Diyarbakırlı ünlü oyuncu-senarist ve yönetmen: Bana sinema “keşmerlerin” işidir dediler!

Diyarbakırlı ünlü oyuncu-senarist ve yönetmen: Bana sinema “keşmerlerin” işidir dediler!
Diyarbakırlı sinema oyuncusu, senarist ve yönetmen Nazmi Kırık, bir Diyarbakır hikayesi olan yeni film projesi için kentte mekan baktı. Ünlü oyuncu projesine dair birçok ayrıntıyı paylaştığı röportajında oyunculuğa yeni, başladığı yıllarına da değinerek, 90’lı yıllarda tiyatroya başlarken bana “keşmerlerin işidir, sen ne yapacaksın” dediklerini hala anımsadığını belirtti.

Uğur Kasioğlu / Hamza Özçelik

Diyarbakırlı ünlü oyuncu-senarist ve yönetmen Nazmi Kırık, yeni bir projeyle beyazperde de seyirciyle buluşacak. Organize İşler, Beynelmilel, Hükümet Kadın, Mucize, gibi birçok başarılı yapımda sinema da seyircinin beğenisini kazanan Kırık, bu kez oyunculuğun dışında yönetmenlik koltuğunda olacağı yeni filmini beyaz perdeye aktarmaya hazırlanıyor. Sinemada ilk yönetmenlik deneyimini Diyarbakır hikayesi olan ‘Son Düğüm’le seyircinin karşısına çıkarmaya hazırlanan Kırık, Diyarbakır’da çekimler için mekan baktı. Özgür Haber Gazetesine projeye ilişkin röportaj veren ünlü oyuncu, filmin dışında oyunculuk döneminde yaşadığı anılara da paylaştı. İki yıl önce senaryosunu yazdığını anımsatan yeni sinema filmi projesinin hikayesinin tamamının Diyarbakır’da geçtiğini vurgulayan Kırk, “Son Düğüm” adlı Diyarbakır hikayesi olan projem hasta olan yaşlı bir annenin hikayesini anlatıyor. Projemin bir Diyarbakır hikayesi olması sebebiyle Diyarbakır’a hem oyuncu hem de mekan bakmaya geldim.

Özgür Haber: Filmde oynayacak oyuncular hazır mı, çekimlere ne zaman başlayacaksınız?

Senaryo yazmak, bütçe bulmak, bütçeden sonra filmin çekim aşamaları zaman alan unsurlar bu sebepten film çekmek bazen yılları bulabiliyor. Birkaç hafta zamanım olduğu için bu projenin teaserını çekip bütçesini oluşturmak istedim. Proje kışın geçiyor, arka planında yağmur ve karın olduğu çekimler yapacağız. Bunun için çekimlerimize bu kış mevsiminde başlayacağız. Şu anda mekan ve oyuncuları belirleme aşamasındayım. Bir sonraki aşama ise başta Diyarbakır olmak üzere İstanbul ve Almaya’da cast çalışmalarımız olacak oyuncuları tespit edeceğiz. Oyuncuların kimler olacağı henüz netlik kazanmamış ancak rollerden biri yaşlı bir anne ve bu rolü oynayacak kişinin Kürtçe bilmesi gerekiyor. Kürtçe bilen oyuncuların çok olmaması sebebiyle bu role uygun kişiyi bulmak için Diyarbakır ve Almanya’daki oyunculara bakacağız. Doğal yaşlı bir anne bulmaya çalışacağız bunu da büyük ihtimalle Diyarbakır’da bulacağız. 1998’den beri sinemanın içindeyim. İlk olarak Güneşe Yolculuk filmiyle sinema dünyasına giriş yaptım. Sinemanın öncesinde 1995 yılının sonlarında İstanbul’a gittim ancak benim sanatla ilişkim 1993 yılında başlıyor. Bu projemde ve sonraki projelerimin çoğunda kendi yaşamımdan ve Diyarbakır’da yaşanan hikayelerden de bazı kesitler yansıtacağım.”

