Lise öğrencisi Sur olaylarını anlatacak!
Rise for the World insiyatifi, her yıl dünya genelinde 15-17 yaşları arasında gelecek vadeden 100 genci ‘Global Rise Winner’ olarak seçiyor. Bu yıl Rise for the World'de psikoloji ve sosyoloji kategorisinde yarışacak gençlerden biri de Diyarbakırlı Ecrin Tekeş. Kentteki bir Koleji’nde burslu okuyan Tekeş, henüz lise iki öğrencisi. Sur çatışmaları sırasında 7 yaşında olan Tekeş, Sur'daki çatışmalarla ilgili çok az şey hatırlıyor. Sur'da hiç yaşamamış olsa da insanların yaşadıklarını dert edinip proje hazırlama kararı aldı. Tekeş, bu proje ile Suriçi’nde evlerini terk etmek zorunda kalan insanların yaşadığı zorlukları ve çatışmaların insanlar üzerindeki etkilerini aktarmak istiyor.
Amaç toplum içinde dayanışmayı artırma
Projesi hakkında konuştuğumuz Tekeş, "Voices of Displacement" (Yerinden Edilmenin Sesi) isimli projemin amacı, bu insanların yaşadıkları psikolojik ve sosyolojik etkilerin derinine inmek ve seslerini duyurmak. Bu insanların hiç de şanslı olmadıklarını, aksine büyük zorluklar yaşadıklarını topluma anlatmak, yanlış bilgi ve düşünceleri ortadan kaldırmak ve toplum içinde dayanışmayı artırmak için bu projeyi yapıyorum’’ diye konuştu.
‘Yaşımdan ötürü şaşıran, sevinip gurur duyan veya reddeden insanlar oldu’
Sur çatışmalarından seneler sonra Sur’a gezmek için gittiğini ve Sur'un çocukken hatırladığından farklı bir yer dönüştüğünü fark ettiğini dile getiren Tekeş, projeyi tasarlama sürecini şöyle anlattı: "Sur çatışmaları olduğunda henüz 7 yaşındaydım. Ne olduğunun pek farkında değildim. Sokağa çıkmamızın yasak olduğunu, bomba seslerini ve toz dumanı hatırlıyorum. Liseye başladıktan sonra tekrar o mahallere gittiğim zaman her şeyin değiştiğini fark ettim. Ve bunun nedenini araştırmaya başladım. Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Derneği’nden (DKVD) bilgiler edindim ve yerinden edinmiş insanları aramaya başladım."
Sur çatışmalarını hem medyadaki haberleri okuyarak hem de Diyarbakır’da çalışmalar yürütmüş insanlardan destek alarak araştıran Tekeş, Sur’dan taşınmak zorunda kalan insanların ekonomik ve psikolojik durumunu anlamak için onlarla röportajlar yaptığını dile getirdi. Tekeş, "Oradan çıkarılan insanlar ile konuşmanın daha sağlıklı olacağını düşündüm çünkü özne onlardı. Ulaşmaya çalıştığım insanlar arasında yaşımdan ötürü şaşıranlar oldu. Sevinip, gurur duyanlar oldu. Röportaj vermeyi reddedenler oldu. Ses veya video kaydı olmasını istemeyenler oldu. Sur’da kalan birkaç mahallede yaşayanlar ve yeni yerleşim yerlerinde kalanlar ile de konuşmaya çalıştım" diye konuştu.
‘7-8 yıldır yaşadığım binada kapı komşumu tanımıyorum’
Röportaj yaptığı insanların her birinin farklı dertleri ve sıkıntıları olduğunu fakat hepsinin ortak bir noktası olduğunu belirten Tekeş, "Konuştuğum çoğu kişinin ortak bir noktası vardı, o da komşuluk ilişkilerine duydukları özlemdi. Aralarında kan bağı olmamasına rağmen bir akraba gibi olduklarından, kimsenin aç yatmadığından, birbirleriyle dayanışma halinde olduklarından bahsettiler. Bu olaylardan sonra her biri ayrı bir köşeye yollandı ve bir çoğunun arasındaki bağ da kopmuş oldu. Konuştuğum insanlardan biri, ‘Ben Sur’da koca bir aileye sahiptim. Şu an 7-8 yıldır oturduğum binada kapı komşumu tanımıyorum' demişti ve bu beni çok etkiledi" ifadelerini kullandı.
‘Yerinden edilen insanlar tek başına, terk edilmiş'
Konuştuğu insanların yaşadığı ekonomik sorunlardan da bahseden Tekeş, "Genellikle Sur’da oturan insanların iş yerleri de oradaymış. Ve bir çoğu iş yerinden çok uzak mahallelere yerleşmek zorunda kalmış ya da dükkanı tamamen yok olmuş. Uzak mahallelere taşınanlar ise bir süreden sonra yol masrafı ya da uzak bir yerden işe gelmekten yorulduğu için yeni bir iş aramak zorunda kalmış ya da işsiz kalmış" dedi.
Tekeş, şöyle devam etti: "Mülkler için çok düşük miktarlar önerilmiş. Tapusu olmayan kişilerin mülkleri için hiçbir şekilde bir fiyat verilmediği gibi kira yardımı da yapılmamış. Tapusu olanlara ise o dönem bile bir eve yetmeyecek kadar ücretler teklif edilmiş. Ve bir çoğu o paraları kabul etmemiş. Bu yüzden bir nevi yerinden edinen insanlar sıfırdan bir hayat kurmaya çalışmışlar. Ve bu insanlara, ‘yerinde dönüşüm yapılacağı yani yıkılan evlerin yerine yeni evler yapılacağı' söylenmiş. Fakat bu proje o insanlara sorulmadan iptal edilmiş. Kalabalık aileler bir süreliğine 2+1 evlere yerleştirilmiş. Ama bu da kalıcı olmamış. Ve kendi çabaları ile oralardan da taşınmışlar. Maddi açıdan gerçekten çok zor süreçler yaşamışlar."
‘Ekonomik boyut bile iyileşmiş değilken psikolojik olarak hiç iyileşmemiş bu insanlar’
Konuştuğu insanların çoğunun halen travma yaşadığını da dile getiren Tekeş, şöyle konuştu: "Bu insanlar halen ‘uyku problemi’ yaşadıklarını dillendiriyor. 7-8 yıl geçmesine rağmen halen rahat uyuyamadıklarını, gözlerini kapattıklarında o anları yaşadıklarını söyleyenler var. Çoğu kişi yaşlı anne veyahut babasının bu olayların ardından üzüntü ile ağır depresyonlar yaşadığını ve hayatını kaybettiğini belirtti. Bir kadın çatışmalar sırasında 4-5 yaşında olan çocuğunun halen olanları hatırladığını ve travma yaşadığını dile getirdi. Yüz yüze konuştuğum herkes o yıllardan bahsederken konuşma zorluğu yaşıyor ve gözleri doluyordu. Çoğu kişi için, ekonomik boyut bile iyileşmiş değilken psikolojik boyutu hiç iyileşmemiş. Ve ömürleri boyunca da hiç geçeceğini düşünmüyorum. Çünkü çatışmalardan sonra işletilen süreç onlar için tekrar tekrar travma yaratmış.’’
‘Bu olaylar uzayda değil yanı başımızda oldu’
İnsanların çatışma süreçleri ve bundan etkilenen insanlar ile ilgili yanlış bilgilere sahip olduğunu belirten Tekeş, şöyle devam etti: "Birçok insan çok kötü şeyler yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Hem benim yaş grubumun hem de şu an hali hazırda yaşayan insanların bile haberi yok olanlardan. Ben o zaman küçücük çocuk olmama rağmen hatırlıyorum. Kim bilir orada yaşayan çocuklar neler hatırlıyordur. Bu olanlar uzayda değil, yanı başımızda yaşandı ama kimsenin umurunda değil. Benim yaşıtlarım bir zamanlar orada çatışmalar olduğunu, insanların öldüğünü ya da evlerinden edildiklerini bilmiyor. Ve çok yanlış bilgi de var insanların aklında. Oradaki insanların zenginleştiğini zannediyorlar. Ya da kaybettikleri her şeyin yerine geri konduğunu. Bir şeylerin değişmesini istiyorsak önce yanı başımızdaki ile dayanışarak bunu mümkün kılabiliriz. Bu projeyi yapma sebeplerimden biri de bu."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.