Diyarbakırlılar Filistin için nöbette
İşgal rejiminin Filistin'e yönelik saldırılarının 11'inci gününde yaptığı katliamlara hastane bombalamasını eklemesiyle Diyarbakırlılar meydanlara akın ederek yapılan barbarlığı protesto etti.
Dün akşam merkez Kayapınar ilçesi Yenihal Köprülü Kavşağında bir araya gelen Diyarbakırlılara hitaben konuşan HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Vedat Turgut, süresiz direniş nöbeti başlatacaklarının duyurusunu paylaştı.
HÜDA PAR'ın çağrısıyla bu akşam başlayan süresiz direniş nöbeti, Hafız Ömer Akgül'ün Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
"Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerin normalleşme adımları bizleri bu vebale ortak yapmaktadır"
Program alanında bir konuşma yapan Anadolu Gençlik Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Muhammed Kayan, direnişin bir fethin arefesinde olduğunu belirterek yıllardır devam eden katliamlar karşısında başlatılan Aksa Operasyonunun yalnız işgal rejimine değil, dünyayı kana boğan tüm zalimlere verilmiş bir cevap olduğunun altını çizdi.
Kayan, "Dünyayı zulüm kulelerinden tahakküm ile yöneten kafirlere karşı bir avuç mücahid, bir kere daha; arzın yegâne ve mutlak sahibinin Cenâb-ı Allah olduğunu hatırlatmış; delinemez, geçilemez, yapılamaz denilen ne varsa hepsini yapmıştır. Milyarlarca dolar harcanan sistemler, uydular, istihbarat ağları, silahlar ve hepsinden önemlisi yenilmezlik algısı yerle yeksan olmuştur." dedi.
Katil israil bir yandan tüm dünyanın gözü önünde katliamlarına, saldırılarına, asimile çalışmalarına, işgale ve apaçık zulümlerine devam ederken diğer yandan İslam ülkeleriyle normalleşme adımları atmakta olduğunun altını çizen Kayan, "Başta Türkiye, Suudi Arabistan, Mısır gibi ülkelerin bu adımları atmaları, elinde binlerce Müslümanın kanı bulunan netanyahu ile yapılan görüşmeler bizleri bu vebale ortak yapmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Utanmadan, sıkılmadan vahşi terör rejiminin katliamını meşrulaştırmaya çalışanlara karşı mücadele etmeliyiz"
Toplumda siyonist sevicilere ve sessizliğini koruyan yöneticilerin durumuna ilişkin konuşan HÜDA PAR Genel İdare Kurulu Üyesi Şeyhmus Tanrıkulu, İslam ülke ve yöneticilerinin uygulaması gereken birtakım yaklaşımların işgal çetesi ve destekçilerine geri adım attıracağının altını çizdi.
Siyonist sevicilerle mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yapan Tanrıkulu, "Dünyanın neresinde olursa olsun küfre ve zalimlere karşı başkaldıran İslami hareketin müntesipleri olarak elbette bizlerde Diyarbakır'da farklı bir cephede İsrail sevicilerine karşı mücadele etmeye devam ediyoruz. Elbette bu zalimlere karşı yapmamız gerekenler var. Dezenformasyon ve oluşturulan algılara; bu ülkede utanmadan, sıkılmadan vahşi terör rejiminin katliamını meşrulaştırmaya çalışanlara karşı mücadele etmeliyiz. Nasıl ki Hazreti Zeynep kerbeladan sonra Hazreti Hüseyin'in haklı davasını günümüze kadar ulaştırmışsa bizler de komşu ve akrabalarımıza bulunduğumuz her yerde bu haklı mücadeleyi anlatmamız lazım." şeklinde konuştu.
Tanrıkulu, "Bir asırdır toprakları işgal edilmiş, mülteci konumuna düşmüş Filistinli kardeşlerimizin elbette yanında olacağız. Mescid-i Aksa'nın kurtuluşu ve özgürlüğü için çocuklarımızı da yetiştirmemiz gerekiyor. Eğer çocuklarımız 'el mevtu israil, el kudsu lena' diyorsa birşeyler yapmışız demektir. Eğer Allah'a inanıyor ve güveniyorsak önceki kavimleri helak ettiği gibi bu siyonistlerin rejimini de büyük şeytan Amerika'yı da Fransa ve İngiltere'yi de yok etmeye muktedirdir. Yeter ki bunun öncüsü olalım." diye belirtti.
"Tüm siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları ülkelerinde hükümetlerine baskı kurmalıdır"
İslam ülkelerine ve idarecilerine seslenen Tanrıkulu, "Sizler sıradan bir halk, sivil toplum kuruşu, aktivist değilsiniz; İslami açıdan da millilik açısından da tarafsınız. 11 gün geçti kılınızı kıpırdatmadınız. Dün hastane bombalandığında İslam ülkeleri terör rejiminin diplomatlarını def etmesi gerekiyordu. Halkımız bunu beklemektedir. Daha neyi bekliyorsunuz? Aracı olmanıza gerek yok. Siz öncelikle şu zalimleri ülkenizden def edin gitsin. Suudi Arabistan bir günlüğüne petrol musluğunu kapattığı zaman o siyonist terör rejimi ve destekçileri geri adım atacak, bu katliamı yapamayacaklardır. Savaş suçu işleyenler hakkında dava açılmalıdır ama maalesef halen ülkemizde bu zalimler hakkında dava açılmış, suç duyurusunda bulunmuş değil. Bunların mutlaka yapılması lazım. Bunu için de tüm siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları ülkelerinde hükümetlerine baskı kurmalıdır." dedi.
"İslamiyet'in kahraman ordusu Kur'an'ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir"
Son olarak katılımcılara hitapta bulunan HASEV Vakfı Başkanı Ömer Yıldızhan, Risale-i Nur'dan nükteler aktararak şu ifadelere yer verdi:
"Alem-i İslâm milletleri Arap'ın metanetinden ders almışlar. İnşallah yine Araplar ye'si bırakıp, İslamiyet'in kahraman ordusu olan Türkler ve Kürtlerle hakiki bir tesanüt ve ittifak ile el ele verip Kur'an'ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir. Beş yüz senedir yattığınız yeter! Artık Kur'an'ın sabahında uyanınız. Yoksa, Kur'an-ı Kerim'in güneşinden gözlerinizi kapatarak gaflet sahrasında yatmakla vahşet ve gaflet sizi yağma edip perişan edecektir."
Yıldızhan, "İman, hem nurdur hem kuvvettir. Evet, hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre hadisatın tazyikatından kurtulabilir. Ümitvar olunuz şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür seda, İslam'ın sadası olacaktır!" ifadelerini kullandı.
Program, İTTHADUL ULEMA Üyesi Molla Kerbela Şanlı'nın yaptığı dua ile sona erdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.