“Popüler olmak değil iyi işler yapmak istiyorum”

Halkın sevgisinden memnun olduğunu dile getiren ünlü senarist ve yönetmen Kırık, kendinden daha popüler olan sanatçıların olduğunu aktararak popüler olmaktan ziyade iyi işler yapmak ve bunlarla tanınmanın daha keyif verdiğini vurguladı. Çünkü bir süre sonra popülerliğimiz son bulabilir ama yaptığımız kaliteli işler unutulmayarak hafızalardaki tazeliğini her zaman koruyacaktır.” Dedi.

Özgür Haber: Dizi oyunculuğu düşünüyor musunuz?

Eskiden dizileri sevmezdim, dizilerde oynamayı bu yüzden tercih etmezdim ama diziler kendi hayatımızı idame ettirebilmemiz açısından çok önemli bir yer tutmaya başladı. Dizlerde oynadığımız vakit daha çok tanınmaya başlıyoruz. Dizi izleyen kitle nüfus çok daha fazla olduğundan daha fazla tanınıyoruz. Oynadığım filmlerin çoğunu insanlar bilmiyor. Sadece Türkiye’de değil Türkiye dışında da birçok filmde yer aldım. Fransa, Norveç, Avusturya ve Almanya yapımı birçok filmde yer aldım. Yakın bir tarihte çıkacak bazı yapımlarda da oynadım. İki yıl önce Uçan Köfteci filmini Diyarbakır’da çektik inşallah Diyarbakır’da da bu filmin galasına yaparak sinema gösterimini yapacağız.

Özgür Haber: İlk yönetmenlik deneyiminizi nasıl değerlendirirsiniz?

Artık kendi filmimi yapmak istediğinin altını çizen Kırık, “Yavaş yavaş yönetmenlik koltuğuna geçerek oyuncu – yönetmen olarak kendi hikayelerini yazıp oynamak istediğini belirten Kırık sözlerine şöyle devam etti;

“Diyarbakırlı bir oyuncu olmak beni çok mutlu ediyor. Diyarbakır’ın kendine has bir dokusu, yapısı var çevre illerde bu dokuyu göremiyorum diğer illere benzemeyen farklı bir kültürü var. Yaşanılacak bir şehirdir. Kentimizde en büyük eksikliklerden biri sinemadır. Nasıl sinema yapılır, nasıl geliştirilir. Diyarbakır’da nasıl festivaller yapılır. Diyarbakır’a neler yapılır, nasıl fayda sağlayabilirim bunun üzerine çok kafa yoruyorum. Bu memlekette çok yetenekli insanlar var. Buradaki tiyatrolarda oynayan çok yetenekli oyuncularımız var. Diyarbakır’ın büyük bir şehir olması güzel bir kültüre sahip olması sinema sanatının gelişmesi için olumlu bir etken. Ben ne kadar burada yaşamasam da bir yanım burada. Sanat ve sinemanın dışında da Diyarbakır için Diyarbakırlı çocuklar için birçok proje düşünüyorum kafa yoruyorum. Diyarbakır güzel şeyler hak ediyor. En kötü döneminden en güzel günlerine yaşadığı o süreci çok iyi bildiğim bir şehir Diyarbakır. Projeler üretirken Diyarbakır’ı düşünerek yapıyorum."

“Dünyanın merkezi Ortadoğu, Ortadoğu’nun merkezi Diyarbakır’dır”

Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’a gelen İranlı yönetmenin söylediği “Dünyanın merkezi Ortadoğu, Ortadoğu’nun merkezi Diyarbakır’dır. Diyarbakır’da kime dokunsanız bir hikayesi vardır.” Sözlerini sorduğumuz Kırık, bu sözlere katıldığını vurguladı. Diyarbakır’ın durağan bir hayat sürmediğini belirterek, Diyarbakır’da farklı halkların ve farklı kültürlerin yaşaması burada yaşamın sürekli bir hikaye oluşturmaya müsait. Diyarbakır yaşayanlar çok mert, cömertler. Sosyal yaşam olanakları oldukça fazla.  Avrupa’dan gelen insanlar da bu yaşamı gördüklerinde çok mutlu oluyorlar. Çevre illerden gelen vatandaşların da Diyarbakır’ı gördüklerinde mutlu olduklarını sözlerine ekleyen Kırık, “Diyarbakır coğrafya olarak iyi bir konumda kültürünü yansıtan sokakları ve kentiyle çok iyi konumda ancak sanat alanında özellikle sinema konusunda biraz eksiklikleri var. Diyarbakır’da herkesin hikayesi var diyoruz ama bu hikayeler sinemaya aktarılmadı. Bu hikayeleri objektife aktarıp sinemaseverlerle buluşturmak lazım. Sadece kendi yaşadıklarım bile birçok hikaye barındırıyor. Bütün bu hikayelerin her biri bir proje” dedi.

Özgür Haber: Filminiz seyirciyle ne zaman buluşacak?

“Sinema demek, kamerayı alıp video çekmek demek değildir büyük maliyet gerektiren bir alan olduğu için yapımcılara ihtiyaç duyar. Şimdiye kadar film çekenler kendi imkanlarıyla filmlerini yaptılar. Filmi çekmekle de iş bitmiyor filmin dağıtımı da ayrı bir maliyet. Bu filmi hangi festivallere göndereceğin bütün bu süreçler çok zaman alan işler. Bir filmi yapmak en az 2 yıl sürüyor.  Çektiğim filmleri festivallere taşıyıp bu hikayeleri farklı halklara göstermek istiyorum. Filmlerimde izleme kaygısı güden biri değilim amacım popüler bir filmden ziyade hikayeyi insanlara gösterebilmek. Festivallerde gösterilebilecek sanat filmleri çekmek istiyorum. 30 yıldır sürdürdüğüm bu oyunculuğun ardından artık yönetmenliğe ağırlık vermek istiyorum. Yönetmenlik koltuğunda şuana dek 2 tane kısa film çektim. Yönetmenlik yaptığım sırada oyunculuğu da bırakmayacağım bir yandan onu da sürdüreceğim. Yönetmenlik yaptığım filmlerde oyuncu olarak oynamaya pek sıcak bakmıyorum. Küçük sahnelerde belki oynayabilirim ama onun dışında uzun sahnelerde oynamayacağım. Sinemada hem oynayıp hem çekmek zor. Benim projemin başkahramanı Diyarbakır’dır şehrin kendisidir. Bu hikaye de Sur dahil Diyarbakır’ın bir çok noktasını görüyoruz. Diyarbakır’ın tarihi dokusu ve yeni kentleşme olan bölgelerini de göreceğiz. Tarih ve modernitenin harmanlaştığı bir yapıt olacak. Çünkü hikayeyi yazarken tüm bunları göz önünde bulundurdum.”

Özgür Haber: Diyarbakır’da sanatın gelişmesi için neler yapılabilir?

“Film çekerken yaşadığımız zorluklara da değinen “Taşlara yazılmış hatıralar” filmi Antalya’da, Asya-Pasifik’te Uluslararası bir ödül aldı. Diyarbakır’da bu projemizi gerçekleştirirken de birçok zorlukla karşılaşacağız. Sinema da olmazsa olmaz dayanışmadır. Bu zorlukların üstesinden gelmek için herkes elinden geleni yapıp elini taşın altına koymalı ki bu zorlukların üstesinden gelebilelim. Sanatın burada gelişebilmesi ve mevcut zorlukları daha da pasifize hale gelmesi için Diyarbakır’a gelen sanatçılar sadece Sur’da bir fotoğraf çekip ya da kahvaltı yapması değil burada sanat ve sinema etkinliklerinin yapılması için düşünmesi gerekiyor. Bir sinema neden yok, bir sinema festivali neden yok? Diye sormakla kalmamalı, olması için neler yapabiliriz? Diye sormalı. Bu şehri seviyorsan, bu şehri önemsiyorsan bir şeyler yapacaksın. Mesele para değil mesele kalpte bitiyor. Diyarbakır’da sinema için mekan problemi yok. Dilan sineması başlı başına bir tarih.  Dilan sinemasında çok güzel bir festival yaparsın. Bunda benim üzerime düşen uluslararası bildiğim, tanıdığım bu alandaki kişileri, oyuncuları getirmek. Diyarbakır’daki yöneticiler böyle bir teklifle bana geldiklerinde hiç düşünmeden kabul ederim. Almanya’nın Hamburg eyaletinin sadece sinemaya ayırdığı bütçe yaklaşık 20 milyon EURO ve bu paranın sinemaya dağıtılması gerekiyor. Bu para çöpe mi gidiyor. Sanata yapılan bu harcamayla kendi toplumlarını bilinçlendiriyorlar. Gençlerin ufkunu açıyorlar. Türkiye’de ise sinemaya ayrılan çok bir bütçe yok. Sinemaya çok ta para dağıtılmıyor. Bazı şeylere maddi olarak bakmamak lazım. Sinema, kültürün gelişmesi, sosyal hayatın gelişmesi gibi çok faydaları ve katkıları olan bir sanattır. Burada filmler çekilmeye başlandığı zaman buradan çok iyi oyuncularda çıkar çok iyi yönetmenlerde çıkar. Sanatla ilişkili bir çok alan ve imkan ortaya çıkar bu da kültürümüzün gelişimi ve tanıtımı için kullanılabilecek en iyi enstrümanlardan bir tanesidir. O sebepten ötürü bu alan yönelmek isteyenler İstanbul’a gidip orada bu işleri yapmak istiyor çünkü burada imkan yok. İmkanın olmadığı yerden imkanı olan bir yere insanlar göç ediyor. Geçmişi medeniyetlerle dolu olan bu kentin köklü eğitim kurumu olan Dicle Üniversitesi’nde bir sinema bölümü bile olmadığına dikkati çeken Kırık, Sanatın geri plana atılmasından ötürü toplumdaki yerini hiçbir zaman tam olarak almamıştır. Hamburg eyaletini örnek verirken şunu anlatmaya çalıştım. Harcanan bu paralarla toplum bilinci arttırılıyor. Bilinçli bir toplum daha sağlıklıdır. Bu bilinçte sanatla ve sinemayla gayet başarılı bir şekilde yapılabilir.”

“Keşmerlerin işidir, sen ne yapacaksın”

Oyunculuğa başladığı 90’lı yıllarda tiyatroya başlarken çevresinin “keşmerlerin işidir, sen ne yapacaksın” dediklerini hatırlatan Nazmi Kırık, “Bunu da en yakınımdaki insanlar bana söylüyordu. “Sen tiyatro mu yapacaksın, ne gerek var, ne uğraşıyorsun” gibi sözler duyuyordum etrafımda sürekli. Ben bu sözlere kulak assaydım bunları söyleyenlere kulak assaydım şimdi burada olmazdım ve bu kadar filmde oynayıp 30 yıllık oyunculuk kariyerimin ardından yönetmenlik koltuğuna geçemezdim.” İfadelerine yer verdi.

“Çektiğim filmi babam beğenirse o film kötü bir filmdir”

“Ben bir film çektiğim zaman benim babam o filmi beğenirse o film kötü bir filmdir benim için” sözlerine yer veren ünlü oyuncu Sanatsal açıdan değerlendirdiğimizde babam beğenirse o film kötüdür, iyi olmamış demektir. Film yaparken ki amacımda toplumsal ve kültürel yapıyı geliştirmek buna bir katkı sunmaktır. Bir film yapıldığı zaman o filmi herkes sevdiğinde bu şüphelidir benim için. Daha iyi eserlerin ortaya çıkması için sevmediğimiz yönünü eleştirmemiz lazım. Bu gelişimi sağlamanın yolu da sanattan geçer. Bu şekilde toplumu geliştirebiliriz. Burada yapılan kültürel etkinlikler çok değerlidir ancak bu etkinliklerde de herkes kendini bulamıyor bir kesim var bir kesim yok. Birbirlerini, dışlayabiliyorlar bu da bizi bir yere götürmez aksine gerilememize sebep oluyor. Yapılacak etkinliklerde herkesin kendini görmesi gerekiyor.” İfadelerini kullandı. “Fırsat buldukça Diyarbakır’a geliyorum çünkü benim şehrim. Burada güzel işler yapacağımıza inanıyorum. Umudumu da yitirmek istemiyorum. Yeter ki yapmak isteyelim yapılmayacak hiçbir şey yok.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.