevesinde değerlendiriyorsunuz?

Uyuşturucu, sadece toplumsal değil, aynı zamanda sosyolojik ve politik bir sorun. Kapitalist modernite ve özel savaş rejiminden bağımsız ele alınamaz. Uyuşturucu, devletler ve çıkar grupları tarafından bir rant ve ekonomik kaynak alanı olarak kullanılıyor. BM’nin 2019 verilerine göre uyuşturucu ticaretinin hacmi yaklaşık 950 milyar dolar, resmi olmayan rakamlarla 1,2 trilyon dolar. Silah ve ilaç sektöründen sonra en büyük iş hacmine sahip. Türkiye, İran, Afganistan gibi ülkelerde bu ticaret ciddi gelir sağlıyor ve bu paralar bankalarda aklanarak sisteme entegre ediliyor.

Kapitalist modernite ve ulus devlet yapıları, meşruluğunu yitirdikçe bu tür gayri meşru yöntemlere sarılıyor. Toplumu yozlaştırarak, yabancılaştırarak ve biat kültürüne zorlayarak kontrol altına almayı hedefliyor. Türkiye’de bu sorun, mevcut iktidar döneminde kangrenleşti. Özel savaş rejimi, toplumu şekillendirmek için uyuşturucu, fuhuş, yoksulluk ve yolsuzluk gibi olguları kullanıyor. Bu nedenle, uyuşturucu ve fuhuşu savaş gerçekliğinden ve sistemin politikalarından ayrı düşünemeyiz. Sorunun çözümü, bu sistemle mücadele etmek ve toplumu kaybettiği yerden yeniden inşa etmekle mümkün.

‘Bu Mücadele Umutla ve Dirençle Kazanılır’

3.jpg

Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?

Bu çalışma, özünde bir toplum savunusudur. Ve toplum savunusu, ancak toplumun kendisiyle birlikte yürütüldüğünde gerçek ve kalıcı sonuçlar verebilir. Bugün yüz yüze kaldığımız uyuşturucu sorunu, yalnızca bireylerin değil, bütün bir halkın geleceğini tehdit eden yapısal ve örgütlü bir saldırıdır. Bu tehdide karşı ancak örgütlü bir direniş ve ortak bir dayanışma ruhu ile karşı durabiliriz.

Bu nedenle çağrımız açık ve nettir: Kentteki tüm demokratik dinamiklere, sivil toplum kuruluşlarına, yerel yönetimlere, meslek odalarına, gençlik ve kadın örgütlerine ve özellikle halkımıza sesleniyoruz: Gelin, bu mücadelede yan yana duralım. Hepimizin çocukları, kardeşleri, komşuları bu tehditle yüz yüze. Bu yalnızca bizim değil, toplumun bütününü ilgilendiren bir meseledir.

1.jpg

Unutmayalım ki örgütsüz bir toplum kolay hedef haline gelir. Ama örgütlü toplum, iradesiyle her türlü yozlaştırıcı politikanın karşısında durabilir. Biz inanıyoruz ki birlikte olursak, dayanışırsak, konuşursak ve mücadele edersek, bu karanlığa karşı aydınlık bir yol açabiliriz. “Şiyar Be!” Platformu olarak çağrımız budur: Karanlığa karşı birlikte ışık yakalım. Örgütlü toplumla bu sorunu aşabiliriz. Sonuç almak için birliktelik şarttır; umut ve direnç de bu birlikteliğin içinden filizlenir.

Röportaj: Arslan Özdemir

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum