GGC Başkanı Bozarslan: Ortada bir haksızlık vardı ve biz buna karşı çıktık

GGC Başkanı Bozarslan: Ortada bir haksızlık vardı ve biz buna karşı çıktık
Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Felat Bozarslan, Üyelerin haksız bir şekilde cemiyetten atılması ve cemiyet ile aidiyetlerinin koparılması üzerine bu yola girme kararı aldığını ifade etti.

Geçtiğimiz günlerde olağanüstü kongreyle seçime gitme kararı alan bölgedeki  önemli sivil toplum kuruluşlarından olan

Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti

’nde (GGC) oy çokluğuyla seçilen yeni başkan 

Felat Bozarslan

, ‘’Üyelerimizin haksız bir şekilde cemiyetten atılması ve cemiyet ile aidiyetlerinin kopması üzerine bu yola girme kararı aldım’’ dedi.

ORTADA BİR HAKSIZLIK VARDI VE BİZ BUNA KARŞI ÇIKTIK

Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde yıllar sonra ilk kez olağanüstü genel kurul toplandı ve seçime gittiniz. Seçim günü sizi dinleyenler arasındaydım, oldukça sert bir konuşma yaptınız. Seçileceğinizi düşünüyor muydunuz ve seçim sonrası nasıl tepkiler aldınız?

Evet, seçileceğimi düşünüyordum çünkü bunun işaretlerini sahada görmüştüm. Ben diğer arkadaşlarımızın yaptıklarından farklı olarak bütün üyelerimizle neredeyse tek tek görüştüm. Toplamda 321 üyemiz vardı ve bunun yaklaşık 120’si yeni üye yapılmıştı. Ben bu üyelerimizin 300 yakınıyla gerek yüz yüze gerek telefon üzerinden birebir görüştüm. Bu süreçte 8-9 şehir gezdim. Ankara’dan tutun Şırnak’a kadar üyelerimizin bulunduğu illeri tek tek ziyaret ettim. Görüştüğüm arkadaşlara da şunu söyledim; buraya sizden oy istemeye gelmedim, lütfen gelin demokratik hakkınızı kullanarak oy verin dedim. Ziyaretlerim sırasında şunu fark ettim ki mevcut yönetimin neredeyse bu arkadaşlarla hiç teması olmamış. Bırakın ziyaret etmeyi, birçoğunu yıllardır kimse arayıp sormamış bile. Tabi bu durumu fark edince de ister istemez seçime dair umutlarımız arttı. Ziyaretlerim sırasında da üyelerimizin tek tek önerilerini ve şikayetlerini dinledim. Örneğin gittiğim bir şehirde bir meslektaşımız bana, ‘’Mevcut başkan bizi ziyaret etmeyi bırak, kongreye bile davet etmedi’’ dedi. Üyelerimizin haksız bir şekilde cemiyetten atılması ve cemiyet ile aidiyetlerinin kopmasına şahit olduk. Bu haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı çıktığımız için de imza toplayıp olağanüstü kongreye gitme kararı aldık. Bu durum kongredeki konuşmama da yansımış oldu. Kongrede çok olumlu tepkiler aldık ve üyelerimiz bu durumu sandığa da yansıttı. 120’ye 123 oy farkıyla seçimi kazandık. Orada da şöyle bir gerçek var; seçimden önce yaklaşık 120 civarında yeni üye vardı, buna rağmen seçimi kazandık ve bu bizim için bir başarıydı. Nihayetinde kazanan gazeteciler oldu, kazanan cemiyetimiz oldu, kazanan hepimiz oldu. Buradan da bana oy verip destek olan tüm meslektaşlarıma teşekkürlerimi iletiyorum. Seçim sürecinde de söz verdiğimiz gibi tamamen şeffaf, çoğulcu, kolektif bir yönetim anlayışıyla hareket edeceğiz. Çalışmalarımıza hız kesmeden başladık. Aralık ayının ilk çarşambası cemiyette bir üye buluşması gerçekleştireceğiz. Hepimiz bir araya gelip, arkadaşlarımızın şikâyet ve önerilerini dinleyeceğiz. Hep birlikte yönetebileceğiz bir cemiyet formülü üzerinde çalışacağız.

SANSÜR DIŞINDA BİR DE OTO SASÜRLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Güneydoğu'da yıllardır zor şartlar altında görev yapan gazetecilerin hem iş hem de yaşam standartlarını yükseltmek için bir çalışma planınız var mı?

Elbette çalışma planımız var, bunlardan en önemlisi de basın ve ifade özgürlüğü alanında olacak. Gazeteciliğin üzerinde sansürün dışında bir de oto sansür gibi bir gerçek var. Bu oto sansür gerçeğini de maalesef biz kendi kendimize uyguluyoruz. Biz gazeteciliği sadece maddi boyutuna bakmıyoruz, bir bütün olarak ele alıyoruz. Meslek ilkelerinden tutun, etik ahlaka kadar… Gazetecilik biraz da serbest yapılan bir meslek olduğu için bizim Baro gibi ya da Tabipler Odası gibi bir pozisyonumuz yok. Gazetecilerin yaşam standartlarını yükseltmeye yönelik elimizde sınırlı imkanlar var. Bu imkanlar çerçevesinde biz elimizden geleni yapmaya gayret göstereceğiz.

GEÇİM SIKINTISI EN AĞIR YÜKÜMÜZ

Uzun yıllardır bölgede görev yapan ve bölgeyi en iyi bilen gazetecilerden birisiniz. Ülkede genel anlamda bu işi yapmak zorken bölgedeki gazeteciler çok da riskli bir alanda çalışmak zorunda kalıyor. Bize bölgede yaşadığınız zorluklar biraz bahsedebilir misiniz?

Evet bölgedeki gazeteciler maalesef çok zor şartlar altında görev yapıyor, bunu hepimiz biliyoruz. İş yükü çok ağır ve yaptığımız işin karşılığında aldığımız ücretler çok çok düşük rakamlar. Tabiri caizse devede kulak diyebileceğimiz gülünç rakamlar. Bu durum sadece bölgede değil, Türkiye genelinde de maalesef öyle. Bölgede yaşananları aktaran gazetecilerin çoğu görünmez ve genellikle hakları ihlal edilir. Bugün üniversitelerde binlerce kardeşimiz bu mesleği yapmanın hayaliyle okuyor ancak sahada karşılaştıkları gerçekler büyük bir hayal kırıklığına yaratıyor. Ulusal basında da şöyle bir yanılgı var; Diyarbakır ve bölge illerde gazeteciler için yaşama şartlarının daha uygun olduğunu düşünüyorlar oysaki durum hiç de öyle değil. Bugün Diyarbakır’daki kira fiyatlarıyla İstanbul’daki kira fiyatları neredeyse aynı ve gazeteciler çok ciddi geçim sıkıntısı çekiyorlar. Bu konuda yerel medyayı da işin içine katmak durumdayız çünkü yerel medyanın gelir kaynakları her geçen gün tükeniyor. Bu konuda yerel medyaya destek sağlamak amacıyla reklam ve ilan gibi projelerimiz olacak. Bunu hayata geçirmek için bir komisyon kuruyoruz. Komisyon kurulduğunda ‘’Yerel Medyaya Sahip Çık’’ adı altında bir kampanya başlatacağız. Gazetecilerin yaşam standartlarını yükseltmeye yönelik birtakım çalışmalarımız olacak. Örneğin hastanelerde üyelerimize indirim, kadın meslektaşlarımızın yayın ve röportaj öncesi saç ve bakım konusunda yararlanabilecekleri bir indirimler, okuldan tutun da kreşlere kadar üyelerimizin ihtiyaç duyduğu her alanda indirimli faydalanabileceği adımlar atacağız.

GGC MEDYA AKADEMİSİ AÇILIYOR

Geçim sıkıntısından bahsetmişken bölgede çok sayıda işsiz meslektaşımız var, cemiyetin bu konuda herhangi bir çalışması olacak mı?

Bu konuda Avrupa Birliği’ne başvuracağımız iki tane önemli projemiz var. Hazırlıklarımız devam ediyor. Büyük ihtimalle Ocak ayı gibi başvuru sürecini tamamlayacağız. Birincisi GGC Medya Akademisi. Okullarda eğitim alan, hali hazırda bu işi yapıp da kendini yeterli görmeyen arkadaşlarımıza burada eğitim vereceğiz. Medya Akademisi’nin ikinci bir ayağı var; kendi bünyemizde işsiz gazetecilerin istihdam edebileceği bir haber sitesi kurmak. Hali hazırda bir sitemiz ancak aktif değil, onu aktif hale getireceğiz ve işsiz gazetecilerin haberlerini burada yayınlayacağız. Tabi ki bu arkadaşlarımız emeklerinin karşılığı olarak yaptıkları haber üzerinden telif alacaklar. Şunu belirtmem de fayda var; yönetim kurulu ve yönetimde yer alan arkadaşlarımız bu durumdan yararlanamayacaklar. Bir de bir sosyal yardım fonu kuruyoruz. İhtiyaç sahibi arkadaşlarımızın faydalanabileceği bir fon olacak bu.  Ölümlerde, taziyelerde, düğünlerde ve ihtiyaç duyulan durumlarda arkadaşlarımıza yardımda bulunacağız. Kongrede de söylediğim gibi bu yardım fonuna ilk ve en büyük bağışı da ben yapacağım.

GGC, DARBE DÖNEMLERİNDE BİLE DİK DURUŞ SERGİLEYEN BİR KURULUŞTU

Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti, bölgenin en önemli sivil toplum kuruluşundan biri… Sizden önceki yönetimlerin sahada çalışan gazetecilerin hak, hukuk ve çalışma şartlarını iyileştirme konusunda yeterli bir çalışma yaptığını düşünüyor musunuz?

Bölgenin en önemli sivil toplum kuruluşlarından biriyiz hatta bir zamanlar en önemlisiydik diyebilirim. Barolardan ve diğer meslek örgütlerinden daha önemli bir pozisyondaydık. Gazeteciliğin uğradığı dejenerasyon maalesef bizim mesleğin de belli bir noktada duraklamasına ve gerilemesine neden oldu. Kısacası kongrede de şikâyet ettiğimiz noktaya geldik. Peki bunu nasıl aşabiliriz? Bunu aşmamızın en önemli yolu mesleğimizin prestijini koruyarak, yeniden daha itibarlı bir hale getirmek. Burada 50 yıllık geçmişe sahip bir cemiyetten söz ediyoruz. Darbe döneminde, OHAL döneminde duruşundan taviz vermeyen dik durmayı bilen bir cemiyetten bahsediyoruz. Cemiyetimizin kurucularından biri Talat Polat’tı ve Polat’ın başkanlık yaptığı dönemi hala meslek büyüklerimiz en iyi dönemlerden biri olarak anlatır. Esas amacımız da cemiyeti o günkü itibarlı haline getirmek. O zaman gazetecilerin uğradığı haksızlığa ve hukuksuzluğa daha gür bir ses çıkarabiliriz.

DİYARBAKIR BAROSU İLE PROTOKOL İMZALAYACAĞIZ

Cemiyet Başkanı olarak gazetecilerin uğradığı haksızlıklara karşı nasıl bir tutum sergileyeceksiniz?

Birçok arkadaşımız hukuksal olarak karşılaştığı haksızlık karşısında ne yazık ki çaresiz kalıyor. Bir saldırıya uğradığında veyahut çalıştığı kuruma karşı açtığı davalarda yetersiz kalıyor. Biz bununla ilgili Diyarbakır Barosu ile bir protokol imzalamayı düşünüyoruz. Bu konu henüz netlik kazanmış değil ancak bir hak örgütü olan Diyarbakır Barosu’nun da bu konuda bize yaklaşımı pozitif olacaktır diye düşünüyorum.

TOKİ İÇİN ÇALIŞMALARA BAŞLADIK

Bölgede görev yapan gazetecilerin en büyük talebi bir ‘’Basın Sitesi’’ kavuşmak. Sizden önceki yönetimler bu konuda çeşitli adımlar atsa da bir nihayete eremedi. Sizin bu konuda bir çalışmanız olacak mı?

Geçmiş dönemde bulunla ilgili bazı çalışmalar yapıldı ancak gerek bürokratik engeller gerekse ilgisizlik nedeniyle bu çalışmalar tamamlanamadı ve proje olarak kaldı. Kongrede de bu konunun vahametini görmüş olduk. Bizden önceki yönetim bu konuyla ilgili ‘’görüştük ama olmadı’’ diyordu biz de ama’lar olmayacak. Biz birçok konuda olduğu gibi bu konuda da netlik üzerinden gideceğiz. Üyelerimize boş vaatlerde bulunmayacağız. Kongrede de belirttiğim gibi, biz askeri bir kuruluş değiliz, biz emniyet değiliz, biz istihbarat teşkilatı değiliz, biz gazeteciyiz ve her şeyimiz şeffaf olacak. Sansüre, oto sansüre en çok karşı çıkan meslek grubuyuz. TOKİ konusunda da arka planda bugüne kadar ne olup bittiğini bilmiyoruz. Biz bu konuda harekete geçtik ve Ankara’daki yetkili mercilerden randevumuzu aldık. Gidip en tepedeki isimlerle, bu işin muhatabı kimse onlarla görüşeceğiz. Bize TOKİ’den böyle bir imkan verilirse güzel olur, verilmez ise de biz kendi kendimize kooperatifleşerek yapabileceğiz bir model de var önümüzde. Masada öyle bir seçeneğimiz de var. Birçok arkadaşımızın acil konut ihtiyacı var. Diyarbakır’da15 bin liranın altında neredeyse kiralık daire yok ve hiçbir arkadaşımızın bunu ödeyecek durumu yok. Pembe söylemler kurmaya gerek yok çünkü hiçbirimiz burada 15 bin kira verecek güce sahip değiliz. Önümüzdeki hafta il temsilcilerimizi atayacağız. Ankara’daki temsilcimiz aracılığıyla da ilgili kurumlarla birtakım görüşmeler gerçekleştireceğiz. En kısa zamanda da arkadaşlarımıza bu konuda net ve somut bir müjde vermek istiyoruz.

CEMİYET TARİHİNDE BİR İLKE İMZA ATTIK

Son olarak kişisel bir sorum olacak; bölgede çalışan kadın gazeteci sayısının çok az olduğunu fark ettim. Bunun nedeni nedir sizce?

Bunun en büyük nedeni biziz. İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batır derler. Yıllarca bu bölgede erkek gazeteciler olarak şöyle bir anlayışı hâkim kıldık; bu zor bir iş ve kadın yapamaz. Kadın çatışmada haber yapamaz, kadın savaş cephesine gidemez dedik. Oysaki sizinle cephe arkadaşıyız. Cephede birlikte çalışmışlığımız var. Kadın her şeyi yapar, hatta en iyi biçimde yapar. 50 yıllık cemiyetin yönetiminde sayılı kadın arkadaş vardı. Biz bir ilke imza atıp, iki kadın arkadaşımızı yönetime aldık. Birini genel sekreter yaptık, birini de sosyal işlerden sorumlu yönetim kurulu üyesi. Aslında niyetimiz cemiyette 4 kadın 4 erkek yöneticinin olmasıydı ancak arkadaşlarımızın iş yoğunlukları nedeniyle bunu gerçekleştiremedik. Bu konuda da özeleştiri veriyorum çünkü bu düzeni biraz da biz yarattık. Savaştan spora bu işi yapan kadın gazeteciler çoğu zaman erkek gazetecilerden çok daha iyi işler yapıyor. Buradan da bölgede yaşayan tüm kadın gazeteci arkadaşlarımızdan destek istiyorum. Gelin yönetime katılın, gelin bizi yönetin, eleştirin çünkü bizim göremediğimizi bazen sizler çok daha iyi görebiliyorsunuz. Erkeklerin yarattığı bu sonucu hep beraber ortadan kaldıralım. Neden kadın bir cemiyet başkanımız olmasın? Eminim ki bizden çok daha iyi yönetecektir.

Bu samimi özeleştiri için kadın meslektaşlarım adına teşekkür ediyorum. Benim soracaklarım bu kadar, sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Kendimizi ifade edebildiğimiz bu güzel söyleşi için ben teşekkür ederim. Mesleğimiz gerçekten de büyük bir cendereden geçiyor. Meslektaşlarım zor şartlar altında yaşıyor. Biz meslek ilkeleri, etik ilkelerimiz, ifade özgürlüğü ve meslektaşlarımızın yaşam standartlarını daha iyi seviyeye taşımak için elimizden geleni yapacağız. Kongreye gelip de oy kullanan bütün arkadaşlarıma buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Seçim geride kaldı, bu saatten sonra bütün arkadaşlarımızla eşit seviyedeyiz. İlk gün de söylediğim gibi, cemiyet başkanının bir üyeden farklı statüsü olmayacak. Biz burada bir ruhban sınıfı yaratılmasına izin vermeyeceğiz. Herkes eşit haklara ve eşit imkanlara sahip olacak. Biz böyle bir yönetim modelini benimsiyoruz ve bu cemiyeti de böyle yöneteceğiz.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.